Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '16

 
Kategori
Güncel
 

Cumhurbaşkanı'nın "en büyük rakibim bürokratik oligarşidir" sözü ne anlama geliyor?

Cumhurbaşkanı'nın "en büyük rakibim bürokratik oligarşidir" sözü ne anlama geliyor?
 

internetten alınmıştır


Türkiye gibi geri kalmış ya da gelişmekte olan ülkelerin baş belasıdır, bürokrasi...Devleti kutsayan anlayışın doğal sonucu, devlete tutunanların da kutsiyet kazanması olur. Bürokratik oligarşinin oluşum süreci de böyle başlar.

Seçilmişlerin gücünü sınırlamak, halkın iradesini kuşatmak adına bürokratik oligarşı, bilinçli bir sistematikle çalışır...Bunun ifadesi: Sel gider kum kalır, anlayışıdır.

Bürokratik oligarşı, seçilmişleri geçici, kendilerini kalıcı görür...Siyasiler yolcu, onlar hancıdır yani...Bu bakımdan, siyasetin ,millete karşı sorumlu olduğu için, millet lehine yapmaya çalıştıklarına sürekli operasyon çeker bu oligarklar.

Çalıştığım dönemde, devlette çalışan herkes gibi ben de bizzat şahit olmuşumdur bu bürokratik kafaya...Belki anlatmışımdır ama bir kera daha anlatayım:

Çalıştığım kurumda büyük ısrarlar üzerine müdür yardımcısı olmuştum. Büyük ısrarlar demem şundan: Ben masa başı işleri sevmezdim, bu yüzden Edebiyatın yanısıra Kamu Yönetimi de okumama rağmen idari işlere yanaşmıyordum.

Sonuçta, ısrarlara dayanamayıp müdür yardımcısı oldum. Benimle aynı odada çalışan bir arkadaşım daha var...Ama, kendisi, tam anlamıyla makamdan mevki kazanmak isteyen o oligarşik yapının zihniyet ortağı...

Bu ortaklığın doğal yansıması olarak, kapımıza gelen vatandaşa sürekli asık surat, sürekli işi yokuşa sürme, sürekli azarlama ve aslında görevi olan her işten ayrı bir menfaat çıkarma çabası...Yani, mikro düzeyde de olsa tipik bir bürokrat tavrı.

Sonunda, dayanamadım ve suratın patladım kadının( evet, sözünü ettiğim bir bayan)...Buraya gelen insanlara hizmet etmek zorunda olduğunu, bu yüzden burda bulunduğunu ifade ile, benim yanımda bir daha vatandaşa çemkirirse fena yapacağımı bayağı bir şiddetle söyledim.

Kadın kendini müdürden yana torpilli hissettiği için biraz rahattı ama yine de benim azarım epeyce işe yaradı..Zaten ben de bir kaç ay sonra müdür yardımcılğında istifa edip kendi asli görevim olan eğitime döndüm.

Bu mikro düzeydeki bürokratik oligarşi tavrını şundan anlattım; devlet görevini gelen her kiyafetsiz muhteris, kendini devlet sanınca, bürokratik oligarşı düzeni kendiliğinden oluşuyor.

Siz, bunun yüksek bürokrasisini düşünün...Devletin tepesindeki kurumlara ulaşmış olanların "küçük dağları biz yarattık" edasını anlamak hiç zor olmayacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, en büyük rakibim dediği bürokratik oligarşi işte bunlardan oluşuyor. Süleyman Demirel'in, "Ne çekiyorsam şu "tay"lardan çekiyorum" bir başka söylenişi bu...Üst hukuk kurumları "tay"lar; örgütlenmiş "oda"lar, askeri kurumlar...Aslında bir şekilde devlet eliyle yetkilendirilmiş oligarklar bunlar...

Tabii ki, bu kurumlardaki herkes böyledir anlamına gelmiyor. Bu kurumlara gelmiş ama aynı zamanda sivil siyasete inanmış, demokratik düşünen insanlar da çok...Ancak, benim burada bahsettiğim, kurumsal düşünüş biçimidir ki bürokrasi de burada oluşuyor.

Bundan kurtulmanın yolu nedir?

Benim kanaatim, Türkiye daha fazla zenginleştikçe, daha fazla geliştikçe, daha sivilleştikçe bu bürokratik oligarşi etkisini yitirecektir. Zaten, Cumhurbaşkanı'nın şikayetine rağmen bürokrasi, eski etkisini yitirmektedir...Artık, vatandaşa "bugün git yarın gel" demek kolay değildir. Vatandaşın seçtiğini dövmek de kolay değildir.

İkinci bir kurtuluş yolu da, bürokratik oligarşinin yaşamasına zemin hazırlayan bugünki Parlamenter Sistem yerine Başkanlık Sistemine geçmek olacaktır. Başkanlık sistemi olduğu zaman, bürokratik oligarklar sistemi kullanarak siyasetin önünü kesecek atraksiyonlar yapamayacaktır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylemek istediği de muhtemelen budur.

 

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..