‘Artık kaybetmeye son! Kaderin tamamıyla senin elinde. Kendini akışa bırakmak yok, ‘kısmetse, hayırlısıyla...’ gibi kaybedenlerin acınası mazeretleri yok. Önce hedefini belirle, sonra sekiz adımı i..
İşlek bir yolda köprüden üst yola geçerken, sürücü koltuğundaki eşim pek de dikkat etmeden 'Bu ne böyle, yolun ortasında?!' diye söylendi. Gerçekten de neydi o? Asfaltta kendisini çevreleyen burma..
Aşktan ölür mü insan? Sen ölüyorsun. Kendine acı; ruhuna, beynine, bedenine en çok da zavallı yüreğine. Kan ağlıyor, kıvranıp duruyor, görmüyor musun?Bitti artık, olmadı, olmayacak. Geceleri beyni..
Bir kitap okuyacaktık, birilerinin hayatı değişecekti. Türkiye’de en büyük sesli kütüphaneyi sesimizle inşa edecektik hep beraber. Görmeyen gözlere birkaç saat için bile olsa göz olacaktık. Yine heyec..
Askeri darbe zamanı, yıl 1980. Evinde eşine sarılmış, sıcak yatağında uyurken GümGümGüm! kapı vurulur... Ellerinde koca tüfeklerle bir sürü adam evine dalar, çocuğun korkudan titreyerek ağlarken beyni..
Yahya Kemal'e sormuşlar, Ankara’nın en çok neyini seversin diye. İstanbul’a dönüşünü demiş. Ben İstanbul’dan Ankara’ya dönüşü daha çok seviyorum çoğu zaman, en azından seviyordum diyeyim. İstanbul kar..
Sarı bir geceydi. Duvarlar sarı, giysiler sarı, yapma çiçekler sarı, yüzler sarı... Bulantıya bu renk yardakçılık yaptı sanırım. Gözleri, parmaklarının arasında kayıp düşmek üzere olan mektupta. Görmü..
Boyası solmuş çok katlı bir binanın orta katlarından birinde elimde Türk kahvesi, pencereden dışarıyı izliyorum. Aynı katta biri dizüstü bilgisayarında Reuters ekranından kurları takip ediyor. Biriler..
Kimse bilmiyor senin kim olduğunu. Yani gerçekteki seni tanımıyorlar. Tanısalardı, tanımalarına izin verseydin, belki daha iyi olurdu. Belki de tam tersi, daha çok acıtırlardı seni. Bir karşıt duruş m..
Murathan Mungan'ın Seçtikleriyle Erkeklerin Hikayeleri isimli kitabı okuyordum. Cesare Pavese, Henry Miller, Nabokov ve Bernard Malamud gibi özgün yazarların öykülerini okurken tüm bu erkeklerin aşk k..