Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '15

 
Kategori
Güncel
 

Dilenci yurttaş ve haksız rekabet

Dilenci yurttaş ve haksız rekabet
 

Sosyal adalet ve serbest rekabet kavramları bazen ve az/biraz birbirleri ile örtüşüyorlar.

Birincisinde, yarışa birlikte başlama adaleti yer alıyor.

Zenginin çocuğu ile yoksulun çocuğu yaşama eşit koşullarda başlamalı, diyorlar.

İkincisinde ise, piyasa boğazlaşmasının eşit koşullarda yapılmasının adil olacağı ile ilgili bir reklam spotu var…

Rakibinin malını kötülemeyeceksin, yani piyasa kör-dövüşü içinde, vuracaksın ama, belden aşağıya değil...

Yukarı yukarı çakacaksın yumruğunu, rakibinin kanayan yerine değil.

Geçtiğimiz akşamın televizyon ana haber programlarına işte bu iki önemli kavramı birbirleri ile tokuşturan ilginç bir olay yansıdı.

Habere göre, Adıyaman'da polisler kent caddelerinde dilenci avına çıkıyorlar.

Dilenen kişileri yakaladıkları gibi karakola getiriyorlar.

Derken ifadeler alınıyor, kâğıtlar dolduruluyor, imzalar atılıyor; falan, sonra da filanlar yerine getiriliyor...

İşte ana-haber, tam da bu noktada bir dilenci ifadesini ekrana taşıyor.

İfadenin merkezinde sosyal adaletsizliğin getirdiği çaresizlik ve yukarıda sözünü ettiğimiz “serbest rekabet” balonunu ışıl ışıl yanıyor.

Şöyle yakınıyor dilenci arkadaşımız:

- Artık yaptığımız bu iş de adalet kalmadı… Her yer Suriyeli dilencilerle dolu. Artık rızkımızı çıkaracak ortamı kaybettik. Bu sorunu çözün. Onları size şikâyet ediyorum.

Dilenci-Vatandaş, Adıyaman piyasasında Suriyeli dilencinin haksız rekabet yarattığını ileri sürüyor ve ifadesi alan polislere onları şikayet ediyor, soruna bir çare bulunmasını talep ediyor.

Evet, bu nokta önemlidir…  Bu noktanın da merkezinde sosyal adaletsizliğin yarattığı kaos ortamında haksız rekabet koşullarından şikayet eden serbest girişim yanlısı dilencimizin mümtaz varlığı yer almaktadır...

Ve mümtaz varlık, artık toplumumuzda yadırganmamaktadır.

Çünkü Devleti yöneten zihniyet, kendi halkını sadakaya muhtaç bir konumda tutarak, onları sadaka ile yaşamaya alıştırmış ve halkın büyük çoğunluğu da, Adıyamanlı dilenci kardeşlerinin “mümtaz varlığı”nı yadırgamayacak bir kültürel çürümenin içine sürüklenmiştir.

İşte esas vahim olan temel nokta da budur.

Ama ne yazık ki, renkli camın ana-haber programı, bu temel noktayı görmemekte, göstermemekte/ bilerek ve isteyerek ıska geçmektedir.

@farukhaksal42

www.soruyusormak.com

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..