Zamanın buruk ve ince çizgisi üzerinde Okaliptus ağaçlarının ayışığı gölgesinde İnciraltı yollarında el ele koşardık, Hele bir de yağmur yağdığı zamanlar Aynı şemsiy..
Bir başına, yapayalnız yaşıyordu. Birlikte vakit geçirebileceği bir arkadaşı bile yoktu. Her zamanki gibi öğleye kadar uyumuş ve sağa sola dönerken sırt ve omuzlarının ağrısından kalkmak zorunda ka..
Şu an arkama dönüp baktığımda bir arpa boyu yol katedemediysem, kaçırdığım onlarca trenin cemeresini çektiğimdendir. Her tereddütlerimde yaşadığım tökezlemeler yüzünden tutunmaya ramak kala kaçırdı..
Ey Tanrım! Neden eninde sonunda bütün kahramanlarını yalnız bırakırsın? Bu mudur cennetin, bu mu ödülün? Tilki olsam gidebileceğim bi kürkçü dükkanım olurdu en azı..
Telefonum çalmaya başladı. Bakınıyorum etrafıma bulamıyorum bir türlü. Sesin geldiği yöne doğru gidiyorum, gördüğüm ne varsa alt üst ediyorum kanepenin üzerinde yine yok. Koltukların altına, masala..
Gönül bir mumdur alevi de aşk, yandıkça eritir mumu alev, eridikçe biter mum, mum bitince alev de söner ve karanlığa geri döner gönül.. mum lekesi kalır geriye, ..
Ey Sanatçı; İçerinde belirsiz bir yerde oluşmuş tanı koyulamayan hastalık olarak patlak verir ilk olarak.. Sonra yavaş yavaş büyür kanser edasıyla ve kocaman oluncaya kadar fark edilmez..
Bir sabah uyandık ve televizyonu açtığımızda gördüğümüz manzara karşısında şoke olmuştuk.. Bütün basın-yayın medya ordusu anıtkabirde toplanmış ve atatürk’ün dirildiğini söylüyordu. Nasıl bir şeydi..
Saçmalık, sapanlık, karanlık, karamizah ve sersemlik serseri saatler, yalan dolan mazeretler ve gevezelik espiriler, gırla komedi, eğlence haz ve çakırkeyflik nedir bu sendeki naz..
Ulaşılmaz olmak nedir? Leylekler gibi göç etmek mi? Ayrılığa kanat çırparken Şansa bırakmak mı herşeyi? Tümden gelimli bir bütündür Uzaklaşma değil, çaresi uzlaşmadı..