Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '18

 
Kategori
Anılar
 

Büyük Umutlar Sönmeden...

Büyük Umutlar Sönmeden...
 

Büyük umutlar, onurlu yaşam ve...!?


Makine mühendisi genç adam, açmış olduğu küçük bir dükkânda mutfak malzemeleri üretirken, işi büyüyünce daha geniş bir işyeri kurması gerekti. Bu düşünceyle, bulduğu daha büyük bir binaya yerleşirken, işyerini de aile üyeleriyle birlikte anonim şirket haline getirdiler.

Şimdi makine mühendisi genç adam, babası ve iktisat okumuş olan büyük ağabeyiyle birlikte, şirketin üç ortağından biri durumundaydı. Yapılan iş bölümüyle, büyük ağabey yönetim kurulu başkanı oldu, kendisi de teknik işlerin başına geçti.

O küçük dükkânda kendi tasarladığı işleri beş altı işçinin de katkısıyla yürütürken, şimdi az elemanla bütün yükü omuzlamak zor olmaya başlayınca, fabrikaya daha çok teknik eleman ve işçi alıp, sorumlulukları paylaşmak gerekti. Teknik büroyu da makine kalıp tasarımcıları ve teknik ressamlarla güçlendirince oldukça rahatlamıştı.

İş ortamı düzene girip bu arada teknik büroya da aldığı yeni elemanlarıyla, zamanının büyük bir kısmını büroda değerlendiren makine mühendisi ve ekibi farklı ürünler tasarlayıp, kalıp yapımına hız vermeye başladılar. Bu çalışma azmiyle ürettikleri yerli malları bütün yurt sathında büyük bir alıcı kitlesine ulaştı.

Bu sırada yurdun diğer şehirlerinde de önü açılmış olan yerli sanayi, büyük bir hızla ilerliyor, dışsatım yoluyla ülkeye büyük miktarda döviz getiriyordu.

Bir süre sonra (her ne hikmetse!) ülkedeki bazı gazeteler birdenbire yaklaşık sekiz yıl sürecek lotarya ve promosyon yarışına girdiler. Aslında bu uygulama batı ülkelerinde olsa olsa toplumu biraz daha okumaya özendirmek, kültür ürünü sunarak okur sayısını arttırmak ve de alışkanlık yaratarak, gazete okurunu çoğaltmak düşüncesiyle yapılabilirdi. Ama gelin görün ki ülkemizdeki birçok gazete, batı basınındaki bu kültürel özendirme uygulamasını, bilerek veya bilmeyerek kap kacak, çatal bıçak, oyuncak vb. ürünler verme yarışına çevirdiler… Hatta bazı gazeteler işi o kadar abarttı ki, bilmem kaç kupon biriktirene, kurayla apartman dairesi vereceklerini bile ilan ettiler.

Ne yazık ki, kap kacak, çatal bıçak, oyuncak vb. dışında, hayret bir şekilde hiç kimseye apartman dairesi verildiği görülmedi...

Daha da acısı, birçok vatandaş bu özendirme yarışı yüzünden sırf kupon biriktirmek uğruna, birkaç gazete birden alıyor ama sadece kuponlar kesiliyor, hiç okunmayan gazeteler bir kenara atılıyordu…

Bu arada işin acı tarafı, verilen bu özendirme ürünleri yurt dışından, hatta Uzakdoğu ülkelerinde üretilmiş sıradan mallar getirilerek dağıtılıyordu…

Bu süre içinde üstüne üstlük hükümetler tarafından dış alımların önü de bir şekilde açılıp özendirilmesi sonucu, yerli sanayi bir anda büyük bir üretim düşüklüğü yaşadı. Dış alımların önü açılınca, işadamları birer birer kepenklerini kapatmaya başladılar. Çoğu da iflasın eşiğine geldi.

İşte bu furyada büyük umutlarla çalışma hayatına atılıp, yerli sanayiye hizmet etmiş olan genç adamın kurduğu fabrika da işçilerin tazminatlarını bile ödeyemeden kapatılıp, atıl kaldı…

Mühendis adam, o sabah biraz hava almak için evden ayrıldı ama ayakları onu istemeyerek de olsa, büyük emeklerle kurduğu fabrikanın önüne götürdü. Başını kaldırdı, bomboş binaya baktı; işletmeyi bu halde görmek, üzüntüsünü bir kat daha arttırdı. Çünkü fabrika kendilerinin değildi artık. O güzelim işletme ipotek altında öylece duruyordu… Ne yazık ki o şehirdeki ve de bütün yurttaki birçok işletmeler gibi…

 

Şahin Özşahin

 

 
Toplam blog
: 1160
: 227
Kayıt tarihi
: 11.02.09
 
 

Teknik ressamlıkla geçen çalışma hayatımdan sonra emekliliğini yaşayan bir kız ve bir erkek çocuk..