Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Demir tavında dövülür!

Demir tavında dövülür!
 

Kaynak: İnternet


Sabaha yakın bir saat şu an; 03:35, siyaset konuları bir süredir fena itiyor; yeni cumhurbaşkanı, yeni başbakan, yeni kabine... İçimde ne bir merak ne de bir başka duygu var! Tam anlamıyla "nötr" durumu diyeceğim ama o da değil!

Nötr olabilmek için hiç bir yargı taşımamak gerek... Öyle de değilim...

On iki yıldır yaşadıklarımız sonrasında iyi/kötü bir yargıda bulunmamak da insanoğluna uygun değil!

Hissettiğim duygunun tam adı: Umutsuzluk sanırım...

Umutsuzluk da bir süre sonra umursamazlığı getirir; en net böyle açıklayabilirim sanırım haleti ruhiyemi...

******

İki gün önce "Çıplak Pencere"nin dört yılı bitti; beni atmadılar! Ama atamadılar da!... Tek kazancım: İstediğim gibi yazıp-çizmek! (Para ödenmeyince kimse de karışmıyor sana durumu mu yoksa ciddiye alınmama mı? Kavrayamadım ama... Neyse...)

******

Geçen gün annemle konuşuyoruz, laf geldi onur meselesine... Nereden geldi derken, hah! Para problemlerinden söz ediyorduk, annem "Adı malum partiye üye olsaydık mı bari birimiz" diye bir laf attı ortaya.

Önce bir gülüştük...

Sonra dedim ki: Anne var ya, şu en sıkıntılı günlerimde dahi birileri bana otur da şunları yaz, sana bilmem kaç lira maaş diyecekler, Allah utandırmasın, yapamam!

"Ben olsam, ben de yapamam. Bir onurum var!" dedi...

Atatürk'ten öğrendik bunu diye de ekledi...

******

Saat oldu 04:04; hafif bir esinti var odamda ama İzmir burası... Tavan vantilatörüm olmasa durulmaz!

Klima var evde, kullanmayı sevmiyorum. Bir süre sonra boğazım kuruyor, gözlerim yanmaya başlıyor.

Tavan vantilatörü bu anlamda pek kullanışlı!

Gerçi, benim için bir eksiği var: Ayar ve ışık ayarlama zincirleri boyuma uymuyor! Avrupa şartlarına göre yapılıyor zannımca, tavan yüksekliği bilmem kaç, insan boyu ortalaması 1.70 falan!

Bizim ev eski binalardan, çivi çakamazsın yani öyle kolay-kolay. Tavan boyu da yüksek tabii bir anlamda. Depreme de dayanıklı o biçim ama "Kentsel dönüşüm projesi" nin tırnakları arasında ölüm-kalım savaşı veriyor!

Ev sahibi olmadığımdan fazlaca bir bilgim yok ama ev sahibim adam gibi adam olduğundan bazı bilgileri paylaşıyor. Yoksa, her ev sahibi paylaşmıyor, valla, bayağı gözlemledik!

Bu konuda pek bilgim yok ama içlerinde oturmadıkları evleri yenilensin diye fazlaca istekli olan ev sahiplerinin de sunulan metrekare, süreç falan gibi detaylardan sonra olaya sıcak bakmadıklarını öğrendikten sonra, bina neredeyse yıkılmak üzere değilse, pek de tercih edilen bir uygulama olmadığını düşünmeye başladım.

******

Hiç bir şeyle ilgisi yok! Yalnızca benimle ilgisi var: Ön dişimdeki dolgu düştü, bir hafta önce... Dil bilimi okuduğumdan dolayı sizleri şöyle daha iyi bilgilendirebilirim: Arasında "F" sesi olan kelimeleri söylerken sesin nerede tınladığına bir dikkat edin.

Ağzınızdan çıkan nefes ön dişlerinize değer; benimkisi düşen dolgumdan dolayı o boşluktan fırlıyor! O ses bir türlü tam olarak çıkamıyor!

Çıkamamasını bırakın, bir de sızlatıyor!

Eee, bize ne diyebilirsiniz, gayet doğal, kaç gündür ertelediğim dişçiye gitmeyi planlıyordum ki saat oldu: 04:35....

Bu saatten sonra yatacaksın da, sabah kalkacaksın da... Uyku mahmurluğunu atıp da dişçiye gideceksin de...

Bellidir ki bir gün sonraya ertelenecektir!

*******

Sızlayan diş zordur, ağrıyanı daha da beterdir ama bir de yürekteki umutsuzluk duygusu vardır ki; gün gelir diş tedavi edilir, olmadı çekilir, ama yürekteki o umutsuzluk duygusunun nedeni yalnızca siz değilseniz, istediğiniz kadar antidepresan falan kullanın, problem çözülmedikçe huzur bulamazsınız!

Bunun göstergesi toplumdur; bir toplum ölmeye-öldürmeye yatkın hale gelmişse nedeni umutsuzluktur!

Çıkar yol bulamamaktır...

Oysa, belki çok basittir çıkar yol, ancak problem zaten buradadır ki kişi o yolu dahi görememektedir!

******

Bazı ülkelerde bu tarz sorunlar ciddiye alınır; ilgili bakanlıklar sağlık, iç işleri, savunma falan derken daha da devam edebilir, daha fazla bakanlık da çalışmalarını gözden geçirebilir.

Bizde ne olur?

Hiçbir şey!

İnsanın değeri mertebesiyle ilgilidir: Bir başbakan geçecek diye yollar kapatılır, o yollardan geçmesi gereken insanların zerre önemi yoktur!

Söz hakkı yoktur!

"Öğrenilmiş çaresizliğin" örneklerinden biri de bu ülkedir!

******

İstediğin kadar anlatmaya çalış, kendini yok say, bir tohum ekeyim yeter ki diye düşün...

Öyle ya da böyle kendini harcamayı, kendi ile birlikte çocuklarını, torunlarını gözden çıkartmış olanlar varken bir yazı yazayım diye uğraşıp bir gün daha diş ağrısı çekmeyi tercih etmek salaklık mı, kahramanlık mı bilemedim diyecekken; genel kapsamda "salaklık" olduğunu bir kez daha anlayıp, özel anlamda "Salaklıksa salaklık; başımı yastığıma koyduğumda ruhum ve yüreğim huzur buluyor ya, bu yeter!" derken sızlayan dişimden de ben sorumluyum...

******

Hayvan üretemiyorsan, tütün ekemiyorsan, çiftçilik yok oldu diye üzülüyorsan; işsizlik aldı başını gitti diye hayıflanıyorsan...

Daha çok üzüleceksin, benden söylemesi...

******

Demir tavında dövülür diye bir atasözü vardır, bilirsiniz, sahiden de demir tavında dövülürmüş!...

Kimse artık ağlamasın!

 

Mail:gulgun_2006@hotmail.com.tr

 

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..