14.11.2009 Paris Jennifer Yeni uyandım. Öğlen olmuş. Sabaha karşı korkunç bir fırtınanın verdiği veya getirdiği mi demeliyim bilmiyorum, yorucu düşüncelerle döndüm durdum cidd..
24.10.2009 Cumartesi, Paris odamdayım. Gurbet şarkısı koydum. Bir bira açtım. Bilgisayarda Edip Akbayram söylüyor. Eiffel’e ve Montparnasse binasına karşı yazıyorum. Sanki yazmaktan ve ağlamaktan baş..
22.03.2010-Paris Gitti. Artık eksik bir şeyler hissedip, ağır bunalımlara girip sayfalara bir şeyler karalamak istemiyorum. Elimden başka hiçbir şey gelmiyor ki. Bir baş ağrısı… Odamın neşesi..
17.04.2010 Paris Normal olarak bu saatlerde havalimanında paketlerimi ve bagajlarımı görevliye teslim edip “gümrüksüz” alış-verişimi yapmam gerekiyordu. Hayatta plansız yaşayamayan “ben”in , “ben”..
14.05.2010 Paris Bu öğleden sonraya kadar Avrupalı çocuklardan farklı sorunlarımız olduğunu düşünürdüm. Bendeniz bir ‘şoven’ olarak “onlar/biz” ayrımı yapmaya başlarken bu kız beni utandı..
Güzel bir pazar öğleden sonu.. İnsanlar giymiş eşofmanlarını spor yapıyor. Kimi aileleriyle arabalara binmiş dolaşıyor. Bir pazar öğleden sonundan beklenen her şey var İstanbul'da. Bahar tadında.....
18.05.2010/Paris Acılarımı erteliyorum. Beynimi uyuşturuyorum. Neden, niçin? Bütün dostlarım bizim meyhanemizde içeceklermiş. Bir tek ben eksikmişim. Eksik olduğum o kadar çok şey var..
03.04.2010 Paris Bir cumartesi daha… Ufak kuzenimin bana bu kadar iyi bir tavsiye yapacağını bilemezdim doğrusu. “Yirmi beş damla gözyaşı” demiş şair neticede. Bu “Armagnac” gözyaşı döktürür doğrus..
11.04.2010 Paris “Yeni bir yıldız bulunmuş. Bu demek değil ki daha aydınlık olacak, eksikliğini de hissetmiyorduk…”Wislawa Szymborska’nın bu dizeleri bana “her şeyin değiştiğini” anla..
09.03.2010-Paris Buraya düştüğümden beri en ama en umutsuz satırlara anlam veren duygular içerisinde, odama hapsolmuş durumda karalıyorum küçük defterimi. İçim kan ağlıyor. Gırtlağım düğümleniyor..