Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ekim '14

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Didim, Efes ve Şirince gezisi

Didim, Efes ve Şirince gezisi
 

Didim-Aydın


9 Eylül 2014 Salı günü Muğla Akyaka’dan ayrılıp Didim’e gitmek üzere yola koyulduk.

Akyaka-Didim arası mesafe 160 km ve 3 saat içinde katediliyor. Ancak biz yol üzerinde Belen Kahvesi ve Muğla köylerinden Bozüyük’e uğrayıp sonrasında Pınarbaşı Restoran’da yemek keyfi yapınca Didim’e varmamız akşam üstü gibi oldu.

Altınkum Çamlık Mahallesi’nde güzel bir Tatil Sitesinde 3 gün için 2.koya çok yakın bir mevkii’de sorunsuz konaklıyoruz.

Saat 18.00 gibi eşyalarımızı yerleştirdikten sonra 2. koyda denize girip yol yorgunluğunu üzerimizden atıyoruz. 2. Koy Altınkuma nazaran daha taşlık ve küçük bir plaj-koy. Deniz suyu ise oldukça sıcak. Saat akşam 20.00 olmasına rağmen gün batımını denizden seyredip yüzme keyfi yapıyor ve sonra akşam yürüyüşü için Altınkum sahiline yürüyerek iniyoruz. 2.koy ve Altınkum arası yürüyerek 10 dk. içinde katediliyor.

Altınkum sahili akşam civarda bulunan yeme-içme mekanları sayesinde çok hareketli. Mekanların bir çoğu derme-çatma bir görüntüye sahip. Açıkçası kaliteli mekan sayısı çok az diyebilirim. Genelde Dönerci-Kebapçı-Dondurmacı şeklinde mekanlar sahil boyu ve civarına dizilmiş. Çarşı ise çok yetersiz. Satılan ürünler ilgi çekici değil, oldukça sıradan.

Yürüyüş ve dondurma keyfi sonrası istirahate çekilip sabah kahvaltısı sonrası soluğu Altınkum Plajında alıyoruz.

Altınkum Plajı çok geniş ve Türkiye’nin güzellik açısından sayılı plajlarından. Durgun, ılık ve berrak denizi ile kumsalı övgüyü hakediyor. Didim kalabalık bir tatil yöresi olmasına rağmen denizi çok temiz. Zaten Didim’de övgüyü hakeden şey deniz ve plaj ile rutubetsiz hava.

Terkedilmiş ve atıl binalar, bakımsız tesisler ve oteller, sıradan apartman şeklinde, bahçesi ve çevre düzeni, hiçbir özelliği olmayan binalar bana eski Yugoslavya şehirlerini hatırlattı. Ege’de güzide bir tatil yöresi maalesef betonlaşmaya yenik düşmüş. Belediyecilik anlamında eleştirilecek çok şey var. Poseidon Heykelini Altınkum merkeze dikip 2 adım ötesine dev bir reklam panosu yerleştirmek, bu da yetmezmiş gibi heykelin hemen çaprazına, plaj içine dev bir elektronik ekran koymak ve orada yine reklam yayınlamak büyük bir estetik düşünce örneği.! Altınkum merkezi Belediye tarafından oldukça iyi değerlendirilmiş.!  Heykel önünde fotoğraf çekilmek isteyenler ister istemez reklama maruz kalıyorlar.Yapılaşma ve Belediyecilik olarak Ege’de en kötü yeri gördüm diyebilirim.

Biz bütün gün Altınkum Plajında denizin tadını çıkarıyor ve akşam yemek ve istirahat sonrası yine yürüyüş için sahile iniyoruz. İngiliz hakimiyeti altında olan Didim’de Altınkum sahili geceleyin yürüyüş için iyi bir alternatif.

Sabah erken kalkıp kahvaltı sonrası limana iniyor ve daha önceden kişi başı 15 TL (Öğlen yemeği dahil) ücret karşılığı aldığımız Tekne Turuna çıkıyoruz.

10.30-17.00 arası yapmış olduğumuz Tekne Turu oldukça keyifli idi.  Akvaryum, Tersane, Akademi ve Cennet koylarında yüzme molaları, eğlence, animasyon ve öğlen yemeği ile Didim’de tekne turu yapılması gereken bir akitivite diye düşünüyorum. Denizi ve yüzmeyi sevenler bunu kaçırmamalı.

Tekne Turu sonrası konakladığımız Tatil Sitesinde biraz havuz keyfi yapıp istirahate çekiliyoruz.

Didim’de 3 günlük süre zarfında Akbük tarafını ziyaret edemedik. Ancak Akbük Altınkuma göre daha doğal güzellikleri olan bir yermiş. İleriki dönemlerde Didim’de Altınkum tarafını pek ziyaret edeceğimizi düşünmüyorum ama Akbük için kısa bir ziyaret gerçekleştirebiliriz.

11 Eylül 2014 Perşembe günü sabah 08.00’da Didim’den ayrılıyoruz. Yol üzerinde Apollon Tapınağını görüp, fazla vakit kaybetmeden 95 km uzaklıkta bulunan Efes Antik Kentine 1,5 saat içinde ulaşıyoruz.

Öğlen güneşine maruz kalmadan Türkiye’nin en güzel antik destinasyonu Efes Harabelerini üst kapısından girip 2 saat süre içinde gezdikten sonra alt kapısından çıkıp aracımızı bıraktığımız üst kapı otopark alanına 20 TL ücret karşılığında taksi ile geri dönüyoruz. Vakti sınırlı veya yürüme zorluğu olanlar ile güneşe maruz kalmak istemeyenler bu yolu denemeli. Çünkü aynı yolu geri dönmek ve yokuş çıkmak özellikle yaz aylarında oldukça zahmetli.  Bu yöntemi deneyecekler özellikle üst kapıdan giriş yapmalı. Çünkü üst kapıdan gezmeye başlarsanız yokuş aşağı gezip alt kapıya varıyorsunuz. Bu yöntem Efes Harabelerini gezmenin  en kolay yolu.

Yedi uyurlar ve Meryem Ana Kilisesi Efes Harabelerine çok yakın ancak araç ile gitmek daha uygun olur. Ancak bu iki gezi noktası Efes Harabelerinin ihtişamının yanında çok sönük kalıyor. Buraya harcanacak vakti Efes Harabelerine ayırmak bence daha uygun olur. Tiyatro, Kütüphane ve Liman yolu ile Lahit ve Anıtlar Efes Antik Şehrinde görülecek ana yerler.

Efes Antik Kentini gezerken genelde ziyaretçilerin çoğunluğunu turist kafileleri kaplamış idi. Türk sayısı parmak ile sayılacak kadar az idi. Her iki giriş kapısı önünde güzel bir çarşı var.Hediyelik eşya alışverişi yapılabilir.

Öğlen saatlerinde Efes Antik Kentinden ayrılıp Selçuk ilçesine varıyor ve ilk olarak Efes Müzesine uğruyoruz. Müze tadilatta ve ziyarete kapalı. Hemen arka sokağında bulunan Tarihi İsa bey Camii sonraki durağımız.

16. yüzyıl ortalarında deprem nedeniyle zarar gören Camii , restorasyon sonrası tekrar ibadete açılmış. Görkemli ve simetrik olmayan yapısı ile bahçesinde bulunan antik taşları nedeniyle İsa bey Camii görülebilir. Vakti olanlar üst tarafında yer alan Saint Jean Kalesine de çıkabilir.

Bizim bir sonraki durağımız Selçuk merkeze 10 km uzaklıkta bulunan Şirince köyü.

Virajlı ve yokuşlu dar bir yol ile 15 dk. sürede eski Rum köyü Şirince’ye varıyoruz. 2012 yılında Maya Takvimine göre kopacak kıyamette güvenli bölge diye geçen ve bu vesile ile daha da ünlenen Şirince çok turistik bir köy.

Aracımızı otoparka parkedip köyü gezmeye başlıyoruz. Yöresel lezzetler Karadut, Mandalina, Üzüm  ve Zeytin. Bunlarla ilgili tüm ürünleri bulabilir, şarap mahsenlerini ziyaret edebilirsiniz.  Tepedeki Kiliseyi ziyaret etmenize gerek yok ancak Kilise etrafından Şirince köyü ve evleri güzel fotoğraf kareleri veriyor. Kilisenin içi ise boş.Kilise bahçesine bir kafe konuşlandırılmış ve bahçeden fotoğraf çekmek yasak.! Hangi Turizm akıllısı böyle bir yasak koyar şaşırdım.

Benim Şirince esnafı ile geçirdiğim kısa süre zarfında bir türlü yıldızım barışmadı. Dondurmayı külah fiyatı belirleyip buna göre satmaları (top fiyatı yerine), mekanlardaki menülerde fiyatların belirtilmemesi, esnafın tavır ve davranışları çok hoşuma gitmedi. Açıkçası Şirince için tam turistik olmuşsunuz dedim. Satılan tüm ürünler, yeme-içme fiyatları oldukça pahalı. Burayı ziyaret edenler bunu göz önünde bulundurmalı.

Öğleden sonra köy meydanındaki Çınaraltı’nda birşeyler yiyip içtikten sonra köyü gezip daha sonra İstanbul öncesi son durağımız Ayvalık Sarımsaklı’ya gitmek üzere yola koyuluyoruz.

   

 
Toplam blog
: 38
: 4208
Kayıt tarihi
: 07.01.12
 
 

Küçüklüğümde yaramaz bir çocukmuşum, delirdiğim zamanlar kimse zaptedemezmiş beni. En büyük örneğ..