Ankara’nın grilikten kurtulup bembeyaz olduğu bir sabah, bloglarımın yayınlandığını görüp, büyük sevinçlere kapıldığım günden bugüne gelişen bazı düşüncelerimi aktarmak istedim. Öncelikle yazılarımı..
Her şey tamamdı masada, şarap vardı en güzelinden. Mevsimlerin önemi yoktu. Sımsıcak bir akşamdı, aşk kadar yakıcıydı. Ama aşk yoktu. * * * Dostlar vardı yanımda, şarap güzeldi ..
Her iki tarafında zeytin ağaçlarının bulunduğu virajlı yolun bitiminde Trilye’ye ulaşıyoruz. Bayram nedeniyle büyükleri ziyaretimiz sırasında küçük bir kaçamak bizimkisi. Mudanya’ dan Trilye’ye gittik..
Sabahları işe giderken, arabadan indikten sonra, on beş dakika kadar yürüyorum. Aklımda sözcükler, yazmadan bir araya getirmeye çalışıyorum. Liseli gençler, hastane randevularına yetişme..
Sayılar acıtmaz insanın canını, sözcükler, fotoğraflar kadar. Okuyoruz öykülerini, yanıyor içimiz. Görüyoruz fotoğraflarını, kanıyor yüreğimiz. Ayşe’ler Hatice’ler….Güldünya’lar ..
Yaz sıcaklarının en güzel serinliğidir buz gibi bir bira. Akşam üzerlerinin keyifli sohbetlerine eşlik eden bir yaz arkadaşı gibidir aynı zamanda. Seveni çoktur, sevmeyeni olsa da.<..
Farklı bir heyecandır, yazıyı yayına verip beklemek. Bazen uzun bir bekleyiş olsa da yazımı karşımda görünce önce bir sevinç dalgası sarar, ardından da belki, kullandığım bazı sözcük..
Bir türlü yakıştıramayız bazı çiftleri. Kimseleri beğenmeyip, sonunda evlendiği kadını nasıl seçtiğine şaşırıp kalırız. “Adam boylu poslu yakışıklı, kadın ise kısa, üstelik de..
Her şey değişiyor hem de son sürat. Aşklar da bundan elbet nasibini alıyor. İtirazım yok ama şaşırtıyor değişimin hızı. Bu hızlı değişim içinde fiziksel uzaklıklarda yaşanan bir aşkı..
Yıllardır gidip geldiğim yollardayım yine. Hayatımın her döneminde az ya da çok geçtiğim yollar benim aksime gittikçe gençleşiyor, güzelleşiyor. Yollar değişse de varış noktam hep aynı. Ama b..