Ah Emine Ah! "Sobeledim!" Dedin... "Haydi yaz bakalım !" Dedin… "Yazamam!" Diyemedim… Utandım, “Ben mektup yazmayı çoktan unuttum” diyemedim… ... Şim..
“Aşka âşık olmak.." İlk cümleyi okuyanlar, felsefi ya da derin anlamı olan ciddi bir yazıyla karşılaştıklarını sanabilirler… Pardon!. Gerçi resimden de anlaşılacaktır ya, hi..
Bozkırın ortasındaki bir Anadolu kentinin küçücük dar ve taşlı sokaklarında, iki odalı, bir mabeyinli kerpiç evlerin sıralandığı, o evlerde yaşayan herkesin birbirini tanıdığı, dolayısıyla komşuluk..
Hayatım boyunca evimden ve yaşadığım şehirden uzakta, üstelik yurt dışında geçirdiğim en uzun tatilin son akşamındayım. En uzun diyorum; Çünkü hesapladım, tam 43 gün evvel yollara..
Adı Evdegül… Evde gülmüş ha...Oysa evde bir çalı dikeni kadar değeri olmamıştı ki… Ailesi yoksuldu... Üstelik küçük yaşta annesini kaybetmiş, hemen başkasıyla evlenen babasından ise ..
Yaz sezonu nedeniyle ardı arkası kesilmeyen uçakların, deniz üzerinden gelip, yere iyice yaklaşarak havalimanına süzülmelerini izlerken, içimde o tanıdık korku belirdi, panikledim(!) Uçmak…..
Gün be gün tahrip edilen, yok olan güzelliklerin inadına, bir umut yaşar içinizde… Ve doğanın, yeşilin, dinginliğin hattâ yaşamın çağrısına kulak verirsiniz bir gün, takılırsınız peşine…
Bu sene bayram Cuma gününe rastladı ya… Hani Cumartesi ve Pazar günüyle birleştirince 3 gün tatil oldu ya… Bu defa onlar ikna etti beni; Kemer’de harika bir otelde yer ayır..
O gece iki tane pankart hazırladım. Pankarttan biri tek sözcüktü. Salt “ANA” yazılıydı pankartta. Ama kocaman. Öteki pankarttaysa;“ANAMI DA ALDIM GELDİM” yazılıydı.... O alanda..
''İnsan, kuş misali'' derler ya, gerçekten öyle... Hesaplıyorum, bir günde yaklaşık 3500 kilometre yol katetmişim... Demirden bir kuşun kanatlarına takılıp, ıraklar..