Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '18

 
Kategori
Dünya Borsaları
 

Doların Değerinin Artması ve Düşmesi İçin Ülkesel ve Global Sebepler

Doların Değerinin Artması ve Düşmesi İçin Ülkesel ve Global Sebepler
 

Evvela yükselmesi için sebeplere bakalım. 2012 de ortalama dolar kuru 1.80 TL imiş. Doların her yıl en az enflasyon kadar artması normal hatta gereklidir. Aksi takdirde ulusal piyasalarda ihraç mallarınızın fiyatını yabancı paralar nezdinde gereksiz yere pahalandırmış ve rekabet gücünüzü azaltmış olursunuz. 2012 Den 2018 e yaklaşık 6 yıl geçmiş. Bu arada yıllık ortalama enflasyonun %10 olduğunu kabul edelim. 1.80 i altı defa 1.10 ile çarparsak 3.19 yapar; yani dolar her yıl sadece enflasyon kadar artsaydı bugün 3.19 olurdu. Ama bugün bakıyoruz 4.09 veya o civarda. 4,09-3,19 =0,90; yani dolar artması gerektiğinden 90 kuruş daha fazla artmış. Yüzde olarak bakarsak 0,90/3,19 =%28, yani altı yılda dolar enflasyondan %28 daha fazla artmış, yılda 28/6= %4,6 fazla artmış. Bu az mıdır, fazla mıdır, normal midir?

Türkiye’nin son altı yılda (daha evveli de var da) her yıl ortalama 60 milyar dolar civarında cari açık veriyor. Herkesin söylediği bu açığın sürdürülebilir olmadığı ve azaltılması gerektiği aksi taktirde eninde sonunda, dolarda büyük bir patlama olacağıdır. Cari açığı kapatmanın ilk akla gelen, en bilinen ve en çok uygulanan yolu devalüasyondur, yani döviz kurunun artırılmasıdır.  Öyle görünüyor ki son altı yılda gerçekleşen kur yükselişi bu açığı önemli derecede azaltmaya yetmemiş. Bu açıdan bakarsak doların daha da yükseleceğini veya yükselmesi gerektiğini söyleyebiliriz. Tabii, cari açığı düşürmenin başka yolları da vardır. Örneğin ihraç ürünlerinizin yapısını iyileştirmek ve daha çok katma değeri olan ürünler ihraç etmek, dolar harcamalarınızı kısmak örneğin yatırımları ertelemek, askeri ve savaş harcamalarınızı kısmak gibi; ama bunları kısa vadede yapabilmek hem zordur hem de sosyal maliyetleri olan tedbirlerdir.

Gelelim doların değerini düşürebilecek evrensel olaylara. Bunların başında ABD tarafından dolar faizinin düşürülmesi gelir. İkincisi, ABD bu hızla karşılıksız dolar basmaya devam ederse, doların bir gün pula döneceği yani değersiz bir kağıt parçası haline geleceğidir. Bugün Çin ve elinde dolar tutan ülkeler hepsi birden ABD’ye, “al dolarını bana altın ver, gümüş ver, veya bakır ver veya araba ver veya herhangi bir mal ver dese, ABD’nin bu dolarların karşılığını ödeme ihtimali yoktur. İşte böyle bir durumda doların değeri hızla düşer (örneğin altının değeri de hızla yükselir). Tabii böyle bir durum normalde kimsenin (veya hiçbir devletin) işine gelmez çünkü bundan kendileri de zarara uğrarlar. Dolayısıyla böyle bir şey olması ihtimali zayıftır.

Doların değerini düşürebilecek bir diğer olay da, özellikle petrolün ama genelinde dünya uluslararası ticaretini oluşturan malların dolarla değil de başka paralarla örneğin Euro veya ülkelerin karşılıklı olarak kendi paralarıyla veya Bit Coin gibi yapay paralarla yapılmaya başlanmasıdır. Bu da doların krallığını, değerini azaltır, önemli ölçüde düşürür, en azında kısa vadede.

Doların değerini önemli ölçüde etkileyen ve Türkiye için de ziyadesiyle geçerli olan bir diğer husus ta dünyada dolaşan nakit fazlalığıdır. Dünyada ki nakit dolarlar bir taraftan devletlerin, bankaların, diğer taraftan sigorta şirketleri, emekli sandıkları gibi müesseselerin, diğer bir yandan da büyük spekülatör ve zengin ailelerin elinde bulunmaktadır. Bu paralar gayrimenkule, veya ticarete yatırılmamakta likit olarak yani nakit olarak tutulmaktadır. Bu paralar dolardan Euro’ya, veya başka güçlü paralara (hard currencies), altına, ABD tahvillerine, kalkınmakta olan ülkelerin tahvil ve hisse senetlerine, velhasıl oradan oraya dolaşıp durmaktadır, gidecek güvenli ve karlı bir liman arayışı içinde dolanıp durmaktadır. Bu paranın toplam 10-20 trilyon civarında olduğu söylenmektedir.

Dünyada dolaşan nakit paranın 20 trilyon dolar olduğunu (olmadıysa da olacağını) farz edelim. 20 Trilyon doların yüzde biri 200 milyar dolar eder. Yüzde yarımı 100 milyar dolar eder. Yani bu paranın her sene yüzde biri de değil de onun da yarısı yani yüzde yarımı Türkiye’ye gelse Türkiye abad olur, ne cari açık kalır ne bir şey. Diyebilirsiniz ki efendim neden Türkiye’ye gelsin, daha güvenli ülkelere yatırım yaparlar. Daha güvenli ülke neresi, ABD mi?. Araplar paralarını ABD bankalarına koydular da ne oldu? ABD’nin bir gün kafasına eser, “paralarınıza el koydum, vermiyorum” derse, örnek olarak söylüyorum, Arapların yüz milyarlarca doları bir günde pul olur. Böyle şeyler hiç olmadı mı sanki? Faiz oranı daha cazip olduğu için bu paranın bir kısmı da, Rusya gibi, Brezilya gibi gelişmekte olan ülkelerin tahvil ve hisse senetlerine gider. Oralarda hiç risk yok mu sanki. Dolayısıyla bu toplam paranın bir kısmını da çok az bir kısmını da Türkiye’ye getirmek hem makul hem de akıllıca bir şeydir. İşte bu faktör de doların önünüzdeki aylarda ve yıllarda büyük artışlar yapmayacağına dair bir argümandır.

Özetleyecek olursak, doların değerinin düşmesi için de sebepler var artması için de. Dolar şu kadar zaman da şu kadar artar veya düşer diyebilmek her kişinin değil er kişinin harcıdır, hatta onun da harcı değildir. Bu husus büyük ölçüde dünyada ki büyük para babalarının, dünyayı yönettiği söylenen beş on ailenin, spekülatörlerin, büyük devletlerin, ekonomik hatta siyasi amaçlarıyla da ilgilidir.

Bu konuda yazılabilecek daha çok şey var. Özellikle, mesela “bit coin” ve bunun ileride siyasi amaçlarla özellikle ABD ye ve dolara karşı kullanılabilme ihtimali gibi. Ama yazı çok uzadı. Onun için hemen kesiyorum. Kalın sağlıcakla.

 

 
Toplam blog
: 326
: 941
Kayıt tarihi
: 10.03.11
 
 

Okullar: TED Ankara Koleji, ODTÜ, Bogaziçi Üniversitesi (Master) İş Hayatı: Philips, Anadolu Endü..