Bir şeyler söylenebilinirdi elbet ardından senin ardından hangimiz taşıdık sırtımızda çıplak tenimizi sen mi ben mi? biz asırlık çınar ağaçları değiliz günah..
Kendinden hiç söz etmemek çok soylu bir ikiyüzlülüktür. Nietzsche Filmlerde izlediğim o duygusal anlar hep burnunum direğini sızlatır. Sonra sorarım kendime gerçekliği var mı bunlar..
seviliyordun sevmelerden yoksun eski aynada tarayıp saçlarını oje sürüyordun parmaklarına renkli renkli huzur veren eller hiç dokunmadı saçlarına kırışmış çarşaflarda ..
Katilin yüzü biraz sana benziyordu. Ağır adımlarla geldi. Korkmadım gelecek acılardan. İçimdeki gemileri anlattım heyecanla. İlgilenmedi, yavaşça soydu beni. Ben heyecanla anlatıyordum. Şehvetle ..
Bir uçağım olsa üstü açık Rüzgâr yalasa yüzümü Tepeden baksam size Uzaklarda, hiç ayaklarımı sokmadığım denizde Salsam oltamı Bir denizkızı takılsa
Şimdi sen gidiyorsun ya bedevi bir yüzle dolaşsam açılır mı kapılar daha fazla bedel ödesem severler mi beni araladığın cümleler..
gecikmiş zamanlar kenti burası yaralarını kaşıyan kaşıdıkça kanatan insanların kenti usulca geçiyorum geçmişe ve sen öpüyorsun uçuklu dudaklarımı kaşıdıkça kanıyor yar..
Ben anlatamam sana kirlenmiş ellerin koynunda yattığımı, yüreğimin döküntü eskilerini değiştirdiğini. Ve ben anlatamam saklambaç oynayan azgın nehirlere sığmayan yüreğimi. Şimdi birlikte akmalıyız ..
Allı pullu sözlerim yok kırışmış yüzüm yaşlı kalbim ve yatağımın altında sakladığım geçmişim. ben artık eski zamanlardan şarkı söylemek istemiyorum. buruşmuş iki yüz adıyorum gele..
Hiçbir acı kendini tarif edemez; kendimi tarif edemiyorum, yok yere akıyor kanım Mumlar adasam yıldızları da sersem önüne, olmuyor Mengenede sıkıştırılmış sözcüklerim İnanmayın, şairler yalan söylü..