/susuşlarının çoğaldığı, dağlar kadar ıssız gözlerin açılmayan dudaklarında gülüşünü özlediğim/ aramızdaki bu uzaklık ne zaman katedildi bu kadar kurarken bu sevdaya ..
sizin hiç oğlunuz ş e h i t oldu mu benim oldu ama siz bilemezsiniz ki bunu sizin oğlunuz hiç asker olmadı ki ak sütümle besledim ak yüzü(n)mle gön..
korkaklar gibi kaçarken bakmadan çiğnediğin toprak, gövdemdi gecenin akrep gözlerini bıraktın arkanda başlamadan ölüyor her günüm dağ kadar birikti g ü n /..
süzerim kendimi süzgecimden sererim önüme coğrafyamı Annem’in tembihleri çeker kulağımı kendini üstün gören kırmızı’yı boyarım pastel renklerimle yön atlasım..
sen aşk şiirleri yazamazdın Hasan Hüseyin şiir önde gitmeliydi, şiir zaten aşktı ya kül rengi zaman aynısını gösterdi bize kocaman yürekleriyle dalgakıranlar var demek ister..
hangi zamandı unuttu gözleri, mavi yanan gökyüzü yüzü, yeşil vadiye dönüktü bilmese de, hiç umursamazdı kapının ardında bekleyenini yokuşları korku..
azalmıyor karanlıklar elimden gelen bu deme! karanlık dediğin, birazcık ateşe bakar ki /gözünde küçülttüğünü büyütmekle yanmaya başlar bilmelisin büyüttüğün de aslında küçüktür! görm..
küçük harflerle konuşurduk eskiden hissemiz çok ölmek, az yaşamak olsa da özümüze el sürmeden başaklar gibi, birbirimize bereketle eğilir aynı göğe bakardık ..
Ellerinde küçülürken hayat istersin ki fırdöndü topacın gibi geriye dönsün zaman geçmiş bir yaz gelip otursun bahçende kırk baharın taze çiçek kokuları içinde ..
güne aç(tı) gözleri(ni) evvel olduğu gibi özleminle, hep aynı şarkıyı söylerdi gelecek bir gün /gelecekti arkasına bakmadan terkederken baba ocağını değişi..