Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '15

 
Kategori
TV Programları
 

Dizileri bitiriyorum

Dizileri bitiriyorum
 

Hiç kimse seyretmiyor ya dizileri, hastasıyım bu konunun…
 
Konu güzel. İstediğin tarafından ele al, yaz babam yaz. Bitmez, bitirilemez bir konu esasen…
 
Sen yine izleme dizileri canım, banane. Ben de izlemiyorum. Mutlaka haberim vardır ama izlemiyorum.
 
Yıllardır anlattığım metodumu bir kez daha, son bir kez daha söyleyeyim. Pazar sabahları uzun kahvaltıyla birlikte seyrettiğim magazin programlarından öğreniyorum olan biteni. Hepsi bu. 2 saatte toparlıyorum bilgiyi.
 
Serde yazma merakı olduğundan 2 saatte toparladığım veriyi sağda solda ballandıra ballandıra anlatıyorum. Basit bilginin üzerini kendim yazıyorum yani. Her zaman da işe yarıyor. Bazen kendimi kaptırıp (ki bu çoğunlukla karşımdaki kişinin bana odaklanmış sevecen gözbebekleri sebebiyle oluyor) senaryoyu ilerletip tam hakimmişim hissi uyandırdığım da oluyor.
 
Yani ben de senin gibi seyretmiyorum ama kapışırsak ilgili diziyle alakalı senden çok şey söylerim.
 
Ayrıca seyrediyorsan da seyrediyorsun kim karışır! Dizi seyretmek kötü bir şey değil bence. Bence kötü olan hem dizi seyredip hem de arkadaş ortamında “seyretmeyen elit kişi” rolü yapmak.
 
Seyret bir şey olmaz. O malum arkadaşlarının yanında da “ben dizi seyrediyorum” de bence. Biraz burun kıvırırlar ama konunun üzerine gitmezler. Sen haykırıp rahata erersin. Konu kaynar gider. O “elitlerin” de dizileri seyrettiğini söylememe gerek yok sanırım.
 
O kadar çok konuda, isimde dizi yayınlandı ki artık insanlara gına geldi. Konular tekrara girdi. Buna rağmen hâlâ seyrediliyor olması da garip.
 
Senin için söylemiyorum, izleyenler için söylüyorum. Kusura bakma senin “ben dizi seyrediyorum” diye haykırıp elit arkadaş grubundaki elit rolünden vazgeçeceğini düşünmediğim için seni de izlemeyenler kategorisine aldığımdan böyle söylüyorum. Sen izlemeyenler kategorisindesin ama gizli gizli izleyenler grubuna da dahilsin.
 
İkinci grubun dolayısıyla sana da dizilerin hâlâ seyrediliyor olması garip gelmiyor mu? Belki de sadece bana garip geliyordur. Konu tekrarları, geyik senaryolar, kısır döngüler… Çok sıkıcı değil mi?
 
Başka bir şey olmadığı için buna mecbur kalmak buna derler. Geçiriyorlar ekran başına insanları konuyu lastik gibi uzatıyorlar.
 
Bir odanın içinde; evin oğlu, oğlanın annesi, oğlanın babası, oğlanın ablası, oğlanın amcası, oğlanın yengesi, oğlanın erkek kardeşi, oğlanın ziyarete gelen bir arkadaşı…
Odanın kapısı açılıp, oğlanın karısı odaya girmeden önce kadının odaya girmeden önceki durumu gelir ekrana.
Kadının gözleri yakın plan gösterilir.
Kamera kadının eline iner.
Kadın elini uzatır, eli kapı koluna ulaşır.
Kadının eli kapı kolunu tutar.
Kadının parmakları kapı koluna teker teker sarılır.
Kadının gözleri gelir ekrana.
Kadın kapıyı açmakla açmamak arasında tereddüt geçirmektedir.
Kadın bir şey düşünüyormuş gibi görünmeye başlar.
Kadın aklından birşeyler geçiriyormuş gibi önündeki kapalı kapıya bakar.
Kadın kapıyı açmaya niyetlenir.
Tam açmaya karar verdi derken kadın tekrar açmamaya karar vermiş gibi bakar.
Kadın kapıyı açmaktan vazgeçmiş, dönüp gidecekmiş gibi bakar.
Kadının gözleri kısılır.
Karara varmış gibi görünmektedir.
Kadın derin bir nefes alır.
Kadının kapının kolunu tuttuğu eli ekrana gelir.
Kadın kapı kolunu iyice sıkar.
Sonunda kapı kolunu aşağıya ittirip kapıyı açar…
 
İşte buna mecbur bırakılıyor insanlar. Bence sıkıldılar iyice.
 
Şimdi ben; hem insanları bu sıkıntıdan kurtarmak, hem insanların elit olma mecburiyetini ortadan kaldırıp normal insanlar gibi davranmalarını sağlamak, hem de artık Pazar sabahları sadece kahvaltı yapabilmem için bu dizileri bitirebilecek bir çözüm buldum.
 
Evet dizileri bitiriyorum. Bundan sonra dizi yazılamayacak. Yazılamayacağı için de yayınlanamayacak. Başka bir şey yayınlamak zorunda kalacaklar. Böylelikle biz de rahat edeceğiz. Dizileri bitirmek için belirlediğim 3 altın kural uygulandığında diziler bitmiş olacak.
 
Altın kural 1: Herhangi bir sahnede yalan söylenemeyecek. Yazılan senaryonun herhangi bir yerinde en ufak bir yalan olmayacak. Hiçbir karakter, herhangi bir konuyla ilgili en ufak bir yalan söylemeyecek.
 
Altın kural 2: Hiçbir karakter kapı dinlemeyecek, herhangi bir şekilde bir yerde anlatılan bir konuya kulak misafiri olmayacak. Karakter yolda yürürken dahi yanından geçenlerin konuşmalarını duyamayacak.
 
Altın kural 3: Bütün tesadüfler yok edilecek. Hiçbir şekilde, konu ne olursa olsun, basit veya karmaşık, hayati veya ilahi herhangi bir tesadüf dizide yer almayacak.
 
Buyrun yazın şimdi senaryoyu.
 
Yazabilirseniz yazın.
 
Bu kurallar uygulansın dizi olayı tamamen tarihe gömülür. Biz de rahat ederiz.
 
Belki bu şartlarla yazma heveslisi çıkar ama o dizi de seyredilmez.
 
Elitler de biter, sen de rahat edersin.
 
**
 
Yazı bitti.
 
Dizi alışkanlığı herhalde.
 
Aşağıya doğru akınca insan merak ediyor değil mi?
 
Bitti yahu, bitti.
 
O iki yıldızı boşa koymadık herhalde.
 
Dizi geneliyle açtım yazıyı, kendimden dizilerle ilgili bir durum anlattım, sonra biraz sana sardım, içine bir tutam eleştiri attım, senaryoların kısır döngüsüne getirdim olayı, bir de örnek sahne yazdım, kadın odaya girince ne olduğunu söylemedim, aralarda sana sarmaya devam ettim, genel eleştiriyi hiç bırakmadım, bunları yaparken peşinde dolaştığım fikir “bu dizilerin bitirilmesi iyi olur” fikriydi, nasıl bitirilebileceğini söyledim ve yazı bitti.
 
Bu kadar.
 
Dağılalım artık istersen.
 
Dizi seyrede seyrede uzun hikayeye mi alıştın sen yoksa?
 
Desem ki “insan sonunu merak ediyor değil mi” olmayacak. Zira bitmiş yazının üzerine yazıyorum hâlâ.
 
Sen hâlâ kadın odaya girince ne oldu acaba diye düşünüyorsan onu da söyleyeyim de “elit arkadaşlarının” yanında mahcup olma.
 
Tabi ki kadının kocasının en yakın arkadaşıyla ilişkisi var, adamın haberi yok, iki adam da odada, kadındaki tedirginlik kocasının bu ilişkiyi öğrendiğine ilişkin kuşkuları olduğundan odanın kapısında o kadar bekledi.
 
Kadın odaya girdikten sonra kocasına bakar.
Kocası kadına bakar.
İkinci adam ekrana gelir.
Adam biraz tedirgindir.
O da kadına bakar.
Oğlanın annesi “ben biliyorum bu aşiftenin yediği haltları” der gibi oğluna bakar.
Oğlanın babası canı sıkkın bir tavırdadır.
Kadının tedirgin bakışları tekrar ekrana gelir.
Kocası kadına bakmaktadır.
İkinci adam tedirgin bakmaya devam etmektedir.
Oğlanın ablası kadına bakar.
Kadın oğlanın yengesine bakar.
Oğlanın yengesinin gözleri kısılır.
Oğlanın yengesi sanki bir şeyler biliyormuş gibi bakmaktadır.
Oğlan amcasına bakar.
Amcası konuyu biliyormuş da söylerse kendi gizli ilişkisi de ortaya çıkar diye korkuyormuş gibi bakmaktadır.
Oğlanın erkek kardeşi kızgınmış gibi kadına bakar.
Kadının bakışlarında kendini ele vermek istemeyen, biraz tedirgin ama olacak bir şey varsa da buna hazırlıklıymış gibi bir ifade vardır.
Oğlan annesine bakar.
Annesi gözlerini kısarak oğluna bakar.
Baba karısıyla oğlunun bakışmalarına bakar.
Kadın bir nefes alır.
Yüzü birşey söyleyecekmiş gibi bir hal alır.
Tam dudakları aralanırken reklam girer.
 
Acaba söyleyecek mi, ne diyecek, aman ne olacak şimdi sorularıyla boğuşan seyirci 10 dakikalık reklam arasında tekrar normal hayatına döner.
 
Reklam dönüşü dizi kadının odaya girdiği andan itibaren tekrar ekrana gelir. Yine tam dudaklarını açıp bir şey söyleyeceği yere geldiğinde bu sefer bilmem kaçıncı bölümün sonu yazar ekranın altında.
 
Ben ne güzel yazıyı bitirmiştim. Dizinin sonunu merak ettin diye buraya kadar geldik.
 
Yok işte bir şey.
 
Bir şey değişmiyor.
 
Benim altın kurallarım uygulansın, bu iş bitsin.
 
Hepimiz kurtulalım.
 
Bu arada;
 
Eğer aklına aşk konusunu unuttuğum gibi bir fikir geldiyse boşa heveslenme.
 
Zira 3 altın kural yeterlidir.
 
Aşk konusu işlenebilir.
 
3 altın kuralı uygulayıp aşk konusunu  işleyebiliyorlarsa işlesinler tabi…
 
http://www.sinanguven.com/sgb/2014/04/dizileri-bitiriyorum/
 
Toplam blog
: 34
: 704
Kayıt tarihi
: 17.02.09
 
 

İstanbul'da yaşıyorum. Yakın siyasi tarihimizle ve genel politik konularla ilgilenmeyi severim. F..