Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Nisan '15

 
Kategori
Blog
 

Çocukluğumuzu; birileri kimse, saysak avucuna paraları, satsa bize geriye, olmaz mı?...

Çocukluğumuzu; birileri kimse, saysak avucuna paraları, satsa bize geriye, olmaz mı?...
 

Milliyet Blogcularının kitabı " ACIMADI Kİ," Fuarda görücüye çıktı.


          “Tek bir damla dahi, hayat olur, şifa olur. Başkalarına sıradan, bazılarına imkansız gelen bir mucizeyi gerçekleştirebilir insanoğlu. Tek bir damla, yağmur olur, deniz olur, okyanus olur”

           Evet. Yukarıdaki sözler. Sema Öztürk’e ait. " Habbe habbe, kubbe olur" demeğe getiriyor. Ama bunu, "lirik bir ifadeyle"  ortaya koyuyor. .Bu düsturla çıkmış yola. Damlalar çoğala çoğala gelmişiz fuara. Bir tekelleşme, bir guruplaşmanın önündeki çitleri kaldırmışız, gönlümüzü blog kardeşliği ile yıkamışız, el ele  olmuşuz. Işık saçmışız, bir hayırlı iş için kolları sıvamış, düşmüşüz bu yollara.

EMİNE SUPÇİN, BLOGCULUKTA ÖNEMLİ  İSİM. YURT DIŞINDA ÖNEMLİ ATILIMLARLA BU GÜNE GELDİ VE GENİŞ KARİYER SAHİBİ.  KİTAPLARI VAR AYRICA. KİTAP ÇIKARMANIN NE DEMEK OLDUĞUNU ÇOK İYİ BİLİR.  AYRICA KENDİSİ DE BU MUTLU GÜNÜMÜZDE BİR JEST YAPARAK SEVİNDİRDİ. MİNİK ÇİKULATALAR HAZIRLATMIŞ. HERKESLER TATSIN DİYE.  HER BİR ÇİKOLATA, KİTAP KAPAĞINDAN. HOŞ DURUYOR. KUYUMCUNUN VİTRİNİNDE  KUTU İÇİNDEKİ ZİYNET GİBİ. KENDİSİNİ GÖREMEDİK AMA, ONUN JESTİ, UZUN UZUN TAKDİRLE SEVİNÇLE ANILDI UZUN MÜDDET.    

          “Acımadı ki”, blog yazarlarının her birinin, çocukluk anılarının toplandığı bir kitap. “Milliyet Blog logosu”, kapağını süslüyor. Bekir Gümüş’ün nefis öz sözü ile başlıyor. Arka kapakta ünlü hikayecimiz Tarık Dursun K’ nın, blogculara başarılar dileyen yazısı var.

          Hani bilirsiniz. Tavuk kuluçkaya yatar. Altındaki yumurtalardan civcivleri çıktığı halde o, sonuna kadar bekler ki, “takımı düzeyim” diye. İşte bizim blogcular da  fuardaki stant’da, folluk gibi kitaplarının üzerine yattılar her biri. Gurur duydular, yapıtlarının ortalıklarda pırıl pırıl gözükmesinden. Tarık Dursun K, şiirsel ve ressamvari imzaları ile ayrıca gönülleri fethederken, kitapların satışı, memnuniyet yarattı. Fuardaki blogcular, fuardaki kitaplarının üzerine birer birer, nöbetleşe yattılar  sanki. Sonunda folluk, bereketli çıktı.

          Milliyetin blogcusu olmanın gururu,  orada bulunan yazarları cezbetmişti. Ne diyordu Pınar Zehra Zora: “ Sevgili Milliyet Blog ailem” diyordu, kimle karşılaşırsa. O güleç ve  güzel gülüşü ile.İzlenimler çok zengin. Şöyle ifade ediyor Özden Özpınar: “ Dostluğa, birlikteliğe, emeğe, yüreğimizin kapılarını açtınız, onur verdiniz. Güzel duygularla daha nice nicelere”

          Sema Curuk: “ Torunlarımıza, çocuklarımıza ne güzel anılar biriktiriyoruz. Kısacık zamana, uzuuuuun vakitler sığdırdık güzel insanlarımızla.”

          Rüştiye Demir Yılmaz: “ Nasıl kıskandım, aman nasıl kıskandım. Olursa o kadar olur!”

          Arif Öğütçü: “ Özellikle kitabımızda, bir yazısına yer vererek, bu standımızda imza için gelerek bizleri onurlandıran büyük hikayecimiz Tarık Dursun K’ya minnet ve şükranlarımızla”

          Harun Atak: “Ayağımızı tozu ile koştuk. “Acımadı ki” daha şimdiden yüreğimize sevinç, cebimize bereket yağdırmağa başladı”

         Tesbit edebildiklerimiz bunlar.

          Kitapta zengin içerikler var.  Blogları ve K.Yakanın Muhtarı İlyas Bayram, hikayedeki köy isimleri öyle bir saymış ki, deme gitsin.  Muhtarlıkta asılı  seçim listesi gibi. Tabi bunda, yazarımız İlyasın, her zamanki  insan sevgisi ve yardımlaşmanın tohumları  mevut kendisinde. Oradan kaynaklanıyor.

          Bir hazin feryat işittik, yüreklerimizi dağladı, annesine soruyor: “ Hangi iğne oyasi ile kazdın hayatı” diye.

         Her yaprağında güzellikler öbek öbek, yazarların satırlarından bal akıyor. Kiminde de hicran. Çocuk anıları işte. Bir daha ele geçmeyen o günler.

          Kimileri, çocukluğunu, cebinde taşır. Her dem çıkarır çıkarır cebinden, bakar ona ve tekrar yerine kor. “Benim gibi”.

          Çocukluğum Bartın’da geçti. Her gidişimde, değnekten atımı ararım. Bu son gidişimde, kiralık evimiz duruyordu. Bahçe kısmında, hiç olmazsa, atımı bağladığım çiviyi buldum. Onu ben çakmıştım. Eğrilmiş ve paslanmış. Tam 75 yıl önce.

          Çocukluklarını doya doya yaşayanlar, çok renkli çocukluk geçirenlerin hayat çizgileri çok önemli. Bu yaşıma rağmen, Foça’daki barda, romantik ışıklar bir anda kararıp sönünce, yanımdakine sormuşumdur hışımla: “ Ne güzeldi,  Niye söndürdüler bu lambaları?” demişimdir. Halbuki sabah olmuşmuş. Haberim yokmuş. O gün öğleye kadar da dipdiri kalmasını, uyumadan akşamına da  Karşıyaka’daki bir restoranda mumu söndürdüğümü bilirim. "Ne zaman mı?  "Halen, halen"

          Delişmen, çok hızlı, fırtınalı bir çocukluk geçirmek, insanın ilerki hayatında önemli rol oynuyor.

          Son olarak derim ki. “Çocukluğumuzu, o birileri kimse, saysak avucuna paraları, satsa bize çocukluğumuzu geriye. Ne muhteşem olurdu!”

          Sizce de olmaz mıydı?

AY ŞEN'in EN SADE HALİ VE DE Cİ,DDİ HALİ. BOYNUNDA FUARCILIK  LOGOSUNU TAŞIYAN HÜVİYETİ. HANİ KİTAPLARI, FOTOĞRAF MAKİNESİ. ONLAR İSTİRAHATTE. O KADAR TER DÖKTÜ DOSTLUK UĞRUNA. EEEE, BİRAZ YÜKÜNÜ ATSIN Dİ Mİ?

 

ÜNLÜ HİKAYECİMİZ TARIK DURSUN K., BLOGCULARIMIZIN BİR KISMINI, EVİNE DAVET EDEREK İKRAMDA BULUNDU.

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..