ÇOK YAŞA Kralın biri, çok önemli bir konuşma yapacakmış. Halk şehir meydanında toplanmış. Kral kürsüye çıkmış, mikrofon başına gelmiş, tam ağzını açacakken bir ses duyulmuş: - Hapşuuu!.. ..
Kötü geçen bir geceden sonra kendimi aceleyle dışarı attım. Yangından kaçar gibiydim. Buradan, bu birkaç metrelik odadan; yok hücreden uzaklaşmalıydım. Sinirlerim tepemdeydi, belki dolaşırsam yatış..
Uykusuz bir gece daha kaldı geride. Bu kaçıncı? Saymadım. Yüzlerce olduğu kesin. Kafam zonkluyor, bazen de rayların üzerinde gıcırdıyan bir yük treni gibi sesler dolaşıyor içinde; gözlerimin önünd..
Güneş tam tepemdeydi, yakıcıydı, hatta kavurucuydu. Başımı kaldırıp dikkatle baktım güneşe, dünyayla alay eder gibi bir surat göründü gözlerime. Ya da başkalarına acı çektirmekten hoşlanan bir sadi..
Odama girer girmez sinirlerim gerildi, sırtım ter içinde, saçlarım diken diken, ellerim titriyor, ağzım kuruyor. Neden mi? Onun yani Aynadaki'nin yüzünden. Kendimi masa başındaki sandalyeye atıyoru..
Karanlık düşüncelerimden bir an bile olsa kurtulmanın bir yolunu bulmalıydım. Bu konuda bana öneride bulunacak ne bir dostum ne de bir yakınım vardı. Tek başıma mücadele edecektim. Çekecektim kıl..
Dünyayı sevmek istiyorum, olmuyor. Gerçi, dünya da beni sevmiyor ya! Pislik içinde, her türlü kötülüğün kol gezdiği, bu yalan dünyayı nasıl sevebilirim? Belki bunda dünyanın bir kabahati de yok; he..
NASIL ANLAYACAĞIZ? Karı koca küçük bir Çinliyi evlat edinirler. Daha sonra da Çince öğrenmeye karar verirler. Çince öğretmeni onlara sorar: -Çince çok zor bir dildir. Bu yaştan sonra neden..
Aynadaki ile bu kadar uzun sohbet edeceğim hiç aklıma gelmemişti. Bilmediğim konulardan bahsetmiş olması buna sebeptir. Bu kadar yeterdi, masama geçtim. Bilgisayarı karıştırdım. Dikkatimi çeken bir..
Nereye mi gittim? Birçok insanın aklına en son gelebilecek bir yere: Çöp depolama alanına. Yüzlerce dönümlük bir arazide onlarca çöp dağı, kamyonların biri gelip biri gidiyor, bir çöp dağının tepes..