Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '17

 
Kategori
Güncel
 

Buna Özgürlük Denir!

Buna Özgürlük Denir!
 

Özgürlüğün birçok insan için lüks olduğu günümüz dünyası, kendisini özgür sananlarla dolu olduğu, gerçekte bağımlı olduğu halde kendisinin özgür olduğuna inanan biz insanların aldıkları kararların çoğu zaman, onlara dayatılan düşünce kalıpları içine hapsederken,  ya özürlüğün günümüz insanı için asla mümkün olmadığını bilemeyecek kadar düşünmemeyi düşünce sayan, kendini çıkmazda hissettiği her anda ise; düşüncelerden sıyrılma arzusundalar ya da gerçekte özgürlüğün anlamını bilmeyecek kadar kendilerini bir takım iddia ve ideallere öylesine kaptırmışlar ve bağımlı hale gelmişler ki, “buna ben de dâhilim” bağımlılıklarımıza “özgürlük” adı verdiğimiz gibi, bağımlılıklarımız arttıkça daha da özgürlüğümüzü feda etmek zorunda kaldığımızdan da habersiz bir şekilde tüm insanlar gibi yaşayıp gidiyoruz işte!

İnsanlar seçim yapma konusunda oldukça çaresizler, onun yerine dayanışma, toplumsal düzene geçtikten sonra muhtemelen taş devri insanları kadar dahi özgür olma şansını ellerinde bulundurmuyorlar.  Zenginler, sıradan insanlara nazaran daha fazla seçim şansına sahip olduklarından seçimleri nispeten daha özgür olabilse de paranın gücü gerçekte kendini gerçekleştirme adına yapılan tüm kişisel eylemlerini zamanla yok eder, kişiyi birçok yeteneğinden uzaklaştırabilir. Yemek, içmek,  haricinde para kazanmak ve hayatın zevkini çıkarmak adına daha fazla seçime sahip olan insanlara daha zengin denilebilir ancak daha özgür oldukları oldukça tartışılır olmakla birlikte fizik kuralları gereği onlar yağmur damlalarının toplandığı,  göller gibi olabilir belki denizler, belki de okyanuslar gibi olabilirler ancak onlar da ölümlüler gibi önce buharlaşır sonra yeniden yağmur olurlar. O halde herkes baskı altında, doğa dahi birbirine olaylar zinciriyle bağlıyken, insan tek bir yerde özgür olabilir. Bağımlılıktan çıktığı anda yani ölümü halinde özgür olabilir ancak bu defa da karar alıp uygulayamaz ve daha da bağımlı olur. Bağımlılık zinciri ölüm esnasında, burada da kısmen doğa kurallarıyla işler ve her hükümdar, her kral gibi sıradan bir insanın da bedenini küçük, küçücük kurtlar yavaşça toprakla birleştirir ve toprakla birleşen beden belki bir ota can olur, ot ineğe, süt olur, süt bir dişi ve erkek insana güç olur da tekrar başka bir bedende farkında olmadan başka bedenlerinin benlerinden ayrılıp, besin olduklarını ayırt edemeden yaşam zincirinin halkalarına eklenir gider, durur.

Hayat özü itibariyle kurallarla doludur. Kimileri kurallara uyar, kurallara uymayanlar güçlüyse kurallara uyanlar ciddi sıkıntı içerisinde günümüz dünyası gibi bir dünyada yaşadıkları varsayılabilir. Böyle bir dünyaya insan akıllı bir insan neden kayda değer bir şey getirmek için mücadele etsin ki? Birisinin süzgecinden geçmeden filozofların dahi fikirlerini özgürce yaymaları imkânsız olabilir. Gerçekte fikir sahibi olup, üretimden soğuyup elinden herhangi fiziksel bir iş gelmeyenler, mahareti olmayanlar, mahareti olanlara göre daha da bağımlıdırlar.

Gerçek hayat daima bağımlılıklar üzerine kurulur. Kişi bir işçiyse işçilik ücretini kim ödeyebilirse o kişilere hizmetini sunar ve çoğu zaman işçilik hizmetini sunduğu insanın buna değip değmediğine bakmaksızın yapar bunu. İşçinin özgürlüğü, özgürlüğünü feda ederek kazandıklarını özgürce istediği kişilerin yararına sunmak kadar bir özgürlüğü olabilir.

Hizmet ve hizmetlerin karşılıklarının ödenmesi ilişkileri patron işçi seviyesine taşır. Çok samimi bir arkadaşının arabasını tamir eden kişi, şayet arabasını tamir ettiği kişiden para ya da herhangi bir bedel talep ettiğinde Hollanda’daki gibi hizmet takası gerçekleşmiş olur. Arkadaş olarak kabul edilen kişiden para alan birey bir anda aldığı paradan ötürü, arkadaşlıktan kendini arkadaşının işçiliğine, arkadaşını ise patronluğa yükseltir. Parası olduğu halde bağımlı olan ve daha çaresiz durumda olduğu halde parası kişiyi bir anda kendisini patron seviyesine, eşitlikten bir aşağı seviyeye taşınmasına, seviyeler arasında dengelerin bozulmasına neden olur.

Kısacası özgürlük adına bağımlılık denilen, toplumsal dinamiklerle desteklenen olgu ve kurallarla gün gittikçe gerçek özgürlüğün feda edilmesi ile neticelenen bir dünya düzeninde makineler, insanların işlerini daha da mükemmel yapmaya devam ettikleri sürece bağımlılık artacak, özgürlük de artacak diye düşünüyoruz, yanılıyor olabiliriz.

Ya da mide gurultumuzu özgürlük çığlığı zannedebilir, şişen ve sürekli şekil değiştiren bedenimizi diğerlerinin istekleri hususunda kullanıma açar ve bunun adına da özgürlük daha fazla özgürlük diyebiliriz. Filozofların, fizikçilerin atom mühendislerinin özgürlüğü dahi, söz konusu malzemelere ulaşma kapasitesine sahip olabilme uğruna milyonları yok edebiliyorken bunu şüphesiz çok daha basit ilkellik uğruna yaptığını bilmiyor. Bilgisini, diktatörlere katillere sunan insanların çoğunun bir şekilde bir yakını kendi ürettiği şeylerce kurban ediliyor…

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..