Lambalı bir radyoya benzer gözlerin… Öyle kısık… Öyle uzak bir şark’ı gibi… Sen konuşurken, Zeki Müren söyler içimde: Tenni… Tenni… Ve öyle içten… Sıcacık ritimlerle.Birden kırlaşır saçlarım, sa..
Sarışın, güzel ve kendini akıllı sanan kadınlara benzer kurnazlar. Dokunaklı ses tonlarıyla şiirler okuduklarında, yanlış yerlere yaptıkları vurgulardan, o şiirin onlar için hiçbir önem taşımadığın..
Bütün eklemlerimi delmişler… İpler takıp bağlamışlar hayata… Pinokyo maceralarla yaşıyorum. Karşımdaki kâğıt bembeyaz görünse de harflerle dolu aslında… Harfler… Belirmek için acı-kara bir tomurcuk pa..
Tarih, 6 Ekimi İstanbul’un Kurtuluşu olarak almıştır kayıtlara… Peki, İstanbul’un kaç yıl işgal altında kaldığını anımsayanınız var mı? Bir yıl? İki? Üç? Dört? İstanbul, tam 5 yıl bo..
Bahar’dı… Küçük bir gülücükle başlayan yağmurun tadıydı. Beton bloklara, asfalt yollara yağar, uzaklardaki yeşil toprakların kokusunu şehre taşırdı. Kalbimin terasları ıslanırdı… Sana gel..
Tersine koştuğum bir dolambaç şimdi sokaklar. Sana çıkmayan yollara gülümsüyorum. Derin boşluklarını deniz dolduracak bu şehirde artık. Bu yüzden bu şehirde yaşlanıyorum. Denizde ne varsa, sende de o..
Bir Orhan Kemal romanı gibiydi hava. Sigara dumanları sis olmuş cayır cayır yakıyordu bakışları. Kaportacılar ordaydı. Ellerindeki zımpara kesiklerinden tanıdım onları. Bir de dolu dolu küfredişlerind..
‘Bacımınkiler gibi gök gözlü şehrim İstanbul’umSeni düşünüyorum.Oturmuşum deniz kıyısına.Bakıyorsun limana giren Amerikan zırhlısına.Hastasın, açsın, öfkelisin.O da bakıyor sana...
İnce gömlekli çocuklar anlar ilkönce, sonbaharın geldiğini. Enselerinden girip, sırtlarını sıvazlayarak, bağırlarından çıkan karayel, kötü bir haber gibi ürpertir. Anlarlar o an, sonbahar sözcüğü..
Gidenler; giderlerken, sihirli bir küpe doldururlar harcanan hayatı. İçine doldurdukları bütün geçmiş zamanları, alıyormuş gibi yapar küp. Oysa, sadece bavullar ve kamyonlar taşıyabilir içine konan..