"Kendini Bil..." Latincesi : "Nosce Te İpsum" Yunancası: "Gnothi Seauton" olan sözdür...Peki de biz ne anlarız kendini bilmekten? Delphi'de Apollon Tapınağı'n da Latince olarak, alı..
Kızma bana...ve ne olur beni anla.Bir kaç bahar değil, bir kaç ömür de olsa; beklerim derdim sana...Yalan değildi... beklerdim seni aslında.Eğer sen; duygulandığın o anlarda yanında ol..
Yıkarken saçlarını ...mavi siyah, gür yumaklar gibi doldurmalılar avuçlarımı.Ve sonrasında; sen yanıma uzandığında...hani koltuk altıma sokulupta artık uyumaya hazırlandığın o anlarda, burnuma..
"Gelme böyle bana ne olur, sanki sahiciymişsin gibi"..."Gerçek bir vurgun yaşatır bize bu telaşın, dur hele bir şöyle"...Ne olur yaklaşma; böylesine hızla, böylesine dolu dizgin hayatıma...
Ne kadar ...ne kadar diyordum?.. .Ne kadar sürecek bu daha...söylesene, daha ne kadar ha?...Daha ne kadar sürebilir ki bu “mış” gibi yapmalar?...Ya o kayıtsız-“mış” gibi durmalar...
Bir öyküyü bitirdiğinizde son sayfa mı olur anımsadığınız? Yoksa hikayenin toplamı mıdır, "anılar" ismi altında saklayacak olduğunuz ? Yada hatıranızda iz bırakacak olan, sizi en çok etkileyen..
Emanetçi dükkanından... Saaflar'da hemen bakırcının arkasında ki sokaktan...Evet evet.. o aksırıklı , o köhmeniş dükkanda ki adamdan almıştım ben seni. Emanet edilip sonra unutulmu..
"Ne zaman ki, masumiyeti terk ettik, işte o gündür ki, insanlıkta bizi terk etti..."Biz kolay olanı seçtik...İnsandık; hatayı sevdik . İşimize geldi, “bu da benim doğrum” deyiverdik…
"Hayat bir gün beni ondan ayırırsa..." deriz ya; ona dair tüm sorularım cevaplanmış, tüm söylemek istediklerim özgürce söylenmiş, tüm yaşamayı arzu ettiklerim ama az ama çok paylaşılmışsa eğer; bu bit..
Bazen yazma işlevinin kendisini, yazarak aktaracak olduklarımızdan daha büyük bir tutkuyla isteriz. Ak yeleli atlara biner de, rüzgarlarla yarışırcasına bir süratle varır dayanır kapınıza. Bir dürtüdü..