Bir sağa bakıyorum koşarken , bir soluma. Ha arada bir de arkama bakıyorum. Bu yüzden sürekli olarak ya bir şeylere çarpıyorum yada yönümü şaşırıyorum. Yanlış adreslerde kayboluyorum çoğu zaman. Doğal..
- Yeğenim dedi dayım, gel hele şöyle, bişey diyecem sana. - Buyur dayı, hayırdır, ne diyecen?- Ulen sesini yükseltme, uzdan uzdan konuş, çocuklar duymasın, çok gizli, sen bilec..
Bilgisayarımın başına geçtim, bişey yazmak istiyorum blog adına. Hani bişey yazmak istiyorum derken, bişey yazmış olmak için değil elbette, sebep-sonuç ilişkisi içerisinde süregelen/sürüp giden, uzayı..
İnsanlar doğarlar, büyürler ve ölürler. Ki biz genelde , hatta tamamına yakın bir genel olarak; yaşamın büyüme kısmındaki algılarımız eşliğinde yada ışığında ve yahut karanlığında eğleniriz. hatıralar..
Kendimi matrix filminde gibi hisetmeye başladım. Hani bir sahne vardı; esas oğlan, kahinin yanına gittiğinde, küçük bir çocuk metal kaşığı eğip-büküyordu. Esas oğlan nasıl olduğunu sorduğu..
Bir haykırışa yüklenirsin giderken, çığlık olur ardın, yerden göğe tutulur her yan. Bir nazarın için, yeter de artar tek bir sebep, yollarına düşmek için, ardınsıra, yalın ayak. Yokluğun, "gayr..
Köylük yerde insanlar akşamları bir araya gelirlermiş ancak, tabi ki öyle her akşam olmazmış bu durum. Zira gündüz tarlada takımda gün ağarmadan kalkarlar, gün batımına kadar işler yoğun bir şekilde..
İYİKİ VARSIN ! “İnsan; üç beş damla kan. Irmak; üş beş damla su” diyor , Şairler Sultanı Necip fazıl Kısakürek. Geçen yıl bu zamanlardı, hayalin gerçeğe dönüşü ve bugüne şerh düşende tarih...
Uzaklık; hep uzaklaştırır mı gerçekten! Mesafelerin açılımına ters bir orantı ile yakınlık kuramaz mı insanlar? İlle de iki insanın uzaklığa inat cismi yakınlığından bahsetmiyorum elbette, ki ondan ba..
İlk okulda hani, bizim zamanımızda öyleydi, şimdi nasıl bilmiyorum . Küme küme olurduk, ünite dergileri vardı. Her küme grup çalışması yapardı , verilen ödevlerde, deneylerde falan.Bir gün öğr..