fotoğraflarını koyduğum kaç albüm eskittim şehrin üstüne konmuş karbondioksitlerden çekerek sana bir gülün dikeni olmak istemedim yoksa… yoksa… gönderir miydim? kaç ş..
Yoruldum düşüncelerinde Başımda serin kavak yelleri Sinemde ayazın Issızlığımın adı sen Yalnızlığımın çaresi de Tüm barınaklarını yıktın aşkının Yakamoz zamanlar..
Seni bir okyanus kayboluşuyla buldum yolumda Yolum dalgalara yenikken Seni kalbimin kalbi sandım Kalbimi, kalbinin kalbi saydım Öyle sevdim, öyle seviyorum ki Bitti de..
Sağol, sağol tuhaf ıssızlığıma düşen ay bakışın için Kokunun burnuma çaldığı gün verdiğin haz için Sarsacak az sonra gelen fırtına Ne çatısı kalacak, ne penceresi Dur gelece..
Durgun bir gölün kıyısında berrak sularına dalmış gözlerim. Geçmişin hamallığını yaparken geleceğe yüzüyorum. Söylenesi bütün sözlerin saydamlığı ölçüsünde sezebildiğim ço..
bu kadar büyük müydün ki sen ardında bunca boşluk bıraktın sen benim ilk sevdam değildin ama son oldun herşeye inandında bana inanamadın hangi gece sabahla buluşmadı ki
Soğuğun hükmetmeye başladığı, sabaha ramak kalmış bir aralık gecesinde radyomda Erzurum yöresinden bir türkü çalıyor. Ve eşlik ediyorum yavaş yavaş. Bazıları derin uykudayken beni uyku tutmuyor. Ha..
Nasıl bir düzen. Farkındayız sanırım biziz bize üzen. O kadar başka ki haller. Kimileri diyor ki bu ayrıklığı içimize sokan eller. Oysa bilinir ki biz müsaade etmezsek üzebilir mi eller.
Günlerden her gün Vakitlerden her akşam Herkes pılı pırtıyı toplamış çekilmiş köşesine Dışarısı soğuk sıcak fark etmiyor Sözler vestiyere asılan ..
ey fitnenin sultanı sen Türkü kolay lokma, sahte baharına kanacak cahil mi sandın. dur ve düşün kaç kez yenildin bu topraklarda uyanış diye yutturmaya çalıştığın şu kargaşada ..