Hiç denizin var ettiği sonsuz dalgaların afacan hareketlerini, yükselip alçalmalarını, seyrederek huzurun içine öylece daldınız mı...? Peki ya hiç düşüncelere süzülürken, ayaklarınıza hırçınca..
Ayaklarım kocaman bir köprünün ortasında amacından vazgeçmiş bu gece ve gözlerim köprünün altından hırçınca akan suya kilitlenmiş… Bakışlarım köprü altından akar olmuş, bedenim akıntıya kapılmak üzer..
Rüzgar sesine karışmış yaprak hışırtıları hafifçe fısıldıyor kulaklarıma; “ Hey! Huzur dediğin şey bu yanda!..” Sesin sahibini onurlandırmak için gözlerimi koca bedenine doğru çeviriyor, başımı hafif..
Sonsuz bir esintiyle çırpınan rüzgar gülü gibi yüreğim... Huzur dolu bir melodi sanki... Nasılı, niçini olmayan, sadece dalga dalga dünyamı kuşatmaya yüz tutan özgürlük ve aşk işte tam durduğum nokt..
Gecenin alacakaranlığı odamı bir nefeste içine çekmiş, düşüncelerimle oynuyor… Her gece olduğu gibi… Görüneni görünmeze, görünmezi görünene dönüştürüyor… Sanki bir gölge oyunu gibi… Kadınlığı d..
Güneş, sabahın erken saatlerinde odamın içini karartan geceyi kovalamaya hazırlanırken, oturduğum koltuktan hafifçe başımı kaldırıyorum… Odamın aydınlığa bürünüşünü seyrediyorum… Yatağımın üzerindek..
Gökyüzünde uçan kuşlar gibi özgür olmak isteriz ya çoğu zaman, farkında mısınız bilmem ama aslında kuşlar hiç de özgür değiller; evrenin içinde küçücük mavi bir nokta dahi olmayan gökyüzünde… Ve kana..
Gecenin kapkaranlık sis bulutları ardına saklanırken, ışıldayan şehrin silueti; düşünceler netleşmeye başlayıp bedenlenerek karşıma geçer, omuzlarındaki yükü paylaşmak istercesine bırakır kendisini ..
Yaşamımızda renkler öyle göz kamaştırıcı ki… Mavi, yeşil, kırmızı… Gökyüzünü seyre koyuluyorum bedenimin gündüze açılan pencerelerinden… Olanca gücüyle yağan yağmura takılı kalıyor gözlerim… Ya..
Sonbahar, tüm gizlerini açığa çıkarmak, açık seçik olmaktır ve hayata çıplak bakmaktır bir nebze.. Kuruyup dökülen yapraklar gibi, dışındaki karmaşanın kuruyup dökülmesi daha bir azaltır, sade..