Buz kütlesinin arkasına sakladığım duygularımın, yine de o kalın kütleyi ertittiğini görmelerim... Isınıyorum zannettiğim anda soğumalarım, soğuk zamanlar da yanmalarım... Yanarken de sönme..
Suskunluğun bilgelikten mi? Konuşmaların, okumaların, eleştirmelerin? Pişmanlıkların ya da yazdıkların? Onlarda mı?Değil mi? Peki sıçrayarak toparladığım tüm enerjileri harmanlayıp, "sen"de birleşt..
Kızgın gibidir satırlarım , öfke kusar.....Karışık akar kendi doğasında, senin berrak sularına karışmadan... Ama "gibi"dir, yaratılan bu imge ki can bulduğunda durulur. Unutulmamış gibi yazılır, se..
Anlayamıyor musun, anlamıyor musun? Sen gezindiğim karanlıkta, kaybolursun diyorum; kulaklarını tıkıyorsun elindeki ışıkla... Kaybolursun diyorum, gündüz düşlerimde de kaybolduğun gibi. Kar..
Dinle kendini, kulak ver sesine... Bak duvarlardan yüzüne, defalarca... Saklandığın masallardan at kendini dışarı, izin ver gerçeklerin yüzünü parçalamasına... Bırak, bırak, bırak... Bütün bunların..
Hayatımın her anı, kuru bir yaprak gibi benden kopup gidiyor... Acınası görünse de yaratılan yeni anların, yeşilleştirdiği yaprakların kurumasına da mani olacak bir davranışta bulunduğumu söyleyeme..
Serüvenleri seviyorsun değil mi? Filmlerde ya da kitaplardaki biçimiyle değil, yaşadığın serüvenleri seviyorsun değil mi? O serüvenin gerçekleşme anını seviyorsun. İç seslerimden biriyle konuşurken..
Yıkılmayan o utangaç imgen, kendi varlığından habersiz tüm hücrelerimde dolaşarak sarıyor beynimi. Makarada ki bir film gibi, yansıyor gözlerimin önüne. Kesik kesik te olsa gülümsüyor, utanıyor, ve..
Ben akıllara yarar bir Şems, gönüllere zarar bir Romeoyum... Attığım tohumlar orman olmadan önce köstebekler tarafından çalındı ki, o tohumlarla duygularım da çalındı. Çalınan duy..
Mavi mi bunun rengi? Hayır, turuncu... Belki de beyaz mı? Kırmızı diye hatırlıyorum aslında. Neydi bunun rengi? Sarı mı dedin? Mor gördüğün zamanlar da oldu ama. Ben kırmızı diyorum ama..