Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '18

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Çekim Yasası - Birkaç Öneri

Çekim Yasası - Birkaç Öneri
 

Seni sen yapan bilinçaltı programının reddettiği bir şeyi, hayatında tezahür ettirmen mümkün değil. Örneğin;

Çevrendeki en yakışıklı, karizmatik erkeğin ilgisini çekmek, onunla evlenmek istiyorsun. Ancak kısa boylu olduğun için şansın olmadığına inanç geliştirmişsin. Ne zaman ortak arkadaşlarınızla toplansanız, heyecandan ne yapacağını şaşırıyorsun. İlgisini çekmene rağmen, seni üzeceği endişesiyle uzak duruyorsun ve sohbet etmesine dahi izin vermeyip kaçıyorsun. Belki gerçekten sandığın gibi olacak ve boyunu bahane ederek seninle arasına mesafe koyacak ya da seni herhangi bir arkadaşı olarak görmeye devam edecek. Diyelim ki böyle biriyle yani, kriteri sadece fiziksel özellikler olan biriyle mutlu olabileceğine inanıyorsun ve şansını denemek istiyorsun. Sana gereken nedir? Biraz özgüven olmasın sakın?

Çekim yasasının sihir olmadığını daha önceki yazılarımda ifade etmiştim. Belirli kişiler üstüne çalışma yapılmasının sakıncalarını da. Ama diyelim ki dinlemediniz ve belirli kişi üzerinde çalışıyorsunuz. O halde “o yakışıklı benim olsun” demek yerine “onunla konuşacak özgüvene sahip olma niyeti” kurun, daha mantıklı değil mi? Ve en önemlisi de bu arzuya bağımlı olmayın, gerçekleşmeyen her şey aynı gerçekleşenler gibi, sizin bir farkındalık yaşamanıza yarayacaktır, buna izin verin, kızmayın. Belki çok daha iyi bir seçenek yoldadır, bunu da unutmayın. Hatta niyetlerinizi kurarken, “bu olsun ya da bundan daha iyisi, daha hayırlısı, daha mükemmeli olsun” deyin. Kendiniz için en iyiyi istemek doğal hakkınız, bunu yapın.

O halde hayatımıza çekmek istediğimiz her ne ise, kendimizin buna uygunluğunu da düşünerek şu ipuçlarına dikkat edersek, bulutlardan yere inerek akılcı sonuçlara kendimizi açabiliriz.

-Bir iş istiyorsun. O iş için gereken özelliklere sahip misin?

Örneğin, bir modaevinde terzilik yapmak istiyorsun ama makine kullanmayı bilmiyorsun. Sırf bu yüzden karşına çıkan iş imkanlarını kaçırıyorsun. Sana gereken “modaevinde terzilik işim olsun” niyeti değil, “dikiş makinesini usta seviyesinde kullanma” niyetidir. Çünkü bu eksiğini kapatınca işin seni bekliyor olacaktır, en azından olasılığını artırmış oluyorsun ama makine kullanamadığında ihtimal sıfır. Evrenin şöyle bir şey yapacağını sanmayın, tersi yönünde söylem duyarsanız aldırmayın: Evren sizi duyduktan sonra, “dur şimdi bu makine kullanamıyor, önce onu öğrenmesini sağlayayım, sonra modaevinde işe sokarım” demez. Böyle bir şey yok. Siz isteklerinizi net hatta net ötesi belirtmek durumundasınız. Hani bilindik bir benzetme vardır, taksiye binersin ve adresi verirsin, ne kadar açık adres verirsen şoför ne yapacağını anlar. Bunun gibi.

-Bir eş istiyorsun, seni olduğun gibi ama her halinle sevsin, aşkından delirsin istiyorsun.

Dünyada herkes için bir eş vardır, kimseye aldırma. Sorun şu ki ne istediğini iyi düşünmen gerek. Seni mutlu edebilecek birini bulma ihtimalin en az yüzde elli iken, yukarıdaki şartı aradığında bu ihtimal sıfıra yaklaşabilir. Ya seni olduğun halinle ve kişiliğinle sevebilecek “içsel formüle sahip” bir erkek(ya da kadın) dünya üzerinde yoksa? Belki vardır ama öteki ucundadır ve karşılaşmanız imkansızdır. Neden kendine bu eziyeti yapasın? Kim seni olduğun halinle ve kişiliğinle sever? Belki annen. Dikkat ettin mi “belki” dedim. Anne babalar bile çocukları kendilerine ve çevrelerine karşı “olmasını istedikleri” şekle gelmiyorsa, tepki verip tavırlı davranabiliyor. Elbette gerektiğinde hep yanında olacaklardır ama yakınmaları da bitmeyecektir. Şu durumda dileğini “mutlu, huzurlu, sağlıklı” ilişkiye göre kodlaman çok akıllıca olacaktır.

-Bir eser yaratıp ünlü olmak istiyorsun ve konçerto yazdın. Bunu taşıyabilecek sosyal çevren var mı?

Aşığı olduğun sanat dalında eğitim alma imkanı buldun ve aldın. Buraya kadar güzel. Ancak o sanat dalının adına bile tahammülü olmayan bir toplumda yaşıyorsan, konçerton ile ünlü olma olasılığın sence nedir? Eğer imkanların genişse zaten çekim yasası ile çalışıp ünleneyim çabasında olmazsın. Dünyayı dolaşır, kendini tanıtırsın. Bu imkana sahip değilsen ne olur?

“Konçertom beni ülkemde ünlü yapsın”

Hüsrana uğrarsın. Sadece ünlü olayım desen çok daha kolay olur ama konçerton senin istediğin ünü getirir mi? Asıl soru bu.

Belki bazen oturup, “daha fazlasına ihtiyacım var mı” diye düşünmek iyi olur.  İstediğin eğitimi almışsın ve sevdiğin alanda meşgulsün. Üstüne bir de tüm ülke beni tanısın ve takdir etsin tarzında bir isteğin hayatına neler çekeceğini kontrol edemezsin.

Tüm bu belirttiğim noktalar, çekim yasasının her an işlemekte olduğunu, evrenin temel işleyişi olduğunu, bir arzumuzun harekete geçirdiği enerjiyi kontrol etmenin ihtimallerini düşünerek, akılcı, gerçekliğimize uygun çalışmalarla daha iyiye doğru ilerlemek, fazladan sorun yaratarak arap saçına döndürmemek içindir.

-İsteğimizi net belirlemeliyiz

-Bu istek için gereken özelliklere sahip değilsek, onların üstünde çalışmalıyız

örneğin, özgüven, kişisel bakım, kültürel birikim, sakin kişilik, anlayış, hoşgörü, uyum, başarı odaklı, zevkli, donanımlı, teknik bilgiye sahip, güzel görünen, kızıl saçlı, fit, formda, kısa saçlı, ehliyetli, iyi dövüşen, takla atabilen, çocuklarla iyi anlaşan, hayvansever, iyi yüzücü, iyi yazılmış CV, yabancı dil,…

Gerçekte dileğinize ulaşmak için gereken belki de küçük bir detaydır.

O adam kısa boylu istemiyorsa bin yıl hayal kursan da o iş ol-ma-ya-cak. Kabul et ya da etme bu böyle. Tek bir yol var; kendine güveneceksin, boy takıntısının olumsuz yanlarına ikna edeceksin. İkna olmak istemiyorsa neden peşini bırakıp hayatına bakmayasın?

Hem evrenin işini kolaylaştırın hem de hayalciliğin dozunu kaçırmadan bir dünyalı dileği tutun.

Biz de diyelim ki; OL’sun öyleyse.

Sevgiler.

 
Toplam blog
: 51
: 197
Kayıt tarihi
: 15.12.17
 
 

Evrensel enerjiler ve kişisel gelişim. ..