Her ne kadar kendi kişisel blogum olsa da, insan farklı mecralarda da sesini duyurabilmek, farklı fikirler almak ve klişe-hatta bayık- tabirle "kendini geliştirmek" istiyor. E Milliyet Blog da çok ..
Evet efendiiim... Bundan önceki yazılarımda buraya başvurma ve kabul sürecindeki hislerimi, neden buraya dadandığımı dilim döndüğünce anlatmıştım. Bugün de, MB'deki ilk haftamın ardından zi..
Bir 1 Şubat sabahı hava en fecisinden soğuk.. Olması gerekenden erken kalkmışım yine, vakit öldürmek için facebook'tu ( aman lütfen feeeeys demeyin şuna şekerim düşüyor ) twitter'dı, çeşitli mecral..
Bir lokma ekmeğimiz halihazırda varken, yeni parçayı koparttığımızda başlar: " Aha aç biri geliyor " endişesi / heyecanı...Ya da gözlerimiz daldığında, ağırlık çöktüğünde... Bizimkiler espri olsun ..
O soğuk ve bet salı gecesinde, kızımın teninde sarının en berbat tonunu gördüğümden beri, yaklaşık 5 yıl yaşlandım... Şu an 32 yaşındayım... Bir aklı evvel muhabir gelse: "Neler hissediyorsunuz şu ..
Aslına bakarsanız, öyle: " Ay çocuğum bugün 25 kere kaka yaptı ", yok :" Aman da kızım tükürük saçtı " gibisinden, okuyana hiçbir faydası olmayan her türlü detayı sağda solda paylaşan " Buldumcuk a..
Daha önce notlarımda da yazmıştım bir kenara... İstersem bu edebiyatı yiyip yutayım, ister kelimelerin hakimi olayım; kızımın o cennet kokusunu anlatmaya ifadeler yetmez demiştim. Yine yetmeyecek e..
Hayatta hiçbir şeyden çekmedim, Beşiktaş'lı olmaktan çektiğim kadar... Kanserojen futbolu bir kenara koy şimdi şöyle bırak; sosyal hayatımda bu takım yüzünden resmen şamar oğlanına döndüm blogçuğum..
Sevdiğiniz, çok dinlediğiniz bir şarkıyı tersten çaldığınızı düşünün... Rahatsız eder önce bir: " Öööf kapatın be şunu!" dedirtir... Ama ilginçtir de bir yandan, dinlemeye devam edersiniz... Hatta ..
Evet blogçuğum... Bir yanım ne kadar kendi halinde, böyle düz, hatta yer yer sıradan bir kadınsa; bir tarafım da eni konu huylu, cins, fırlama... Bu yazımda, yazmaya çalışırken yaptıklarımı, yapama..