Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '16

 
Kategori
İnançlar
 

Dindar iyi kalpli olmak zorunda değil; ancak derviş nur yüzlü olacak

Dindar iyi kalpli olmak zorunda değil; ancak derviş nur yüzlü olacak
 

Dervişle dindarın dine bakışı farklı, malum. Eskiden dervişler vardı, şimdi sadece dindarlar kaldı. Ancak bazı tarikatlarda şeyh konumunda olan kimseler var. Bunlar dahi dindardan farklı.  Her ne kadar din üzere olsa da tarikatlar da dinden farklı. Yani şimdi Adnan Oktar’ı düşünürsek dindar bir hoca ile örtüşüyor mu?

Tarikatın/cemaatin din içindeki durumu ya da din karşısındaki konumu pek belli değil ama din bunları meşru kabul ediyor hatta baş tacı yapıyor. Oysa bazılarında dine uymayan sapmalar görüyoruz. Eski zamanlarda bu farklılaşma daha fazlaydı. Özellikle bazı tarikatlar adeta ayrı bir din gibiydi. Örneğin bazı tarikatların tamam dini yaklaşımları üst düzeyde ama namaz kılıp oruç tuttuklarını bile bilmiyoruz.

Asıl konumuz bu değil. Din görev. Dindar din ne diyorsa onu yapar. Derviş ise dinin sınırları içinde kalsa da daha geniş bir çerçeveden bakar. Bana hiç kimse beş vakit namazında bir hoca ile tekke dervişinin aynı olduğunu söyleyemez. Dervişlik sanki dinin toleransa açılan kapısıdır. Dindar istese de hoş göremez. Çünkü din onu bağlar. Derviş sanki dua ve işte ne kadarsa yüreğindeki o büyük Allah sevgisiyle konuyu halleder.

Bazen radikal İslam’ı görünce din tarikat gibi mi olmalıydı (tutucu tarikatları kastetmiyoruz) acaba diyorum. Belki din adına yapılan bu vahşetler olmazdı.

Din emrediyor bunu bunu yapacaksın… Derviş kendi duygusunu da katıyor. Şüphesiz daha yoğun yaşıyor ama dinin şekle ait yönlerinde kendisini fazla bağladığını düşünmüyorum. Tarikat ve derviş dinin sevdirilmesi ve ıslahı olarak görülüyor ama dinin kurallarının yerine getirilmesi konusunda sanki bir farklılık var. Şüphesiz bütün tarikatlar böyle değil. Bazılarında salt tarikat, bazılarında din artı tarikat var.

Dinin dervişe nasıl baktığını ben merak ediyorum. Özellikle eskiden bazı cemaatlerde, tarikatlarda şeyhler dervişler değişik yol ve yöntemler ileri sürüyorlardı. İnsan bunlar dinin içinde miydi diye sormak istiyor. Sanki dindar kısıtlı, derviş kucaklayıcı. Sarhoş biri dindara korkup yaklaşamaz. Ama sanırım dervişten çekinmez. Çünkü dervişte hoşgörü vardır. Hoşgörü dervişliğin gereğidir. Mevlana “Ne olursan ol gel” demedi mi? Dinde ise hoşgörü zordur, ayetlerin dışına çıkamazsın. Bundan uzak dur diyorsa uzak duracaksın. Derviş hiç kimseden uzak duramaz.

Şüphesiz aslolan din ve dindardır ama derviş ve tarikat da yüzyıllarca dine yön vermiştir. Ve bunlar hiç karşı karşıya gelmemişlerdir. Ama örneğin Alevilik bu tarikatlardan bazılarına yakındır. Hatta mensuplarına derviş denirdi. Bazıları iyice dışarıda olan (geçmişten bu güne) bu tarikatlar (ve şeyhleri, dervişleri) normal karşılanırken pek de fark olmayan Aleviliğin suçlanması ilginç. Yani sanki mesele dindar olmak falan değil Sünni literatürde olmak.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..