Daha on üçünde bir kız çocuğu.Sohbet ediyorduk bir akşam küstü. Kelimeleri içe dönük, mutsuzdu gözleri, sandım bir sonbahar yeli. Nedir dedim derdin, niye hiç gülmez yüzün.Gülmek için ..
Vefasızca yok olmuş bir hasretin kırık dökük anılarını paylaşıyorduk farklı güzlerde. Senden arta kalan buğulu özlemlerin dikenleri parmak uçlarımı kanatıyordu. Parlayan bir yıldız veya dolu..
Ayazı iç yakan, yıldızsız kış akşamlarının birinde Beyoğlu'nda gördüm seni.Semadan düşen incecik yağmur damlaları kirpiklerinde otağ kurmuştu sanki.Soğuğu unutturmak istercesine gizliyordun el..
Öyle sessiz ki şu an ruhum, sessizliği nefesimi boğuyor. Toprak üzerine düşen bedenlerin, suskunluğu volkan olmuş damarlarıma sızıyor.Vuruyor, vuruyor, vuruyor..Kadın, çocuk, körpe, yaşlı ..
Kuruntu yapıyoruz bazen, bezen kifayetsizleniyor dilimizin ucunda cümleler.Ağlıyoruz bazen mutluluktan, bazen üzüntüden.Yaramaz çocuklar gibi kızıyoruz kadere, elimizin hamuruyla Tanrının işin..
Hava güzel, sakin ve yılın ilk sıcak günlerinden. Yazın kokusunu alır gibiyim. Böyle bir günde deniz kenarı tercih edilebilir. Saat 11.00’den sonra dışarı çıkmaya karar verince, şehir içinde bir yer s..
Lale şenlikleri. İstanbul… Yıllardır ne şenlikler görmüşsün sen. Ne laleler ekilmiş toprağına. Kim bilir kimler saltanat sürmüş bahçelerinde. Yıl 2007. Nisan ayı ve hafta sonu. Bahar tüm c..
Ayvalık'ın geniş kumsalında, caddeden denize doğru döşenmiş, iki yanı çitli, dar tahta basamaklardan yürüyorum. Yeşil loş bir ışıkla süslenmiş küçük, ahşap, salaş bir bara doğru. İçinde ki, yine tahta..
Keskin bir bıçak gibi saplanıverir göğsüne, ayrılığın acısı. Ya sonrası. Göğsündeki bu derin yarayı iyileştirmek için geçen zaman. Sessiz, kimsesiz zaman. Yanında eşsiz kalabalık, içinde derin yalnızl..
Yıl 1980. İlkokul yıllarım. Çok sıcak bir ağustos akşamı. Annem, babam, ablam ve ben. İstanbul’da Haydarpaşa garındayız. İlk defa trenle uzun bir yolculuğa çıkacaktım. Ankara’ya gidiyorduk. Babamın Hü..