Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '14

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Didim'de yapılmasını istemediklerim(iz)...(1)

Didim'de yapılmasını istemediklerim(iz)...(1)
 

 

Genellikle neler yapılmasına dair isteklerimizi sıralarız… İstemekte de bir sınır tanımadığımızdan, bol keseden atarız…

Bugün öyle yapmayacağız… Ne istediğimizi değil, ne istemediğimizi yazacağız…

Didim Belediyemizde yeni bir dönem başlıyor… Deniz Başkan’ın yerel basının eleştirilerini kulak ardı etmeyeceğini düşünüyor ve umuyorum...

Didim’de olmasını istemediğim(iz), Didim ilçemize uygun olmadığını düşündüğüm, bazı etkinlikleri, çalışmaları, uygulamaları yazmak istiyorum…

Geçmiş dönemlerde başlayan ve Didim’de gelenekselleştirilmeye çalışılan “Deve Güreşlerinin” yapılmasını istemiyoruz… İstememe nedenlerim(iz)de şunlardır:

Çağdaş Toplumlar, kültürel yapılarından, “Şiddet ve zulüm içeren unsurları yok etmeye çalışıyorlar… “Şiddet ve zulüm içeren unsurlar kültürel miras olamaz.” Hayvanlara eziyet veren, hayvanların canını yakan horoz dövüşleri, köpek dövüşleri, boğa güreşleri, deve güreşleri kültürel miras olarak kalamaz

Nitekim Dünyamızda bu yönde önemli çalışmalar ve güçlü karşı duruşlar vardır…15 Ekim 1978 Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesiyle, çağdaş ülkeler hayvanları koruma yönünde yasalar çıkarmışlardır… Ülkemizdeki 5199 sayılı kanun da hayvanları korumaya yöneliktir… Son dönemlerde Deve Güreşlerine karşı da ülkemizde de önemli bir karşı duruş sergilenmektedir... Meclisimize bu konuda yasa teklifleri verilmiştir…Bir zamanların İngiltere’sinde Köpek dövüşleri, Amerika’da horoz dövüşleri serbestti. Şimdi ise tam anlamıyla yasaktır… İspanya’nın Katalonya bölgesi yılda 500 milyon dolar kazandığı boğa güreşlerini yasaklamıştır… Kanarya Adaları da Boğa Güreşlerini yasaklamıştır… Meksika’da yasaklara uymaya hazırlanıyor…

Tüm bunlara rağmen turizm kenti Didim’e deve güreşlerinin yakışmadığını ve itibarını zedelediğini düşünüyorum…

Diğer istemediklerimizin başında da “kömür” geliyor… Nerden çıktı bu kömür demeyin… Kömür üzerine çok yazılar yazdım, ne Kaymakamlık tındı, ne de Belediye…

Didim’in ömür havası kışın kömür havasına dönüşüyor… Kaymakamlık kanalıyla dağıtılan bedava kömür, son iki üç yıldır Didim’in o meşhur havasını zehir etti… Bir yandan da Belediyemiz havamızın ne kadar güzel yaşanılır hava olduğunu tescil ettirmeye çalışıyordu… Sahi, Belediye Meclis üyesi İbrahim Eray’ın bu konudaki çalışmaları ne oldu!

Kısacası, Didim’in nüfusu artıyor bedava kömürle birlikte Didim’in havası bozuluyor… Kömür yasaklanmalı, kömür yardımı yerine yoksullara daha temiz ısı kaynakları için maddi yardım yapılmalıdır…

Diğer bir durum da…

Didim’i tanıtmak için heyetler, gruplar halinde Avrupa Turizm fuarlarında ve ülkemizin turizm fuarlarında tanıtım çalışmaları yapıyorlar… Broşürler, afişler, tanıtım CD’leri dağıtıyorlar… Didim’in temiz havası ve özellikle de Mavi Bayraklı denizi vurgulanıyor… Denizimize sahip çıkmak için gerekli duyarlılığı gösteriyor muyuz?

Şimdi de çevreye, denize büyük zararlar verdiği bilimsel verilerle ortaya konulan “Balık çiftliklerinin” kurulmasına izin veriliyor… Birkaç şirket para kazanacak diye, turizm gibi altın yumurtlayan bir tavuğu kesmeye çalışıyoruz… Denizleri temizlediği, denizin çöpçüsü olarak adlandırılan Deniz patlıcanlarının talan edilircesine toplanmasına da seyirci kalıyoruz…

Belediye zabıtaları eski adlarıyla çarşıağaları görevlerini yapamıyorlar… Şimdiye kadar sistem böyle çalışmış ve bir alışkanlığa dönüşmüş… Zabıtaların arkasında güçlü bir duruşun olmamasından kaynaklanan bir sorun nedeniyle zabıtalar gereği gibi görevlerini yapamadılar…

Özellikle Altınkum’u arkadaşlarla turlarken sık sık karşılaştığımız ve biraz da hayret ettiğimiz, üzüldüğümüz bazı durumlardan bir Didimli olarak bahsetmek zorundayım… Didim Altınkum’da bazı esnafın, Belediye zabıtalarının görevini yapmalarını engellediklerini sıklıkla görüyoruz… Yasal olmayan bir durumu tespit eden ve esnafı uyaran zabıtaya tehditler ve hücumlar yapılıyor… O anda oradan geçen bizler de hayretler içinde durumu izliyoruz… Zabıtaları bir dövmedikleri kalıyor… Zabıtalar da korkmuş, çekinmiş olarak görevlerini yerine getir(e)meden oradan ayrılıyorlar…

Ben hiç yönü ve grubu öne çıkarmıyorum ve önyargılı olarak da davranmıyorum ama Altınkum’da küçükte olsa bir mafyavari bir oluşumun varlığını düşünüyorum… Bunun biraz da organize olduğunu düşünüyorum… Zabıtanın korktuğunu, bir belaya çatmamak için bu gruplardan çekindiğini sanıyorum… Bu durum da haliyle Altınkum’da bir başıboşluk ve düzensizlik yaratıyor…

Zabıtalar artık görevlerini yapabilsinler…

Bugünlük bu kadar…

Başka bir yazıda buluşmak üzere…

Erdoğan  Şahin

 

 

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..