Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '14

 
Kategori
Anılar
 

Bu iki kafadar (17 Ağustos'ta demez mi!)

Bu iki kafadar  (17 Ağustos'ta demez mi!)
 

Alıntı.


Oğlum Yasin ve arkadaşı Ahmed aylar önce beraberce otelli bir Alanya tatili yapmak için bir otelde iki haftalığına rezervasyon yaptırmışlardı. Bana - Anneciğim sen izinden geldikten sonra da ben iki hastalığına okullar açılmadan Ahmet ile birlikte tatile gideceğiz demiş ve benden okeyi almıştı.Ben izinden geldikten bir hafta sonra kızlarım babalarıyla birlikte 3 haftalığına tatile gitmişlerdi. Allah'ın izni ile çarşamba günü kızlarım da evde olacaklar.
Oğlum ve Lübnanlı arkadaşı Ahmed (Bu iki kafadar) izine gitmeden bir gün öncesi, arkadaşları ile buluşup deniz kenarına gideceklerini oradan kafeteryaya gidip eve gece yarısı geleceklerini söyleyip, anne sen uyu stres yapma, bavulum hazır demişti demesine ama bende uyku hak getire! Bu olay bende 35 yıldır aynı, yolculuğu hiç sevmem başa geldiğindeyse, haliyle baş rolcu siz oluyorsunuz. İstanbul'dan, izinden geldikten sonra, bende bir hastane, bir doktor, ev işleri, çarşı pazar, şiir, yemek tariflerim derken üç haftamın nasıl geçtiğini anlayamadım dersem yeri vardır.
Oğlumun canı kıymalı mantı çekmiş, her gün yemek yapımında, oğlum izine gitmene 3 gün kaldı, şu mantıyı yapıp sana yedirmeden içim rahat etmeyecek diye diye, mantı yapmayı seyahat edecekleri bir gün kalaya denk getirerek faaliyete başlamıştım. O gün sitelere geç vakitte şiirimi astıktan sonra, Yasin - Anne biz Ahmetle çıkıyoruz, dediğim gibi geç geleceğiz, belki gece yarısı dediğinde - Ne alaka yatıp dinlenmek varken, mart kedisi gibi gezmenin, tam izine giderken! Dedim dedim ama, kapıyı çoktan çekip gitmişlerdi bile.
Şiirimi asarken şair dostumuz olan Fikret beyle yazışırken - Tamam Gülsen oğlunun canı mantı çekmiş, yapmazsan rahat edemezsin, sağ olsun kalk ve yap demişti. İki bezelik kat hamur
yoğurup, (saat 22 de) bir bezesini mantı yaptım, yağda salça, kırmızı biberi kızdırıp mantının üzerine döktüm, o saatte sarımsaklı yoğurtla tadına baktım, bakmaktan öte yemiştim :P
Ve oldukça da lezzetliydi. Ay bekle ki gelip mantı yiyecekler. Eh haliyle kalan mantı suyun içindeyse şişip büyür. Dilim durur mu - Eh be evlat, mantıyı ağız tadıyla yemediniz ya ne diyeyim ben size deyip epey bir hayıflanıp, iyi de iki beze yoğurduğum bezenin birini yarına bıraksam çöpe gidecek, onlar geldiklerinde yapsam, gece yarısı alt komsu rahatsız olurdu. Neyse deyip, hamuru ve mantı için arta kalan kıymalı iç harcı yarına bıraktım.
( Mecazi anlamda ) Bazı yemeklerin hakkını verirsiniz vermesine de mübarek yemekler size oyun oynar. Lezzetinden olsa gerek bereketsiz diye tabir edilir ve çabuk tüketilir.
Lezzet tüm yemeklerimiz için geçerli olsa da, bu lezzetler kaldığında zor tüketiliyor. Mesela, yuvarlama, veya ekşili bulgur, yaprak sarması bu yemekleri yaptığımda yarına çıkmazlar üç saate tenceremiz boşalır.  Makarna ve mantı için aynı şeyleri söyleyemem, sanırım haşlama olduğundan, ertesi güne kaldığında yeme zevkim otomatik olarak ölüyor gibi, canım istemez. Lezzet tüm yemeklerimiz için geçerli olsa da, bu lezzetler kaldığında zor tüketiliyor.
( Oğlumun izni ile gelen börek tarifi )  Vaktim olmadığından bunu başka bir gün yazmak istiyorum. Yolcular sağ salim yerlerine ulaşsın, inanın onların gençlik vurdumduymazlığı beni bir hayli  yordu, elbette bunu tecrübesizliklerine veriyorum.
Gelelim izin günü 16.7 14 yani düne
Dediğim gibi, sabaha kadar üçümüzde uyuyamadık, onlar müzik dinlerken, Ahmed'e - Telefonuma Viber indir bari, telefonlarıma cevap verirsiniz hiç olmazsa dediğimde Yasin Bana - Ahmed'i ararsan alır, ben pek alamam deyip aklı sıra bana şaka yaptı, ancak evlenip yuva kurduğunda  değerimi anlayacağını ima edip oğluma kızdım. Ben sabahlara kadar önünde ardında dolanıp ona olan özlemimi dile getirirken! Ahmet bana - Yanımızda oturun dediğinde, nete girip şiir sitelerime takılacağımı söylesem de, sık sık yanlarına diyor, çay mı kahve mi demekten kendimi de alamıyordum.
Nihayet sabah saat 8 olmuş, son kontrollerini gözden geçirmiş onları istasyona arabayla bırakmıştım. Arkalarından tren bileti almaya istasyonun içine girene kadar gözlerimle takip etmiş, arabaya binerek eve gelmiştim. Saat 10 30 da doktorla randevum aklıma gelmişti, gençlerin telaşından neredeyse unutacaktım. Saat 9 olduğunda kendimi koltuğa külçe gibi atıp, gücümün kesildiğini, çok yorgun olduğumu nedir bu kendine eziyetin, bak biri gidiyor, diğerleri gelecek, sen nasıl gidip geliyorsan diyerek, kendimi telkin ediyordum,, inanın nasıl uyuduğumu bilemiyorum. Telefon 11 kez çalmış, defalarca mesaj bırakılmış! gözlerimi açtığımda saat 11 olmuş, doktor saatim geçmiş ve kocaman bir tühhhh yaaa çıkmıştı.
Telefonları eden oğlum ve Ahmed'ti, kafam birden ayıp! Kesin bir şey oldu ama ne, deyip aradım, ve... Direkt bana - Anne acilen 3000 krona ihtiyacı olduğunu yeni bir bilet alacağını, ayın 19. günü erkenden iki kişilik yer olduğunu bir çırpıda anlattı anlatmasına da, sinir küpü olma sırası bendeydi! Allah'tan Bankada 3010 kron vardı, sadece şunu söylemiştim! Sana 2000 gönderebilirim, 3000 olmaz dedim ise de, anne yüreği işte, bankaya gidip havale yaptırdım o da biletini almış.
Bana ise bankada sadece 10 kron kalmıştı, Allah razı olsun, komşum olan hanım, merak etme istediğin kadar borç verebilirim canım dediğindeyse çok sevinmiştim. Dün başka bir dost ile konuşurken, seni söğüşlüyor olamaz mı? Dediğinde! - Hayır ben oğlumu iyi tanırım, annesi gibi asabidir ama hak yemez, doğru sağlamdır,kata kullisi olup da beni soyanlardan değil demiştim. Hangi ebeveyn olsa sanırım aynı şeyi yapardı, hep çocuklarımız için yaşamıyor muyuz, cepte kuruş kalmasa bile?
Hızımı alamamış ona bir kaç kez telefon ettiğimde, hala neyin ne olduğunu anlayamamış daha da hiddetlenmiş tim. Bana - Anne kızıp seni üzmek istemem, geldiğimde konuşalım dediğinde, merakla onları beklemeye başlamıştım, her gün 2 saat gittiğim spor ise hak getire, arada böylece telaşım ve yorgunluğumdan günlük sporum da kaynamıştı! Eve geldiklerinde yorgunluktan bitkin olduklarını görüp bir şey söylemedim, selam verip içeri girdiler, bir müddet sonra Ahmet bana Danca durumu izah etti,onlara ben sizin ayın 17. günü gideceğinizi biliyorken, dediğimde! Gerçek su yüzüne çıktı, Ahmet ise - Evet, 17 ağustos da demez mi!
Yasin'in g mailini çalmışlar (Hack) Bilgiler Ahmed'in maline gelmiş uçus uçak vs. İki kafadar önce 6. ayın okul bitimine  izinlerini denk getirmişlerse de, okulla alakalı doğru gitmeyen bir durum hasıl olmuş, ve Ahmed Yasin'e sorarak, izinlerini daha ileri bir tarihe almışlar. Nasıl olduysa Ahmed dikkat etmemiş, oğluma 16.7 14 de saat 11 30 da İstanbul aktarmalı Antalya' ya uçacağız dediğindeyse Yasin Ahmed'in sözüne güvenerek ok demiş. yani olay bu! Dün hava limanından bu tarihin iptali, ve para iadesi istemişler, onlar ise para iadesi yok, sigorta ettirmiş olsaydınız olurdu demişler, bizim kafadarların böylece uçak biletleri de
ha yandım ha yanıyorum demiş. Şu an ne mi yapıyorlar bura saati ile saat 13 Yasin ve Ahmed  halen uyuyorlar. İnşallah bu gece erken yatarlar, onların telaşı beni fazlasıyla yordu diyebilirim. Yoksa uykularını alamazlar, malum uçak direkt olarak uçmuyor, İstanbul aktar-malıymış eh artık bunu da onlar düşünsün, yeterli olarak hatta fazlasıyla iki kafadarı düşünmedim mi sizce de? Saygılarımla ;)

 
Toplam blog
: 425
: 412
Kayıt tarihi
: 24.02.13
 
 

37 Yıldır  yurtdışında yaşıyorum , 1000 den fazla şiirim var,  çeşitli edebiyat sitelerinde, derg..