Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Haziran '10

 
Kategori
Blog
 

Büyükada'da bir Yassıda mahkumu! (son)

İki gardiyanın kollarında duruşma salonuna alındım!

Allahııım; kimler yoktu ki mahkeme heyetinde? Milliyet Blog’un tüm hanım blogerleri neredeyse!

Cansın Erol Hanımefendi başta olmak üzere, Özden Hanım, Meral Hanım, Zühal Hanım, Zeynep Hanım, Dilek Hanım,

Esen Hanım ve anneleri, Vildan Hanım, Özlem Hanım, B.Gelincik, Arife Hanım, Ruksan Hanım, Macide Hanım!

Hepsine tek tek göz gezdirdim! Bakışları hiç de hayra alamet değildi!

“Ahmet yandın oğlum!” Dedim içimden! “ Yasini de bilmiyorsun ki okuyasın!”

Annem çok üstelemişti öğrenmem için!

“Oğlum seni hırlı görmüyorum! Yarın öbür gün başına bir hal gelir lazım olur! Öğren ne olur!“

“Anne öğrenmenin yaşı yoktur biliyorsun! Elliden sonra öğrenirim nasipse!”

“Elliye kadar bir nane yemeyecek misin?”

“Yok! Söz!”

“Unutma bu sözünü!”

Sözümü tutmuştum! Ama geçtimiz yıl sözleşmem bitmişti!

“Sanık ayağa kalk!”

Böyle bir komut bekliyordum açıkçası tam oturmuştum ki! Yanılmışım!

“Ahmet Bey, lütfen ayağa kalkar mısınız?”

Allahım, ne etkileyici bir ses! Cansın Erol Hanımefendinin sesiydi bu!

İçimden “Ahmet korktuğun kadar da değilmiş! Relaks ol oğlum! “dedim!

“İddiaları duydun sanırım! Ne dersin bu konuda?”

“Efendim konudan haberim yok! Apar topar getirdiler beni buraya! Davamın ileri bir tarihe ertelenmesine..!”

İddia makamıydı herhalde Neşe Hanım söze girdi!

“Efendim, sanığın tutukluluk halinin devamını..!”

Bu kez ben söze karıştım!

“Efendim en sevdiğim makam Hüseyni ve Rast makamıdır! İddia makamını kabul etmiyorum!”

Cansın Hanıma kompliman yapayım istedim!

İlyas Bey duruyor yanımda! Ses seda yok!

“Abi konuşsana! Bir şeyler de ne olur!” Dedim!

“En az on yıl yersin Ahmet!”

Neşe Hanım kahkahayı patlattı!

“En az idam! Aşağısını kabul etmem! Hatta infaz süresine kadar hücre hapsi!”

Dayanamadım!

“Hocam hemşeriyiz şunun şurasında, etme ne olur! Acı bana! Çoluk çocuk yetim kalacak! Günahı büyük bunun!”

“Nereden hemşeri oluyoruz kardeşim?”

“Hendekliyim ben!”

“A, ben de Boluluyum!”

“Az mı patates yemişim memleketinizden! Sizin oranın patatesini çok severim! Sarı sarı olur!”

“Kayısı olmasın!”

Konuşan B. Gelincikti!

“Kayısının haşlaması oluyor mu Sayın Gelincik?”

Nilgün Akad Hanımefendi olsaydı olur tabi derdi! Niye gelmedi bilmem! (Bodrumdaymış!)

Neşe Hanımda bir yumuşama sezdim! Dava lehime doğru dönüyordu sanırım!

Tam bunları düşünürken telefonum çaldı! Cansın Hanım başıyla onayladı!

“Aç telefonu! Bekletme arayanı!”

Açmamla şaşırdım!

Sabiha Rana!

“Melekler yüreğinizden öpsün Ahmet Bey!”

“Az kaldı efendim! Tam üstüne geldiniz Sabiha Hanım! Pes yani!”

“Davanıza müdahil olmak istedim de! Nasıl gidiyor?”

“Bolu dağını aşarsam kurtuluyorum Hocam!”

“Tünel çalışmıyor mu?”

“Hücrede kazacağım nasipse!”

“Allah yardımcın olsun! Dua ediyorum sizin için!”

“Yağmur duası yap Sabiha Hanım!”

“Nasıl oluyor?”

“Yağ yağ yağmur teknede hamur var ya!”

İnanın beş dakika geçmedi, bir gök gürültüsü bir yağmur sormayın! Sanki Bulgarlar baraj kapaklarını açmış tepemizde!

“Duruşmanın ileri bir tarihe ertelenmesine. Sanığın tutukluluk halinin kaldırılmasına…”

Cansın Hanımın sesi hala kulaklarımda!

 
Toplam blog
: 1640
: 466
Kayıt tarihi
: 27.01.07
 
 

Doğum tarihim değişmedi ama çok şey değişti bu güne kadar. En başta, dede oluyorum! Evet; şaşırdı..