Dik dur ama asla diklenme

Dün itibariyle Suriye'de olaylar artık farklı yöne kaymaya başladı. 

Aslında durum daha önceden farklı mecralara kaynaya başlamıştı da resmiyete dün dönüştürdük. Irak ve Suriye'nin kuzeyi bizim için çok önemli. Hatta Uluslararası Anlaşmalar da bile bu yerini almıştır. Son dönemlerde yapılan yeni manevralarla bu anlaşmaların farklı bir şekilde uzatılması gündemdeydi. Türkiye'yi bir oldu bittinin içine çekmek isteyen stratejik kurumlar ülkemize komşu ve komşu olmayan ülkeleri de dahil ederek oyunu farklı bir kulvarda oynamaya başladı.

Türkiye'nin haklı gerekçeleri, kendini savunma ve koruma hakkı vardır. Bunun yanında bu bölgede yer alan ve geçmişte bağlarımız olan akrabalarımızın ve onların varlıklarının da korunması gerekmektedir. Atatürk'ün dediği gibi hattı müdafa yoktur sathı müdafa vardır. O satıh mevcut bulunduğun ve savunmanın yapıldığı yerdir.

İşte bu nedenle dik duracaksın ama diklenmeyeceksin, soğukkanlı olacaksın. Her ülke birbirine muhtaçtır. Bugün Ruslar sana dikleniyor olabilir ama şu bir gerçek ki onlar da bize muhtaçlar. Yarın Boğazların sözleşmesi bittiğinde tankerlerini ve gemilerini nereden geçirecekler. Yapılan milyar dolarlık anlaşmaları nasıl çöpe atacaklar. Daha yeni ambargo ile sallanan Rusya yeni bir çıkmazın içinden nasıl çıkacak.

Her detay ince elenip sık dokunur uzmanlarca. Karar vereceklerde bu detayları dikkatlice inceler. Biz Millet olarak Devletimizin arkasındayız. Asla bir savaştan korkmadık korkmayız. Vazifemiz neyse onu yaparız. Bizim için vatan neyse gardaşlık ta odur.

Şimdi çıkıpta diğerlerini eleştirmeyeceğim. Ama şu biline ki içimizdeki hainler rahat oturup keyiflerine varacaklarını zannediyorlarsa yanılıyorlar. Zira düşman yandaş, candaş anlamaz Türk der geçmişte yaptıklarının aynısını yaparlar. Yakın tarihe bir baksınlar yeter.

Sivri sivri konuşmak kimseye kar getirmediği gibi aynı zamanda keskin sirke küpüne zarar verir. Akıllarını başlarına alsınlar o bize yeter...