- Kategori
- Gezi - Tatil
Diyarbakır'da Dicle Kıyısında Bir Çay Molası (2)
Diyarbakır Burçlarınrdan bir köşe.
Diyarbakır’a giderken Milliyet Blogdaşlarımızdan Kadri Kanpak’la sözleştik. Diyarbakır’a gideceğimiz zaman bir araya gelelim dedik. Ve inanın öyle oldu. 13 Kasım 2017 günü Diyarbakır Yenişehir Öğretmenev’nde iken K.Kanpak’ı aradım “Kadir Abi hemen geliyorum“ dedi. Bana “ Abi “ deyişine nedenli sevindiğimi anlatamam. O kadar sıcak ve içtenlikle… Özel arabasıyla sabah saat 9,30 ‘da Öğretmen evinin kapısının önünde bir araya geldik. Kırk yıllık arkadaş gibi kucaklaştık. Biraz hal hatır sorduktan sonra Yenişehir, Ofis ve Dağkapı’dan sonra benim 1963 - 1964 yılında mezun olduğum Diyarbakır Erkek İlköğretmen Okulu’nun önünden geçtik. İçim cız etti. Geçmiş günleri bir bir hatırladım. Gözlerim yaşardı adeta. Öğretmenlerim ve öğrenci arkadaşlarım gözlerimin önünden bir sinema şeridi gibi geçti.... Heyhat dedim ne güzeldi o günler. Daha doğrusu o günlerin ve o çağın değerini bilemedik…
Okulumuzun adı değişmiş Eski Emniyet Müdürlerinden Gaffar Okkan Anadolu Lisesi olmuş. Gaffar Okkan geçmiş yıllarda bir Emniyet Müdürü idi. Hiç yoktan öldürüldü. ( 24 Ocak 2001). Halkın gönlünde iz bırakan bir emniyet mensubu idi. O nu da rahmetle anıyorum. Öğretmen okulumuzun sağ yanındaki yatakhane bölümü de Dağkapı İmam Hatip Ortaokulu olmuş. Eski okulun tadı tuzu kalmamıştır… Oradan Dicle kıyısına vardık. Orada Fiskaya denilen yerde bir Doğa CAFE ‘de mola verdik. Çaylarımızı içtik Dicle Vadisini ve sessizce akışını seyrederken anılarımızdan söz ettik. Dicle nehri yavaş akarken bazı sırlarını da Diyarbakır Surlarına fısıldıyordu. Diyarbakır’da görkemli binalar, apartmanlar gökleri delercesine yükselseler de eski tadı ve tuzu yoktu…
Daha sonra Kadri Bey kalktık Süleyman Peygamber Camii, Şehitlerimizi ziyaret ettik, ruhlarına Fatihalar okuduk. Orada billur gibi akan 9, 10 çeşmeden avuç avuç doya doya, kana kana sular içtik. Hayret ettim. Aradan yarcım asırdan fazla bir zaman geçmesine bu çeşmelerin akışları aynı ölçüde idi…Bu arada Saray Kapıda Adliyeye yakın bir yerde Aslan Çeşmesi vardı. Çeşme yerinde idi, Aslanı göremedik.
Sözü buraya kadar getirmişken Kadri Kanpak’ın yakın arkadaşı ve kendisiyle tanıştığım Eczacı Şevki YAZICI OĞLU bana bir şiir verdi. Bu şu şiir önceki dönem Milletvekillerimizden Eczacı Rıza YAZICIOĞLU'na aittir. Eczacı Rıza Yazıcıoğlu, Diyarbakır Üniversitesi kurucusu ve 20 yıllık Rektörü Prof. Dr. Selahattin YAZICIOĞLU'nun oğludur. Şiiri İrfan Bey'in ağabeyi eczacı Şevki YAZICIOĞLU tarafından bana verdildi. Prof. Dr. Selahattin YAZICIOĞLU'nu rahmetle anıyor, her iki kardeşede selam ve saygılarımı sunuyorum. Şimdi adı geçen "EVLİYA DİYARI " şiiri sizinle burada paylaşmak istiyorum.
Peygamberin mis kokusu gelir Fiskaya’dan,
Çünkü manevi tahtında şehit Sultan Süleyman,
Hatıradır asırların o saadet çağında,
Tam kırk yedi sahabeden bize armağan
Fatiha oku bak haz dolarsın Hintli Babadan
Sarı Saltuk makamında hele biraz soluklan
Okuyup yazmayı öğrendim Sa’d Bin Ebi Vakkas’tan
Dolan Çiftkapı,Urfakapı, Mardinkapı’dan,
Bunlardaki değerlere binbir anlamı katan,
Malik Ejder, Bab-ı kal, Sultan Şuca’ya dek varan,
Her birisi ayrı bir nur, surları aydınlatan,
Selamsız, muhabbetsiz geçmeyin Diyarbakır’dan..
Diyarbakırlı şair İrfan Yazıcıoğlu’hunun diline sağlık. Biz de selam vererek ve dualar ederek Saray kapısından Dağkapı derken Ulu Camiye doğru ilerledik. Rahmetli babam da şöyle diyordu bir sözünde: “Diyarbakır eski adı ile Dayar-ı Bekir peygamberler ve evliyalar şehridir. Toprağı mukaddestir. İnsanları yiğit ve konuk serdir” diyordu..
................Yazımız devam edecek.
Abdülkadir GÜLER
08.12. 2017 SÖKE.