Olur ya, canınız abur-cubur dedikleri cinsten bir yiyecek istedi... Daha ağzınızı açtığınız anda istediğinize isteyeceğinize pişman ederler. Bilir bilmez o yiyeceğin içindeki (çoğu kulaktan dolma vey..
Hava bir tuhaf buralarda. Sabah çılgın bir yağmur ve insanın iliklerine işleyen soğuk... Daha siz ne olduğunu anlayamadan birden bire açan güneş ve sıcak. Ne giyeceğinizi şaşırıyorsunuz. En nihayeti..
Aynadaki görüntü muhteşem...Omuzları açıkta bırakan... İnce askılı siyah elbise. Arkada minik bir yırtmaç... Bu gecenin takısı, sadece saçlar, dalga dalga ve ışıl ışıl... Omuzlarından aşağı ..
Durup dururken sorar- Ben şişman mıyım?- Hayır, nereden çıkarttın?..- Bu aralar çok yiyorum da...- Şişman değilsin.- Bak, ölümü gör doğru söyle...Eyvah! Yemin veriyor. Hiç ho..
Bugün yine blog okumak için Milliyet Blog sayfasını açtığımda okuduklarımın çoğu "gündemi" ele almıştı.Türkiye'de yaşananlar, yaşatılanlar anlatılmıştı. Her blogcu kendi düşüncelerini yazmışt..
Asla güncelliğini yitirmeyecek bir konu...Ne bir çözümü var...Ne de bir sonucu.Takım tutmak gibi...Bazıları hele... Fanatik taraftar.Maçlardaki gibi...Bazan kavga...Bazan da silahla bitiyo..
Yapmayın bunu bana ... Zaten aklım karışık... Bir de siz karıştırmayın.Gazeteyi açıyorum sabah... Aman da ne güzel bir kadın resmi. Altında bir yazı... Yaptığı diyet anlatılıyor. Nered..
Yüreğimin yağmurlarında ıslanmış bir sonbahar gününde...kapının önündeyim. Bir adım ötemde sen varsın..Kapının ziline uzanıyorum... ellerim titriyor. Çalmak istediğimden emin değilim.Sen beni ..
Televizyon izlemeyi sevmiyorum... Hem de hiç.Gündüz kuşağı programlarında "aptal" yerine konduğumu düşünüyorum. Akşamları da "dizi delisi" veya "kim kiminle, nerede, ne yapmış" meraklısı bir ded..