Süleyman EKİM
" Gelen gideni aratır" derler. Cumhuriyet padişahlığı arattı. Mustafa Kemal Vahdettin’i arattı. Lozan Sevr’i arattı. Bağımsızlık bağımlılığı arattı. Özgürlük baskıyı arattı. Çağdaşlık bağnazlığı arattı. Sevinç hüznü arattı. Bilgisayar daktiloyu arattı. Merkel Hitler’i arattı. Lenin Çar’ı arattı. 2008, 2007’yi aratmayacak. Son 84 yılı aratacak. 2008’e alışmanızı dilerim. SÜLEYMAN EKİM
30 Aralık 2007 17:37CEVAP
Sevgili Süleyman Ekim, Alışmayacağız bu çağdışı ortaçağ kalıntılarına. Bir gün kesinlikle aşacağız tüm olumsuzlukları, bu karanlıkları yırtıp atacağız... Sevgiler
31 Aralık 2007 12:12narçiçeği
yeni yılın, size ve sevdiklerinize mutluluk getirmesini diliyorum.
30 Aralık 2007 00:14CEVAP
Sevgili Narçiçeği, Yepyeni umutlarla, yepyeni güzelliklerle, sağlıklı, mutlu, sömürüsüz ve savaşsız bir dünyada, “Bir ağaç gibi tek ve hür / ve bir orman gibi kardeşçesine ” yaşamak dileğiyle nice yıllara ... Sevgiler…
30 Aralık 2007 23:35derinmavi..
Kendi renklerinizi yaşabileceğiniz bir yıl getirsin size Noel Baba ama ille de mavileri eksik olmasın. Sevgiler, maviyle.
29 Aralık 2007 10:43CEVAP
Nice Yıllara... "Mavi"nin sonsuzluğunda, "Bir ağaç gibi tek ve hür/ve bir orman gibi kardeşçesine", kendi renklerimizle yaşanacak nice yılların umuduyla... Sevgiler... Mehmet Ali BAŞKURT
29 Aralık 2007 13:54Süleyman EKİM
2008… Yeni yıl değil. Geri yıl. Geri yılınızı kutlarım. SÜLEYMAN EKİM
29 Aralık 2007 00:24CEVAP
"Geri yıl"dan kurtulacağımız nice yılların umuduyla en iyi dileklerimi iletiyorum. Sevgiler... Mehmet Ali BAŞKURT
29 Aralık 2007 13:41narçiçeği
Bayramınız kutlu olsun. Huzur ve sağlıkla nice bayramlara ulaşmanız dileğiyle saygılar...
22 Aralık 2007 22:24CEVAP
Sayın Narçiçeği, sağlıkla mutlulukla yaşayacağınız nice güzelliklere ulaşmanız dileğiyle... Sevgiler.
23 Aralık 2007 12:58dilekcc
Merhabalar Öğretmenm, ben Karataş Lisesinden 91-93 yılları arasındaki öğrenciniz Dilek Çubuk, anımsamanızı beklemiyorum açıkçası ama siz bana içimdeki yazma,okuma ve yazarak varolma dürtülerimi kazandıran yaşamımdaki önemli insanlardan birisiniz. Size teiekkür ederim. Sizi tesadüfen buldum burada ama çok mutlu oldum inanın. Sevgiler
10 Aralık 2007 00:19CEVAP
Sevgili Dilek, Benim için de büyük mutluluk oldu bu karşılaşma. Yıllar sonra yeniden karşılaşmak, benimle ilgili onur verici düşüncelerini öğrenmek ne güzel. O yıllarda Dilek adında birkaç öğrencim daha vardı. Fotoğrafını görsem tanırım kesinlikle. Ben de öğrencilerimi kolay unutmuyorum. Fotoğrafını ve yazılarını görmek için sayfanı açmak istedim ama ne yazık ki ulaşamadım. Yeniden görüşmek umuduyla sevgilerimi iletiyorum.
10 Aralık 2007 17:25Solohan
Ben Kemal Kara. Blogdan yazar çıkmaz diyenlere inat Çılgın Günler Türkiye isminde bir kitap çıkardım. Kitap Idefix, Kitapyurdu gibi sitelerin yanında Megavizyon, D&R başta kitabevlerinde satılıyor. Destekler, arkadaşlarınıza bildirirseniz sevinirim. Sevgiler.
04 Aralık 2007 00:55CEVAP
Sayın Solohan, Çalışmalarınız için sizi kutluyorum. Elimden gelen katkıda bulunmak için çalışacağım. Milliyet Blog'da yazan Türkçe'den habersiz, anadiline saygı duymayan yığınla insan var. Buna karşılık, tanınmış yazarlarımızdan geri kalmayacak düzeyde yazabilen, Türkçeyi özümsemiş, anadiline saygılı kimseleri de görüyoruz. Sevgilerimle...
10 Aralık 2007 11:53derinmavi..
Sadece bir günde "kutlamak" ve sonra her şeye aynı yeksenaklıkta devam; aslında bazı şeylerin "aynı" kalmasının bile önemli olduğunu algılıyorum şimdi, özellikle, eğitimdeki kadrolaşmayı düşününce. Dün, kendime ayırdığım günde, arkadaş buluşmasından sonra bir de sinemaya gidince (Beyaz Melek), eve dönüşüm geç oldu.Böyle günlerde mutlaka unuttuklarım olur, ama en azından oğlumun ilköğretim öğretmenini, sevgili Necmiye hanım'ı aramayı unutmamıştık. Sizi unutmamın nedeni, biraz da günceden uzak olmanız belki. Özrüm kabul edildi umarım. ne de olsa "bir günce okumanın kırk yıl hatırı vardır" değil mi? Tekrar öğretmenler gününüz kutlu olsun!
25 Kasım 2007 11:59CEVAP
Merhaba Yorumunuz ve güzel sözleriniz için sağ olun. Bu günü içi boşaltılmış bir biçimde kutlamanın anlamsızlığı konusunda haklısınız. "Türkiye’nin eğitim ve öğretmen sorunlarını çözecek en büyük devrimci uygulama 17 Nisan 1940 tarihinde kurulan “Köy Enstitüleri”dir.Türk devriminin en büyük aydınlanma tasarımıdır. Köy enstitüleri, çeyrek asırlık bir dönemde okulsuz ve öğretmensiz yer bırakmayacak, sonra da kırsal alanın zenaat erbabını, ara hizmet işgücünü, tarım teknisyeni ve ebe gibi sağlık görevlilerini yetiştireceklerdi. Köy Enstitüleri tam anlamıyla Atatürk’ün “bütün öğrenim basamaklarındaki eğitim ve öğrenimlerinin iş ilkesine dayanması önemlidir .” dileklerine uyan kurumlardı. Ne yazık ki karşıdevrime kurban edildi. Bu nedenle 17 Nisan tarihi her yıl önemle anılmalı ve çıkarılan sonuçlardan yararlanılmalıdır. 17 Nisan öğretmenler günü olarak seçilemedi. Çünkü 12 Eylül cuntası Köy entitülerine karşıydı. Cunta Atatürk diye diye Atatürkçülüğü yok etti etti."
25 Kasım 2007 13:43Tuğba
Öğrenciniz olmasam da aydınlığınızdan yararlanma mutluluğu yaşıyorum, blog habercim yazı yazdığınız müjdesini verdiğinde. Uzun zamandır yoksunuz ama biliyorum gelirsiniz yine. Öğretmenler Gününüz kutlu olsun. Saygılarımla.
24 Kasım 2007 14:48CEVAP
Sayın Tuğba Hanım, Beni onurlandıran sözleriniz için sağ olun. Güzel yazılarınızı okuyorum. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjinizle sürekli yazmanızı, içerik ve anlatım olarak belli bir düzeye ulaşabilmiş olmanızı içtenlikle kutluyorum. Sevgiler.
24 Kasım 2007 18:20