Bakalım Duke Ellington dinleye dinleye bu güzel İstanbulum'da nereye varacağım?Duke demek, trene binmek demek, binip binip gitmek....Ben geçenlerde Sait Faik'in bahçesinde kaldım, öyle..
Karga var, karga!....diye bağırdı çocuk. Kocaman, diye devam etti kalabalık. Sokakta kavga vardı. Karga. İnsanlar ayaktaydı. Ayakta insanlar. Ortam sıcaktı. ..
İdil gürül gürül anlattı seni. Güneş'in dalgalı sesiyle sevdim seni görmeden. Aslında öyle güzel anlattı ki seni Şiir, hemen tanıdım, anladım ve sevdim. Sonra seni Bol Yıldızlı Gece'nin avu..
O "korku"da seni gördüm. O "yanlış" anlamada yine seni yakaladım. Babaydın sen. Kızını o hal gördün ve gördüğünü anında yorumladın ve yüreğin.... Sende YAŞ gitmiş. Hastalık tavan y..
Sahneye şöyle bir bakınca... Baştan sona ya da tepeden aşağıya veya ordan buraya bakıyor veee!... Eyvah!.... Görüyorum; bütün BURUNlar uzamış?!? YALAN!!!... ..
Deli Adam, içimde zaten her gün yağmur yağıyor, dışımdaki yağmurdan bana ne, dedi. Mesele bende, sorun değil aslında; kendime bakmasını iyi bilirim; gerçi yaşım bilmem kaç? Kendimde ne görd..
Yatağımda yatıyorum. Birazdan öleceğimi biliyorum. Ben ölecek adam değilim! Kapımı çalıp durma ÖLÜM, açmayacağım kapımı! Engin Yüksel sahnede. Sahne İzmir! Yanımda AŞK! Aşksız Cahi..
Bu sabah daha bir dikkatli baktım Galata’ya, bütün. Öncesinde evde kendime daha bir özen gösterdim. Trende Hititler’i düşündüm tam yirmi beş dakika.Yüzüme bakıp bakıp gülenleri..
Yaş kırktan çıkarken, hayatta tutunmaya çalışırken Eylül elime tutuşturdu Tutunamayanlar'ı.Oku ve bana özetini çıkart hayatın!Yok yok, oku ve ne anladığını bana anlat dünyadan!..
Ay'ı kovalayan bir yıldız vardı, ben onu yazacaktım. Aradan epey zaman geçti. Ay tam tepemdeydi o gece. Daha sonraki gece de aynı, sonra, sonra, sonra....ve yıldız onun peşindeydi. Niye kova..