Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '16

 
Kategori
Güncel
 

SINIRLANAN VE SINIR YAPANLAR

SINIRLANAN VE SINIR YAPANLAR
 

Ankaralılar bilirler, Ankara en fazla Çorumlu yurttaşın göç ettiği şehirlerden birisidir. O kadar göç vermesine rağmen, turizm pastasından en az pay alan şehirlerden birisi olmasına, dış yatırım almamasına rağmen işsizliğin en az olduğu şehirlerden birisi. Bu ve birçok sepeple Çorum, alkışlanacak başarılara imza atmış bir şehir. Arada Ankara'nın eski ilçesi Kırıkkale il olmasaydı halen komşu iki şehir olan Ankara ve Çorum nadide şehirlerimizden birisi. Ancak şu an için.

Bundan yüz yıl kadar önce Ankaralı ile Çorumlunun durumu bu gün ne ise,Suriyeli ve Türkiyeli aynı durumdaydı. Farklılaşan ve sözde ayrışan milletler, rakip olan, sonra savrulan ve yok olan insanlar.

Geçmişte Sykes-Picout'un parçaladığı ve haritalarını çizdiği toplum eskiden o kadar birbirine yakındı ki,  Çanakkale'yi ziyaret ederseniz, birçok Halepli şehidin anıt mezarıyla karşılaşırsınız. Peki, bu nasıl oldu da, çok kısa sürede oluşan bu devlet, bir anda çok kısa zaman önce birbirine düşman oldu. Öyle ki, yıllarca birbirine düşmanlık besledi. Hatırlayın, Hafız Esat'ın yıllarca terör örgütü liderini ülkesinde Türkiye'ye karşı kışkırtmayı bir devlet politikası olarak belirledi. İkincidünya savaşından hemen sonra Fransızların Suriye'den ayrılmasıyla birlikte bölgede Suriye sözde bağımsız devlet haline gelirken, aynı zamanda İsrail devleti kuruldu. Uzun yıllar birbirleriyle rekabet halinde yaşayan ve hatta savaşan İsrail ve Suriye aynı zamanda Türkiye'ye karşı su savaşlarının neticesi ve mezhep savaşları gereği midir yoksa Fransızların gerçekte bölgeden ayrılmadığının başka bir kanıtı olurcasına Türkiye ile yıllarca adı konulmamış bir hain savaşı yürüttü. Ta ki, Türkiye Suriye sınırına kırk beş bin asker yığana ve açıkça sert bir mesaj verene kadar.  Sonrasında ilişkiler değişti. Baba Esat öldü, oğlu iktidar oldu. Güzel bir bahar havası yaşandı. Düğünler bayramlar, işler hızla açıldı ve özlenen tablo gerçek oldu. Olması gereken gerçek komşuluk ilişkisi ortaya çıkmıştı. İşadamları Halep'te Şam'da bürolar kiraladılar, ortak anlaşmalar yaptılar. Gerçekten her şey bir ara ne kadar da güzel olmuştu.

Keşke hep öyle saygı ve sevgi dolu olsaydı. Ama unutulan gerçek şu ki, küçük devletlerin dostluğu da düşmanlığı da güvenilmez oluyor. Filler tepişiyor, olan basit sıradan insanlara oluyor. Bebekler savaşta ölüyor, denizde boğuluyor. Küçük ve aptallar devlet olacağını sanarak sadece ömrünü biraz uzatıyor. Hiç teknolojin olmadan sen yaşayabilir misin? Sana silah veren eller silah vermeyi keserlerse, su vermeyi keserlerse balık gibi ölmez misin be budala. Büyük güçlerin yüz yıl önce ağına düşen Bulgarlar, Almanya'da dileniyor. Yunanlılar adalarıyla anneleri arasında seçim yapıyorlar.  Ve devlet başkanı dahi seçemez oluyorlar. Yıllarca silahlandıkları Türklerin aslında gerçekte onları yok etmeyeceğini, istese dört yüz yıl önce pekâlâ yok edebileceğini Ermenilerle birlikte anlamıyorlar. Gürcü adı altında Türkiye'de binlerce Ermeni çalışıyor para kazanıyor. Kürtlerin de asla anlayamadığı gibi.

Esas olan bir hanenin içinde huzur bulmasıdır. Seni komşun kurtarmazsa binlerce kilometreden gelip, vahşi kapitalizmin mucitleri mi kurtaracak? Avrupa ve modernler! birleşirken, kendilerinden olmayanlara ayrışmayı, savaşmayı, yok olmayı layık görüyor. Bu Doğu halklarının kaderi olmamalı ama Doğu Halkları, nedense birleşmeyi ve birbirine kenetlenmeyi bir türlü beceremiyor. Zamanla eriyip yok olup gidiyor.

Kim bilir? Kardeş kardeş yaşayan Ankaralı ile Çorumlu da belki elli yıl sonra Suriyeli ile Türkiyeli gibi olur. Allah korusun.

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..