Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '16

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Bu nasıl doktor!

Bu nasıl doktor!
 

BAZEN EVİNİZDE HİSSEDERSİNİZ KENDİNİZİ


Hayatımın en uzun yoluydu babamla aldığım yol ve aynı dertten muzdarip bir halde annemle yıllar sonra yollara düşeceğim aklımın ucundan bile geçmemişti. Kanser denilen zamane illetin içinde verilen mücadeleler öyle çetin geçer ki, ancak yaşayan bilir ve yaşamayana hikâye gelir. Sadece kanser vakası değil diğer acılar içinde aynı değil mi? Ağzına bakarsınız bir doktorun ve size her şeyi anlatsın, size yol gösterip karanlıkları aydınlatsın istersiniz. İstersiniz istemesine de onun penceresinden gözüken nedir bilemediğimiz için, soruların çoğu sizde cevapsız kalır. Nice doktorlar gördüm ağzında bir kilit ve onlar sayesinde gecelerce ağladığımı bilirim. Hani düşmanını bilen savaşını ona göre şekillendirdiği gibi, bilmeyen ne yapsın?

Babam zamanında baktım bir kelam açıklama yapar mı acaba diye, yapmakla kalmadım sorularımın cevabını almak için verdiğim mücadele beni öylesine yormuştu ki yerle yeksan olmuştum. Doktorla geçen diyaloğumuzu hatırlıyorum:

- Nasıl ödeyeceksin?

- Düğün paramı sana vericem doktor, getirdiğim babam, Allah'tan kulakları duymuyor, sevinir mi bir evlat babası duymuyor diye, o nedenle Peygamberim (s.a.v) der ki : “İşi ehline veriniz” demedi mi, korkulan nedir Efendim (s.a.v)’in söylediği gibi “İşi, ehil olmayana verildi mi Kıyameti bekleyiniz!” demez mi, burada ehil sensin, şimdi sen benden kocaman bir dağ istersin bende sana o dağı getiririm.

- Çocuk sen nasıl bi evlatsın. Gerekeni yapacağım.

Baban gitti mi yarısı gidermiş bir insanın ya, acısı annesini kaybeden insanlarla eş değer, kaburgaları kırılmış gibi insan hisseder. O süreçte annemin korkularına karşılık gelen tarafımdı bana olan çağrısı. Hiç görmediği bir insana nasıl kalbi bir muhabbet düşmüştü ki bana hastaneden çıkınca “Oğlum beni kızıma götür, Nilgün abla diyorsun ona gidelim.” Demesiyle soluğu yanında almamız bir oldu. Bizler hazır askerdik her zaman ailemize karşı, anne ve babaya itaat birinci vazifemizdi. Gönlü rahat olmalıydı insanların, görüşmeler yapıldı, istişareler edildi. Canım ağabeyim değerli yazar ve yol arkadaşım Serhan Keserlioğlu’nun bu zor sınava dâhil olacağını düşünmemiştim. Her zaman için sevgisiyle desteğini hissederdim, esirgemediği duasıyla güç aldığım bir insanın yanımda olacağından şüphem yoktu bu misafirhanede. Annemi kalbinin en derinliklerinden gelen söylemle söylediği kızına ulaştırdım ama gel gör ki zaman bekleyene uzun. Uzadıkça da uzuyor beklemeler.

 

Nilgün Keserlioğlu kapıda belirdi, annemin ismini zikredip sarılıp öpmesi “Annem” hoş geldin demesi öyle kalbinden sevgiyle yansımıştı ki bize, enerjisiyle insanlara şifa olduğunun göstergesiydi. Bir insan ilk kez karşılaştığı bir insana bu kadar yürekten sarılıp, bu kadar güzel bir sevgiyle seslenebilirdi. O manzara karşısında duaya düştü adı, defalarca onların muhabbetini izlerken dua ettim Nilgün Abla’ya. Ben bir abiden sonra kalbiyle konuşan, tebessümüyle şifa olan bir abla kazanmıştım. Elhamdülillah.

 

O süreç başladığında o kadar güzel anlatmıştı ki anneme rahatsızlığı ile ilgili süreçleri, annemin yüzünde öncelikle Allaha teslimiyetin huzur ifadesi ile birlikte kızına olan güvenin yansıyan mutluluğu vardı. Ameliyatlarda gitti geldi, helalleştik giderken, geldiğinde “Oğlum şimdi gelir ki, görürsünüz bak!” diyerek geldiğinde karşısında beni görünce “Ana geldi, deyip oğlum” diye bir sarılışı vardı ki o an benim nasıl gidip gidip geldiğimi anlarsınız. Tam bu zamanlarda bize ızdırap olanlarda olmadı değil hani, annemin canıyla uğraşırken kendileri ayrı sınav olanlarda oldu ve biz yine en yüce adalete teslim ettik onları.

Ameliyat sonrasında öyle bir ifade kullandı ki Nilgün Keserlioğlu, ben hayatımda bu kadar rahat hissettiğimi hatırlamıyorum: “Beni gece gündüz istediğin zaman arayabilir, istediğin şeyi sorabilirsin, çekinmeni istemiyorum.” Bu beni tanıdığı için güzel bir yaklaşım diye düşünürken, diğer hastalarına ve diyaloglarına baktım. Rabbim bu güzel yüreği kendi şafi sıfatının tecelli niyetine dünyaya melek olarak göndermiş. Herkesin gözünde parlaklık, yüzünde tebessüm ve bir doktor bu kadar kalbiyle konuşan bir halde olup, kendinden bir insan gibi sevebilir miydi insanları? Ona göre hastalıklar biz insanlara düşünme payı gibi duruyordu, o kendini şifaya vesile olan bir kul olarak kılıyordu. Onun bu davranışını ve eşit yaklaşımını gördükçe Yüce Rabbime defalarca dua ettim: “Allah’ım Böyle kalbiyle konuşan, sevgisiyle şifa olup sevgine vesile olan doktorları başımızdan eksik etme”

 

Nilgün Keserlioğlu’ndan bu süreçte işini seven insanın başarıyı nasıl kucaklayacağını, kalbi konuşarak sevgisini yaratılan her şeyi yaradan için vererek şifa olmaya çalışan bir insanın olabileceğini ve hakkını vere vere bir mesleğin ne derecede önemsenerek yapılabileceğini öğrendim. Allah iki cihanda razı olsun, Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir dakika görmediğinde sorduğu ümmetinden eylesin Nilgün ablamızı.

İnsan destek arar ya böyle zor sınavlarda ve artık oynayacaksanız bile sizi anlayan bir insanla çıkarsınız sahneye, yol aldığınız insan çok önemlidir. İşte o zamandı artık zaman. Doktorumdan ailemdeki insanlardan fazla destek alabileceğim, önceki gördüğüm ve tanıdığım sınavlarımdan ötürü aklımın ucundan bile geçmezken, duaya sarılan bir insan olarak annemin şifasının yanında bu güzel insanlar içinde dua ettim ve edeceğim. Kim istemez ki en çetin yolda ilerlerken yanında bilgisiyle, sevgisiyle donanımlı insan olsun yanında. İşte bu konuda en adres olarak Mediklinik’te Dr. Nilgün Keserlioğlu oldu bizim için. Ne mutlu bize.

Allah inşallah, hayatının bazı zamanlarında sınava dönüşen tüm hastalıklarında şikâyet etmeden rabbimin şafi sıfatına inanarak ve kulu kul olarak sevip yardım etmeye çalışarak kalbi konuşan böyle doktorlarla çözüm bulmayı nasip eylesin. Hastalığı verdimse çözümü şifayı aramak size kalıyor diyor Rabbim. Duam o ki Allah herkese sağlık versin. En büyük servet budur.

 

BAKİ EVKARALI

 

http://www.facebook.com/bakican

http://www.facebook.com/yazarbakican

 

 

 

 
Toplam blog
: 121
: 758
Kayıt tarihi
: 13.03.14
 
 

1979 yılında Denizli'de doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Serinhisar ilçesinde tamamladıktan son..