Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '14

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Doğru söz, doğru tarz, doğru zaman, doğru kişi...

Doğru söz, doğru tarz, doğru zaman, doğru kişi...
 

Doğru söz


“İncilerinizi domuzların önüne atmayınız” – Hz.İsa

Tarihte kaç savaş vardır doğru bir dava uğruna bile olsa kaybedilen?

Kaç dava vardır doğru amaçlar uğruna olsa bile yitirilen?

Kaç haksızlığa isyan vardır zorbalığa karşı bile olsa ipe götüren?

Tozlu tarih sayfalarında kaç kahraman vardır, haksızca infaz edilen?

Hepimizin başına gelmiştir. Hayat bu. Her zaman beşeri adalet ilahi adalet gibi vücut bulmuyor.

Bazen zaman gelir yüzde yüz halklıyızdır, ama sözümüzü dinletemeyiz bile. O an cehaletin kulakları sanki bilgeliğin sözlerine kapalıdır. Binbir dereden su getirircesine laf anlatırsınız, apaçık ortada olan bir gerçeği o an gösteremezsiniz. Hatta size haksızlık yapıldığı orta olsa bile sanki birilerinin gözleri önüne tül çekilir; bir şey demezler.

Birisi bir kabahat yapar, ama olay size patlar. Ne deseniz, ağzınızla kuş tursanız işe yaramaz.

Kısa bir hikaye ile konuyu bağlamak istiyorum...

Kıbrıs Kralı Nikokreon’un sofrasında Sokrates hiç konuşmadan oturuyormuş. Neden sessiz oturduğunu sormuşlar. Sokrates’in cevabı bilgecedir...

“ Burası benim söyleyeceklerimin yeri değil; burada söylenmesi gerekenleri de ben bilmiyorum. O yüzden susuyorum.”

İşin cevabı yazının başlığında gizli.

Bir çok insan doğru nedir bilmez. Gerçi doğru ya da yanlış, iyi ya da kötüyü herkes ayırt edemez. Ama bir kere ettiniz mi gerisi kolay sanmayın.

Doğru olan bir şeyi bile doğru tarzda söylemezseniz sizi dinlemezler. Gidin patronunuza salt gerçek bir şeyi uygunsuz bir dille söyleyin; bakalım ne olacak? Gidin bir milletvekiline bir öneriyi şikayet edercesine söyleyin; bakalım ne olacak? Gidin eşinize olumlu bile olsa bir gelişim fırsatını eleştiri olarak iletin; görün bakalım ne olacak?

Sonuç çoğu zaman hüsrandır. Gerçekle olduğu gibi yüzleşmek herkesin haddine değildir ve bunu az insan yapabilir.

Peki doğru olan bir şeyi, doğru tarzda söylemek yeterli mi?

Evet. Çoğu zaman. Ama doğru zamanlamayı yapmazsanız doğru söz, doğru tarz bile istediğiniz sonuca götürmez.

Ne söylediğiniz değil, nasıl söylediğiniz önemlidir. Bunu unutmayın. Ama ne zaman söylediğiniz de önemlidir. Doğru bir şeyi yine doğru tarzda babanıza tam sinirliyken söylemek ister misiniz? Ya da eşiniz otobanda yanından vızır vızır arabalar geçerken arabanın patlayan tekerleğini değiştirirken? Söyleseniz bile o kişi o an almaz.

Doğru zamanın içine doğru yeri de katmak lazımdır. Bu da bir zamanlana parametresi. Gidip birisine olumsuz bir şeyi yüz yüzde sadece siz birlikteyken mi söylemek daha iyidir, yoksa herkesi ortasında söylemek mi? Tabii ki birincisi.

Bir 4ncü boyut da doğru kişidir. Doğru söz, doğru tarz, doğru zamanlama bazen etki etmez. Bazı insanlar duvar gibidir. Her şeye kapalıdırlar. Dinimiz “bazılarının kalpleri mühürlüdür” der ya; işte o misal. Bu gibi insanlara kelime harcamaya değmez. Hz.İsa’da zaten “incilerinizi domuzların önüne atmayınız” diye salık verir. Ama buna karar vermeden önce bir çaba sarfetmek gerekir. Olmuyorsa vazgeçin. Yani “anlayana konuşun, anlamayana susun”.

Doğru sözü, doğru tarzda, doğru zamanda, doğru kişiye söylemek bir sanattır, hatta zanattır. Siz bir sanatçısınız. Kendi yaşamınızın sanatçısı. O zaman buna dikkat edin.

Sevgiler,

Kenan

https://twitter.com/Naacel

http://naacel.blogspot.co.uk/

http://www.felsefetasi.org/author/kenan-kolday/

https://www.facebook.com/public/Kenan-Kolday

 
Toplam blog
: 245
: 1347
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Çocukluğumdan beri kendimden büyük bir şeyleri arayıp durdum. Ve 1999 yılında yaşadığım şoklar il..