Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '15

 
Kategori
Kitap
 

Bu roman beni hiç yormadı

Bu roman beni hiç yormadı
 

 
 
Felsefe türünde ve bilimsel türlerde pek okuma yapamam. Felsefik kitapların anlaşılmazlığı, üzerini kaplamış yoğun havası, bana felsefe kitaplarını ilgi çekici getirmez. Okuduklarım oldu, oluyor; ama bir türlü edebiyat türleri gibi ilgimi çekemedi. Bilimsel türlerde hâkeza öyledir; kuru havaları beni bunaltır ve bezdirir. O yüzden iki türde önceliğim olmadı ve olmayacaktır.
 
Felsefik kitaplarda ve bilimsel kitaplarda zihnim işkence çeker, evet, bu işkencenin benzerini maalesef bazı edebiyat ürünlerinden de tattığım olur. Ama ben bu felsefik ve bilimsel türlerdeki tattığım işkenceyle bir tutmam tutamam; ne de olsa edebiyatın rahmeti sinmiştir üzerilerine.
Edebi türlerde beni bezdiren kitaplar; ya çevirinin kötülüğünden ileri gelir, ya baskısındaki punto küçüklüğünden, ya da anlaşılmamayı marifet sanan bazı postmodern edebiyat ürünleridir bunlar(Diğerlerini anladık da, punto küçüklüğü neden diyebilirsiniz. Punto küçüklüğü göze zarar verdiği gibi, okurken ağrıtır da.) 
 
Postmodern romancımız Nobel ödüllü Orhan Pamuk, her ne kadar beğenilse de bana pek zevk vermez kitapları. Kılına kılçığına, börtüsüne böceğine konunun her şeyine değindiği romanları bana yorucu gelir, derim bazen: 'Ben okumakla yoruluyorum, Orhan Pamuk yazmakla yorulmuyor' diye. Ama ben bunu zevk ve renk meselesi olarak düşünürüm, hani 'Zevkler ve renkler tartışılmaz' derler ya, işte öyle. Yani ben beğenmedim diye, ne Orhan Pamuk'un kalitesi artar, ne de azalır. Ayrıca, Orhan Pamuk'un 'Kafamda Bir Tuhaflık' adlı kitabı, en çok keyif aldığım romanlarından biridir.
 
***
 
Gelelim başlıkta bahsettiğim, beni yormayan kitaba...
 
Hakan Bıçakçı'nın 2014 yılında çıkarttığı 'Doğa Tarihi' adlı roman o kitap.
 
Doğa Tarihi, İletişim Yayınlarından çıkmış bir kitap, sayfa sayısı 227.
 
Hakan Bıçakçı'nın yayımlanmış 5-6 kitabı varmış, ama hiç okumamıştım Hakan Bıçakçı'dan. Genç bir yazar kardeşimin önerisiyle okudum bu Hakan Bıçakçı kitabını. İyi ki de okumuşum diyebilirim. Beğendim. Okurken keyif aldım.
 
*
 
Doğa Tarihi'nin kahramanı 35 yaşında bir kadın. Adı Doğa. Bir plazada çalışıyor Doğa. Hep ön planda olmak, devamlı parmakla gösterilen biri olmak isteyen biri Doğa. Güzel bir kadın olmasına rağmen, memelerinin küçük olmasından rahatsız; hep göğüslerini estetikle büyütme kaygısında Doğa. Kendinden daha güzel olan kadınları kıskanır, çekemez. Aşk yaşamları olsa da hâlâ bekardır, çocuk sahibi olmayı elinden geldiği kadar geciktirmektedir. Doğa'nın üniversite eğitiminden sonra, annesiyle babası boşanır. Babası hafiften zengindir, boşanınca karısına yüklüce bir tazminat öder. Doğa, annesiyle modern bir sitede kalmaya başlar. Hafiften sosyetiktir bizim Doğa. Facebook'un ve AVM'lerin müdavimidir, beyaz şarabın ve hafif pişmiş etleri tercih eder Doğa.
 
*
 
Kelimeler ve cümleler, Fırat'la Dicle'nin Şattülarap'ta birleşmek için coşkuyla akması gibi, aksın gitsin gözünüzden ve zihninizden. Bunun için Doğa Tarihi'ni okumalısınız.
 
Hakan Bıçakçı'nın dili, üslubu ve romancılığı gerçekten kayda değermiş.
 
Keyifli bir okuma yapmak isterseniz öneririm.
 
-Mustafa Yıldırım - 21.04.2015
 
Toplam blog
: 480
: 715
Kayıt tarihi
: 03.11.12
 
 

Konyalıyım. Edebiyat okudum. Amatör yazar ve şairim. ..