- Kategori
- Deneme
Boş Başaklar!
Gündemin sabahtan akşama değil neredeyse saatlerle değiştiği günler yaşıyoruz. Bir kaç ay sonra seçime gideceğiz, adil ve hakkani bir seçim olmasını, seçilenlerin maddi manevi koltuk keyfi düşkünlüğünden daha çok vatan ve millet hizmeti için gönüllü olabilmelerini biz vatandaşların da birbirimizin seçimine ve orada kalabilme özgürlüğüne saygılı olmamız gerektiğini düşünüyor, bunu başarabildiğimiz zaman da özlediğimiz, hasretle beklediğimiz günlere, Laik, huzurlu, güvenli, adil “FİKRİ HÜR, VİCDANI HÜR” vatandaşlar olarak Türkiye Cumhuriyeti çatısı ve al bayrağımızın dalgaları altında kavuşabiliriz inancımı yineliyorum.
Geçmişte yaşadığımız "Bize bişey olmaz" kandırmacasının meyveleri bu gün biçtiğimiz ve şikayetlendiğimiz boş başaklar, her şeye rağmen gecikmiş değiliz, ekeceğimiz muhteşem tohumlarımız, yaşatacağımız eşsiz "manevi vatanımız" dlimiz var.
*NE YAPMALI? adlı kitabında, Oktay Sinanoğlu diyor ki;
"Durup dinlenmeden çalışacağız; aldatılmışları aydınlatacak, gafiller uykusundakileri uyandırmaya devam edeceğiz. Allah'a şükürler olsun ki yıllardır süren, sahte ayrımcılıkların sahteliğini yıllar önce görüp milletimizin her kesimini, sağcısı, solcusu, dindarı demeden iki temel dava uğrunda tek vücut olmaya davetimizin boşa gitmediğini gördük. Bu çığ büyüyecek; iki temel dava uğrunda herkes birleşecek: Birincisi, "Bu vatan Türk'ün vatanıdır. Bir karış toprağı bile kimseye verilemez"; eşdeğerde ikincisi ise: Bu ülkenin dili, çoğunluğunun anadili olan büyük ve birleştirici resmî dil, eğitim dili Türkçe'dir." Vatanımıza, ve manevî vatanımız Türkçe'ye sımsıkı sarılacağız. Halkımızın maddî ve manevî refahı da o yoldan geçecek. Atatürk'ün sesini duyar gibi oluyoruz:
28 yaşında Yale Üniversitesi'nde "tam profesör" olan, 50 yıldır çözülemeyen bir matematik kuramını bilim dünyasına kazandırarak bilim dünyasına adını yazdıran, dünyanın moleküler biyoloji dalında ilk profesörlerinden Türk Einstein,
Hayatı boyunca bilim dünyasına katkıları dışında ülkemizin geleceği ile ilgili görüşleriyle de insanları hayran eden Oktay Sinanoğlu'ndan gençlere tavsiyeler:
1. Türkiye’de adet haline gelmiş göstermelik işlerden kaçının
2. Sırf üniversite bitirdi desinler diye, ananız babanız Amerika’da mastır yaptı diye övünebilsin diye yüksek öğrenime gitmeyin. Sonunda ancak kendinizi kandırırsınız
3. Temel gayeleriniz, kendinizin ufak çıkarları ötesinde, kendiniz dışında, bu ülke, bu ulus, Türk dünyası, Avrasya, insanlık için olsun
4. Büyük hedefler için çalışın. O zaman, kendi durumunuz da kendiliğinden düzelecektir
5. Maddiyat ve maneviyatı dengeleyin. Birinin diğerinin önüne geçmesine izin vermeyin
6. Formülünüz "bilim + gönül"dür. Bu iki kanadın biri eksik olursa ne kendinize ne de insanlığa hayrınız dokunur
7. Gündelik siyaset, çıkar grupları, dışarıdan güdümlü gizli veya açık cemiyetlerden uzak durun
8. Atatürk’ün dediklerini bol bol okuyun, onları işte bu günler için demiş, yazmış. Türkiye’nin şerefli, refahlı, itibarlı ve bağımsız geleceği için Atatürk yolumuzu çizmiştir
9. Dış ülkelerden, onların yerli kuyruklarından medet ummayın. Gayeleri bize yardımcı olmak değil, Türk adını tarihten silmektir
10. Dünyanın neresinde olursanız olun, kimliğinizi, Türk dilini, Türk tarih ve kültür bilincini, binlerce yıllık geleneğini kaybetmeyin. Dış ülkelerde ne kadar kimliğinizi korursanız yabancılar da size o kadar itibar edecektir
11. Başkasını taklit etmeyin. Kendi yolunuzu çizip azimle yürüyün. O zaman herkes sonradan sizi taklit edecektir
12. Eğitimde önce bir meslek, gerçek bir beceri, bir altın bilezik sahibi olmaya bakın. Ne yaparsanız yapın en iyisini yapın. Siyasetçinin, bilim adamının en kötüsü olunacağına tamircinin parmakla en iyisi olun
13. Yurtdışında olsanız bile Türk okuluna, eğitimin Türkçe verildiği okullara gidin
14. Çeşitli konulara merak sarın, not için çalışmayın
15. O meslekte yararlı olacak bir yabancı dili öğrenin. Bülbül gibi konuşup yabancıdan ayırt edilemez hale gelmek hiç şart değil
16. Unutmayın ki Türk olmak bir kafa gönül işidir. Türk kültürüyle, diliyle, ata sevgisiyle Türk’tür. Kültür genleri, Irk genlerinden daha önemlidir
17. Vatanı, milleti için her türlü fedakarlığa hazır bir taban gerekiyor. Yapılacak iş hızla bu toplumun yeniden kaynaşmasına, bilinçleşmesine, vatanını, milletini kendisinden önce düşünen insanların çoğalmasına önayak olmaktır."
Çaresizliği ve değerbilmezliğimizi yüzümüze vuran şu bölüm beni çok etkiledi. Bu gün kim ne kadar isterse istesin geride bıraktığı eserlerinden başka, kendisine olanak sunabileceğimiz, dinleyebileceğimiz bir Sinanoğlu'muz yok!..
Kendi değerini bilmeyenin değerini kimse bilmez, sözünün en güzel kanıtı;
"Beni onlar profesör yapmadı. Beni Türkiye yetiştirdi. Dünyanın neresinde olursam olayım yine de profesör olurdum" diyor. Kendine inancın, birikimine güvenin verdiği cesareti hiç bir şey veremez insana,
(Telefon yok, internet yok, Üç dört yıl bağlantı kurulmadı. Hüseyin Afşar’a (bölüm başkanı) bari bir telefon bulun dedim. Bana direk telefonundan paralel hat çektirdi. Bazez yok!n o yokken arıyorlar, telefonu açıp sekreteriyim diyorum. Bölümde iki tane meraklı hanım var, ortalıkta dolaşıp dedikodu yapıyorlar. Bunlar bir gün odama geldiler o sırada da telefon çaldı. Bu ne dediler. Ben de saf saf telefon dedim.
Ertesi gün geldim, makas attırıp kestirmişler, koridordan teli kesmişler.
Ben de zannediyorum ki, ben bunlar için fırsatım, öyle konular var ki dünyada herkes gelmiş, Yale’de benden öğrenmiş; Rusya’sından, Doğu Bloku’ndan, Avrupa’sından. Ben ayaklarına gelmişim, yeni bir şey öğrenin, yapın. Yok.)
15.11.2018