Yorulmadan sevmişliklerim vardır seni Bir masal tadın da dinlemişliklerim Bir varmış hep yokmuşla başlayan Aciz bir çocuk gibi aldanmışlıklarım vardır Sensizliğin yü..
beni anlasan utandırman anlasan hem de savunmalarımı sıyırıp üstümden soysan anadan üryan dört duvar dört direk kalana kadar anlasan beni anlasan..
Kayıp şehir bitti daha doğrusu bitirildi. Bitirilmesi de gerekirdi çünkü entrika şovlar, birbirinin kuyusunu kazanlar, zafer için her şey mubah diyenler, konaklar, yalılar, aşiret reisleri, İstanbu..
Bu şehrin bütün sokakları sana mı döner Yok mu insafı olan bir köşe Beni senden kurtaracak… Mahalle mahalle kaçıyorum sensizliğe Sense çoktan zapt etmişsin şehri
Ben gidersem Korkakça giderim Yer altı şehirlerinde bulursun ayak izlerimi Gölgem dehlizlerin duvarlarından süzülür Ve utanır korkaklığımdan Ben gidersem
Her dost biraz öldürür seni Gözünden geçen gölgeyle öldürür Gönlünden geçen şüpheyle ya da Bazısı geçmişin hesabıyla öldürür Bazısı da gelecekte ki yokluğuyla ..
Sen masumiyetle salınırken başka tenlerde Beni aynalarda hüzünli bir seri katilin bakışları yakalıyordu Hayatımın tüm çekmeceleri ve rafları Tıka basa Senin toplu mezarların..
Bazen devrimler geçer içimden Kimsenin omuz vermediği devrimler Bir hayat öpücüğü konar dudaklarıma Serin bir esinti ensemi yalar, yüreğim eskiyi özler Militanlaşırı..
Gözlerinin denizine sığınıp Ardımda kalan dünyayı ateşe verdim ben denizd ..
Ölmeseydin Vazgeçecektim senden Biliyorum anladın da öldün. Sen vazgeçilmezliğinle kaldın Ben senden geçemediğimle Dün kendimleydi..