Feri kaçmış iki gözBirbirine sarılmış iki titrek dudaktan ibaret suratınYardım çağır, kurtarır bedeni elbet birileriKürdan kollar ağırlığında ezilirDokunsalar ağlarımAğrısı feryat<..
Günler hızla geçiyor benim yaşımda, bazen saatler zorluyor ama zamanı, günler yıllar kadar çabuk geçiyor.Bu hızla geçen günlere sığdırabildiklerimiz, yaşayan biz olduğumuz halde bazen bizi bile şa..
Hazırlık aşamasında zaman çok önemli değildi benim için. O güzel insanların arasında olabilmek için mutlaka bir fırsat yaratırdım ne de olsa. Oysa ilerleyen zamanlarda ne yazık ki, ablamın çok önemli ..
Bir genç beden Ferdi. Anne babasının tek evladı. Gözbebeği, geleceği, yarını, her şeyi…Geleceği uğruna Bulgaristan’a göndermeyi göze aldıkları canları…Bilgisayar okumak istemişti ya, Bulgarist..
Bu güne kadar çeşitli yazılarla dile getirilmeye çalışılan bir konuyu ele almak istedim. İçten içe kınasam da alıntı/çalıntı bloglar hakkında fazla yorum yapmamaya çalıştım. Ancak bu gün tesadüfen..
Tam 21 yıl önceydi. Ben daha gencecik bir kızdım. Ablam da öyle... Ama o dünyanın en büyük heyecanını yaşıyordu daha 21 yaşındayken. Bir Pazar günüydü ve o gün anneler günüydü. Boncuk boncuk bak..
Dur biraz ne olur. Ya da en azından yavaşla...Anlayamıyorum seni! Duru görüntüne tezat, cümlelerin karışık. Ardı ardına dizilen kelimelerin bir cümle olmuş tamam, ancak anlayamıyorum! Anlam nerede?
Bir rüzgar ki bu; saçlarımızda denizin ya da gölün damlacıkları, tenimizde okşayan dokunuşları ve yüreğimizde titreten dostluk ürpertileriyle bizi yavaş yavaş hedefimize götürüyor. Yelkenimizi açmışız..
Ölüm ne renk acaba? Hayatımızda her şeyi bir renkle tarif ediyoruz da, ölümün gerçek rengi ne ola? Yastayız diyoruz, siyahlara bürünüyoruz cenaze törenlerinde. İçim karardı diyoruz, anlatırken yak..
Dudaklarımda o çingene kızının ezgileri dolanıyor. Acıyı mı anlatıyor, yoksa aşkı mı bu kadar buğulu sesinde, bilemiyorum. İspanyolcanın ahengi, aşık olduğum gitarın tellerinde dans ederken, buğulu se..