Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '14

 
Kategori
Öykü
 

Çapraşık ilişkiler...

Çapraşık ilişkiler...
 

nazlıcafem.net


Adam protokolleri hiç sevmezdi. Ama şimdi eşinin yakın arkadaşlarından birinin düğünü vardı ve düğün beş yıldızlı bir oteldeydi. O tip otellerin balo salonlarındaki masalar yuvarlaktır ve her masada sekiz kişi oturur. Düğün sahipleri kendi kafalarına göre düzenleme yaparak ilgili veya ilgisiz kişileri aynı masada oturturlar.

Adam, 34 eşi ise 32 yaşındaydı ve evleneli 5 yıl olmuştu. Kendi masalarına kimlerin oturacağının hiçbir önemi yoktu. Zaten kendisi, düğün sahiplerinden başka kimseyi de tanımıyordu.

Otele erken gelmişlerdi. Kendilerine gösterilen masada yaşlı bir çift oturuyordu. Selam vererek masadaki yerlerine geçtiler. Bir müddet sonra masalarına iki çift daha gelmişti. Şu an karşılarında bulunan 2 kişilik yer boştu. Bu arada ilk yemekler gelmeye başlamıştı. İçki olarak adam rakıyı seçerken, karısı beyaz şarap tercih etmişti. Garson rakı bardağını doldururken, karşılarındaki iki kişilik yer de sahiplerini bulmuştu. Garsonun “Buz ister misiniz?” sorusuna “Sadece suya” diye cevap veren adam, başını kaldırdığında gözlerine inanamıyordu.

Evlenmeden evvel üç yıl birlikte yaşadığı eski sevgilisi yanında kocası olduğu anlaşılan adamla birlikte şimdi tam karşısında oturuyordu. İlişkileri biteli altı yıl olmuştu ve o günden beri bir daha karşılaşmamışlardı. Göz göze geldiği eski sevgilisinin kocasına nezaket icabı “Hoş geldiniz” derken, kadın da kendisine hayretle bakıyordu.

Yan gözle karısına baktığında, onun yanındaki kadınla sohbet ettiğini gördü, eğer yüzüne baksa kesin bir durum olduğunu anlayacaktı karısı. Kendisi zaten duygularını saklayamaz, en ufak bir falsosunda karısı “Yine benden bir şey gizliyorsun” diye yüz ifadelerinden ne yapmak istediğini anlardı.

Bu sıkıntılı durumdan kurtulmak için, yanındaki adamla sohbet etmek istedi. Bu şekilde belki dikkati de dağılırdı. Yanındaki yaşlı adama “Ne işle meşgulsünüz?” diye sordu. Soruyu sorduktan sonra da masaya ilk oturdukları zaman da aynı soruyu sorduğunu hatırladı. Yaşlı adam “Galiba daha önce söylemiştim mali müşavir olduğumu” diye cevap verince, “Affedersiniz, bugün dalgınlığım üzerimde” deyip rakı bardağını kafasına dikerek içindekilerin hepsini içti. Yanındaki adam “Delikanlı çok hızlı gitme, benden söylemesi, trafik de sorun yaşarsın sonra” dedi. “Haklısınız, daha yavaş içmem gerek, birden çarpmaması için "diye cevap verdi.”

Karşı tarafa bakmaktan çekinen adam eski sevgilisinin, yanındaki misafirle konuştuğunu fark edince, o tarafa baktı. Genç kadın, kendisiyle birlikteyken uzun olan saçlarını kestirmiş ve rengini de açtırmıştı. Kadının göğüs dekoltesi kapalıydı ama adam, kadının iki göğsünün arasında bir ben olduğunu gayet iyi hatırlıyordu.

Onunla birlikteyken en iyi anlaştıkları konu seks konusuydu. Mizaç olarak pek çok konuda farklı düşünüyorlardı. Belki de bu burçlarından kaynaklanıyordu. Kendisi akrep, kadın da aslan burcuydu. Geçmişte aralarında yaptıkları söyleşilerde zaten seks konusunda anlaşamıyor olsaydık bu ilişki bu kadar uzun sürmezdi diye konuşurlardı. Yine de ilişkileri üçüncü yılın sonunda bitmişti.

En güzel günleri ilişkilerinin ilk yılıydı. En ufak bir şeye dakikalarca gülüyorlardı o zamanlar. O yıllarda adam sevgilisinin yanındayken espri yaratıcılığının arttığını hissediyordu. Bir keresinde kadın denizden mantar kapmıştı. Gittiği doktor kendisine ilaç vermiş ve kendisine mantar bulaşma olasılığına karşı aynı ilaçtan kocanız da içsin demişti. O zaman kendisine “Bu nasıl iş? Sen hastalanıyorsun ilacı ben içiyorum” demiş, bir hafta sonra sevgilisi başı ağrıdığını söyleyince, “Neyse ben bir ağrı kesici alayım da senin başının ağrısı geçsin” deyince ikisi de dakikalarca gülmüşlerdi.

Adam bunları hatırlayınca yüzünde bir gülümseme belirdi ve aynı anda da eski sevgilisiyle göz göze geldi. Kadın onun gözüne bakarken diliyle üst dudaklarını yalamış, sonra da kocasına dönerek kendisine bir içki istemesini söylemişti.

Adam, kadının dolgun dudaklarını her zaman beğenir, dudaklarını yaladığı dilinin marifetlerini de çok iyi bilirdi, bilhassa öpüşme sırasında. Bir ara öpüşme rekoru kırma denemesinde bulunmuşlar ve onuncu dakikanın sonunda ikisinin de nefesi kesilmişti.

Bu arada gelin ve damat masaları dolaşırken, sıra kendi masalarına gelmişti. Gelin, adamın eşinin yakın arkadaşıydı. Yüksek lisans ve doktora eğitimini bitirdikten sonra bir meslektaşıyla evleniyordu. Gelin, eşine gösterdiği samimiyeti, eski sevgilisinin kocasına da göstermişti. Adam karısına dönerek “Gelinin konuştuğu adamı tanıyor musun?” diye sorunca, karısı “Tabi ki tanıyorum. Üniversitede hepimiz birlikte okumuştuk” diye cevap verdi.

Tekrar yerlerine oturduklarında ikinci yemekler servis yapılıyordu. Bu arada eski sevgilisi, iki masa ilerisindeki bir arkadaşına laf atıyordu ve sesi oldukça gür çıkıyordu. Zaten kendisi sesini hiç kontrol edemezdi. Sevişmeleri sırasında kadının ağzını fazla ses çıkardığı için bir çok kere eliyle kapadığını anımsamıştı.

Zaman geçmek bilmiyordu. Başka masalarda tanıdık birileri olsa, sohbet etmek için o masalara gidecekti ama kimseyi de tanımıyordu ki…Bu düşünceler içerisindeyken eski sevgilisi ve kocası ayağa kalktılar. Adam içinden, “Keşke gidiyor olsalar” dedi ama veda etmeden gittiklerine göre ya tuvalete ya da başka bir masaya kısa bir sohbet etmek için gidiyorlardı. Bu arada eşi de “Ben bir lavaboya gideyim” derken adam “Sana eşlik etmemi ister misin?” diye sordu. Karısı “Gerek yok, ben giderim” demişti. Masa biraz boşalınca adam biraz rahatladığını hissetti. Eski sevgilisi karşısındayken, gözlerini nereye yönlendireceğini bilemiyordu.

Aradan epey bir zaman geçmişti. Ne eski sevgilisi ve kocası ne de karısı masaya dönmemişlerdi. Düğünde tanıdıkları çok olduğu için herhalde eski arkadaşlarının masalarına takılmışlardı.

Biraz daha bekleyen adam, eşine bakmak için tuvaletlerin bulunduğu tarafa giderken, masaların birinde eski sevgilisini gördü. Kadının kocası yanında yoktu ve kadın orada derin bir sohbete dalmıştı. Dışarı çıkıp tuvaletlerin bulunduğu tarafa bakınca orada da karısını göremedi. Salondan çıkarken de masalara göz gezdirmiş, fakat içerde de karısı dikkatini çekmemişti. Cep telefonunu çevirdi ve 5-6 kere çaldıktan sonra telefon açıldı. Karısına “Neredesin?” diye sordu. Otelin tuvaletlerin bulunmadığı ters tarafta olduğunu söyledi kadın. Geriye dönüp sağ taraftaki yolu takip ettiğinde kendisini görebileceğini söyledi. Adam telefonu kapattı ve tarif edilen yere doğru gitmeye başladı. Bir köşeyi döndüğünde karısını perde ile kapanmış bir bölümün yanındaki aynada, saçını ve üstünü düzeltirken gördü. “Hayrola neden bu kadar geciktin?” diye sorunca “Lavaboya giderken bir arkadaşımla sohbete daldık. Tuvalette de biraz sıra bekledim, orada boy aynası olmadığı için burada kendime çekidüzen verdim" derken, aynada rujunu tazeliyordu.

Adam, “ Hadi salona dönelim. Birazdan kalkarız” derken, onların arkasından perdeyle kapatılan bölümden çıkan eski sevgilisinin kocası onların arkasından pis pis sırıtıyordu.

&&&&&&&

NOT: Bu öyküyü 2008 de yazıp, blogda yayınlamıştım.  O tarihlerde ben blogda yeni olduğum için çok fazla ilgi çekmemişti. Bu arada Mesut Selek beyin son yazdığı yazının içerisinde verdiği linki kopyalayabilirsiniz yazısını görünce, Milliyet Blog yazılarının kopyalanamıyor olması gerektiğini bildiğimden yazı içerisinde bir deneme yaptım. Baktım kopyalanıyor.  Bu denemeyi eski yazılarımın üzerinde de deneyince, belki ilk seferde değil ama, üçüncü denemede kopyalandığını gördüm.  Zaten bu yazımı da 2008 tarihindeki bloğumdan kopyaladım. Bu durumu Milliyet Blog yöneticilerinin de dikkatine sunarım. 

 

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..