Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '16

 
Kategori
Güncel
 

Darbe' ye darbe!

Darbe' ye darbe!
 

Darbe' ye darbe!


Cuma günü herkes gibi benim için de sıradan bir gündü... Sıradandı yani her ey çok güzeldi! Bayram dönüşü iş hayatına dönmeyi kabullenemeyen bedenimi ve ruhumu hafta sonuna hazırlıyordum yavaşça... On bire doğru kızımızı uyutup odama geçtim. Bilgisayarı kucağıma aldım. Takip ettiğim dizinin yeni bölümünü izleyecektim güya. Ancak filme başlamadan önce "Facebook'a bir bakayım!" dedim. Facebook'a girmemle bir şeylerin ters gittiğini anladım...
 
Her zaman takip ettiğim gazetelere baktım hemen. İnanamadım. Bu çağda, "darbe"? Başka gazetelere de bakmaya başladım. Taraflı tarafsız bütün gazeteler "darbe" haberi veriyordu... Bunun dışında sosyal medyada da benzer haberleri görüyordum... Demokrasimize "darbe" vurulurken korku içinde üzülenler gibi ellerini ovuşturarak sevinenler de vardı maalesef...
 
O dakika başladım Facebook'tan yazmaya... Gittikçe sertleşti yazdıklarım. Sadece darbecilere değil, ellerini ovuşturarak bekleyenlere de kızıyordum. Korkanları anlıyordum da... İki yüzlüleri anlayamıyordum. Ben de korkuyordum... "Darbe" görmemiştim ama "darbe"ye uyanmanın ne demek olduğunu biliyordum... Bir elimde telefon, bir elimde bigisayar... Korkuyor, kızıyor, dua ediyordum... Sonradan her şeye "oyun" diyecek insanların marketlere, fırınlara koştuğu saatlerdi... Her zaman bu saatlerde durmaksızın paylaşım yapanlar uyuyor numarası yapıyordu. İşte tam bu sırada sekizinci paylaşımımı yaptım:
 
"Bu geceyi unutmayın... Şahsen ben unutmayacağım! Her fırsatta bize demokrasi dersi veren siyasetçi, aydın, sanatçı, yazar müsveddelerinin nasıl ellerini ovuşturarak beklediklerini gördük! Olaylar netleşince sesleri çıkmaya başladı... Yazıklar olsun size de, yazıp çizdiklerinize de!"
 
Bu arada halk sokaklara çıkmaya başlamıştı. Halkın yanı sıra bütün liderler, emniyetin neredeyse tamamı, askerlerin büyük çoğunluğu, bütün gazeteler darbeye karşıydılar... Öyle ki Cumhurbaşkanı halkı CNN'e bağlanarak sokağa çağırdı. İnsanların çoğu uyuyordu. Uyumayanların büyük çoğunluğu durumun farkındayken bir kısmı da uyuyor numarası yapıyordu... Neyse ki selalar yetişti imdada!
 
Sabah olduğunda gazetelerde, televizyonlarda, sosyal medyada halkı sokağa çağırmanın çok kötü sonuçlar doğuracağı anlatılıyordu. Gerçekten onlarca yere saldırı olmuştu... Sivil halk onlarca kez hedef alınmıştı. Darbeciler tanklarla, helikopterlerle, savaş uçakları ile saldırıyorlardı... Ama sanki daha önceki darbelerde halk evinde oturduğunda çok güzel şeyler olmuş gibi bir hava yaratılıyordu...

Devletin, emniyet güçleri ile bu "darbe"yi bastırması gerektiği dillendiriliyordu. Bunun sonu gelmeyen bir iç savaşa neden olacağını ön göremeyenler vardı. Zaten çok geçmeden onlarca insan ölmesine rağmen halkın sokağa çıkmasının işe yaradığı, bu şekilde çok ama çok büyük acılara engel olunabildiği görüldü. Hatta "darbe"nin durmasında bunun çok büyük etken olduğu savunuldu.
 
Tam halkın sokağa çıkmasının ne kadar doğru olduğu ortaya çıkıyordu ki en az darbeciler kadar hain olan canilerin, teslim olan masum erlere yaptıkları çıktı ortaya... Münferit de olsa bu kabul edilemezdi... Hele başı kesilen asker haberi vardı ki... Tek bir video yoktu ama milyonların sorgulamadan kabullendiği onlarca sahte fotoğraf vardı. Yalan haberlerle meşhur siteler, bu görüntüleri kullanarak haber yaptılar...
 
Yapılan linçler en az kafa kesmek kadar kötüydü elbette. Ama saçma sapan sitelerdeki capsvari haberleri paylaşan kitlelere, böyle yalan haberleri yapmanın da o linçlerden farksız olduğunu anlatmak kolay değildi! Buna benzer durumlarla Gezi'de de karşılaşmıştık...
 
İlk gün hatta sonraki gün hiç sesi çıkmayan ne kadar sanatçı, aydın, yazar, siyasetçi varsa hepsi birden konuşmaya başladılar... "Oyun" diye tutturdular... Korkanı anlarım... Ama korkudan iki gün susup sonra tehlike geçince "Bütün bunlar oyun!" diye ahkam kesenleri anlayamam! Olana bitene başından beri "Oyun" diyenleri ayrı tutuyorum... Darbelere karşı olan ama siyasi görüşlerinden dolayı şüpheci yaklaşan bu insanları daha ilkeli buluyorum.
 
İkinci gün bir taraf sadece linç edilen masum askerlerin görüntülerini paylaşıyordu, öbür taraf tanklarla ezilen sivillerin... Öyle bir kutuplaşma vardı ki sanki linç edilenlerle, tanklarla ezilenler farklı milletlerdendi... Bu kutuplaşma darbe kadar acıydı. Bu ayrıştırıcı paylaşımları yapanlar neye hizmet ettiklerinin farkında bile değillerdi.
 
Yine ikinci gün hainliğin boyutları iyice ortaya çıkmaya başladı... Planın ne kadar kusursuz olduğu anlaşıldı. Fakat şükür ki hainlerin hesaba katmadığı bir sürü şey de oldu... Ve halk "darbe"ye "darbe" yaptı. Ancak şu bir gerçek... "Darbe" planı sızdığı için "darbe" saati öne alınmasa bu gün yaptığımız hiçbir şeyi yapamazdık belki de... Bu noktada yazılanları çizilenleri okumadan kafasındaki soruları sürekli sorup duranlara ayrıca kızıyorum... Çok büyük sorular sorduklarını sanan bu insanlar zahmet edip de hiçbir şeyi okumuyor. Kendi görüşünden olsa bile... Onlara bir şeyi anlatmak için konuyu iyice özetleyip capslere sığdırmak lazım... Başka türlüsü onlara çok zor geliyor!
 
Üçüncü gün "Durum çok ciddi..." yazısı patladı resmen... Memlekette "darbe" olurken tınlamayan ne kadar insan varsa hepsi kişisel sosyal medya hesaplarından o saçma yazıyı paylaştı. Hem de sorgusuz sualsiz... Aralarında ömrünün dörtte üçünü okumaya vermiş yakınlarım, arkadaşlarım da vardı... Bu paylaşımın ardından anladım ki zaten kitap okumayan halkımız gazete de okumuyor... Hatta interneti bile sadece Facebook'ta oyun oynamak için kullanıyor...
 
Dördüncü gün sanatçılar bir bildiri yayınladı. Bu çok ama çok gecikmiş bildiri karşısında çok güldüm.... Ama sinirden! Aklıma gelince hala gülüyorum... Bu arada bildiriye imza atanlara bakmadım... Sevdiğim sanatçılar, aydınlar, yazarlar olur diye korkuyorum...
 
Cuma günü yapılan "darbe" belli bir kişiye yapılmadı. Türkiye Cumhuriyeti'ne yapıldı. Bu örgütlü, koordineli "darbe" yüz yılın hatta bin yılın ihanet hareketiydi... Hala kabullenemeyenler olsa da asıl sorumlusunun, bu terörün başının ABD'de keyif çatan şahıs olduğunu bütün kurumlarımız belirtiyor... Şimdi devletimize düşen ne kadar hain varsa bu hainleri, hukuk devleti olduğumuzu unutmadan, en sert şekilde cezalandırmak... Tabii teslim olan  masum erlere zulmedenleri de unutmamak lazım!
 
Bu hain "darbe"yi durdurmak için şehit olan insanlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. "Darbe"yi durdurmak için canlarına ortaya koyanlara teşekkür etmek istiyorum... Bu noktada sade bir vatandaş olarak Sn Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, Bakanlarımıza, partilerin Genel Başkanlarına, ilkeli bütün siyasilere, Genelkurmay Başkanımıza, devletine bağlı komutanlara, askerlere, emniyet görevlilerine, görevini layıkıyla hatta fazlasıyla yerine getiren basınımıza... Dik durabilen, siyasi görüşleri bir kenara bırakıp birlik olabilen herkese... Ve tabii ki yüce halkımıza, isimsiz nice kahramana, sonsuz kez teşekkür ediyorum... Ancak... Tehlike geçtikten sonra meydana çıkıp "Darbeye karşıyız!" diyerek milleti salak yerine koyanlara ise sadece "Yavv he, he!" diyorum! ;)
 
(Bu yazı, ilk olarak 21 Temmuz Perşembe günü http://sonerkaya.blogspot.com.tr adresinde yayınlanmıştır.)

 
Toplam blog
: 103
: 409
Kayıt tarihi
: 10.09.10
 
 

Kısaca kendimi tanıtacak olursam "Evlat, eş, baba, öğretmen, yönetici, yazar ve tabii ki okur." y..