Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '17

 
Kategori
Güncel
 

Dolmuş

Dolmuş
 

dolmuş


Evvela sözümüzün tüm meslek mensuplarına dair olmadığını, hatta çoğunluğun yapacağımız değerlendirmeden müstesna olduklarını, ancak sayıları az olmakla birlikte diğer meslektaşlarını aynı neviden töhmet altında bırakacak nitelikteki davranışları sergileyen az sayıdaki kişilerden söz ettiğimizi belirtmek isteriz.

Bir atasözü var. “Boş taksinin arkasından, dolu taksinin önünden araba sürülmez”diye.

Boşsa yolunuzu kapatır, her gördüğü yayaya selektör yapıp korna çalarak aheste giderler. Ne sağından solundan boşluk bulup geçebilirsiniz, ne yasal sınırlar içinde hız yapabilirsiniz… Çıldırtırlar.

Ve yolcusunu kaptığı anda artık önünde olmayacaksınız.

Tamponunuza hızla yaklaşıp yapışırken kornayla aynı anda selektör yapmaya, el kol hareketleri çekmeye ve okuma yazması olmayanın bile dudak hareketlerinden leb demeden leblebiyi anlayabileceği misali bariz ve galiz küfürlerine çoktan başlamıştır.

Sağınızın yol vermek için müsait olup olmamasıyla ilgili değildir. Veya kırmızı ışıkta yavaşlamanız, beklemeniz, önünüzdeki yayaya çarpmama çabanız… umurunda değildir. Çekilmelisiniz önünden… Ve yanından geçerken tehditkar ve hakaret dolu bakışları da cabası…

Dolmuşçu daha da alem, taksiciye de rahmet okutur. O derece yani… Trafikte ne nezaket bilirler. Ne kural tanırlar. Ne yol verirler. Ne aynalarını kontrol ederler…

Alıştık bunlara… Hepimiz biliriz özelliklerini ve bulaşmayız…

Acayip de dayanışmacılar. Trafikte es kazara tartışmayasınız. Anında kavgayı gören tüm meslektaşları başınıza üşüşür. Haklıyı haksızı değil, meslektaşlarını bilirler. Şanslıysanız canınızı kurtarırsınız.

Neyse… Dediğimiz gibi, herkes bilir özelliklerini, bulaşılmaz, geçinilir gidilir…

Bu yazıyı yazma nedenim, sayıca az ancak etkileri çok bu arkadaşlardan bazılarının herkesçe yakından bilinen bahse konu davranış kalıplarını değiştirme çabası değil, bu meslek grubunun tamamının bir imtiyazlarını dile getirmek.

Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Konya, Adana, Antalya… gibi büyük illerimizdeki dolmuş esnafı.

Vergi mevzuatında bir hüküm var. Şoför hariç 14 ve daha aşağı oturma yeri olan araçlarla yolcu taşımacılığı faaliyeti basit usulde vergiye tabidir.

Yani yıllık kazançları ne olursa olsun, dolmuşçular sembolik bir vergi öderler.

Dolmuşa binmeyenimiz yoktur. Bilmeyenimiz de yoktur. Dolmuşlarda 14 koltuk vardır ancak 20-30 kişilik de ayakta durulacak yer vardır. Ve dolmuşlar özellikle mesai başlangıç ve bitiş saatlerinde hıncahınç doludurlar.

Kemal Sunal filmlerine dahi konu olan, trafik polisi görüldüğünde çökülüp geçildiğinde kalkılması adeti de son bulmuştur artık. Trafik kanununa göre suç olan bu davranışa göz  yumulur.

Her şey herkesin gözü önünde cereyan eder.

Ve bu şekilde kazanılan astronomik gelirler vergilendirilmez.

Astronomik gelir elde edildiği iddiamızı neye dayandırdığımız merak edilebilir. Belirtelim hemen… Dolmuşların satış fiyatlarına dayandırıyoruz.

Girin, bakın internet sitelerine, büyük illerimizdeki dolmuş hatlarında bir dolmuş satın almak istediğinizde kaç para vermeniz gerektiğine bir göz atın lütfen. En sıradan hatlarda bir dolmuş edinebilmek için en az bir milyon lirayı gözden çıkarmanız gerekir. Hattın durumuna göre bu rakamın birkaç milyon liraya çıktığı örnekler de az değildir. Makul bir yatırım dönemi içinde bu meblağlardan kat be kat fazlasını kazandırmayacak bir dolmuşa neden bu kadar para verilsin? Veriliyor, çünkü kazandırıyor.

Kazandırıyor ancak vergilendirilmiyor.

Manzara bu.

Oysa çok yaygın olan ve kümülatif olarak çok büyük meblağlara ulaşabilen bu gelirleri vergilendirmek son derece de basit.

Akbil benzeri toplu taşım kartlarının kullanımlarını, dolmuşları da kapsayacak şekilde yaygınlaştırırsınız, olur, biter.

Hem tüm hasılatı kayıt altına alırsınız, hem yolcu sayısı aşımı yoluyla yapılan trafik kuralları ihlallerini denetim altına almış olursunuz.

Bu basit önlemi almamakta ayak sürüyen bürokrasi var ya… Suç sadece onlarda değil… Suç bizde, bizde!

Her şey hepimizin gözü önünde oluyor da, birimizin ağzından tek bir şikayet çıkmıyor…

 

Kenan IŞIK

 

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..