Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '17

 
Kategori
İnançlar
 

Duaların gücüne inanıyor musunuz?

Duaların gücüne inanıyor musunuz?
 

Milliyet Blog’a ilk üye olduğum yıllarda başımdan geçen olayları konu alan ve aşağıda linkini verdiğim “Duaların gücü” başlıklı bir blog yazmış ve orada zor durumda kaldığımızda ettiğimiz duaların nasıl gerçekleştiğini anlatmıştım.

http://blog.milliyet.com.tr/dualarin-gucu/Blog/?BlogNo=26185 

İslam bilginleri, Kuran ayetleri ve masumların hadislerine dayanarak, dua için gerekli olan şartlar ve kuralları belirlemişlerdir. Bu şartlar ve adaplara uyulduğu takdirde, mutlaka dua kabul edilecektir. Büyük düşünür Feyz Kaşani'nin kendisi on şart sıralamakta ve Uddetu't-Dai kitabından da on şart daha eklemektedir. Duaha ve Tehlilat-i Kuran kitabının yazarı ise yedi şart getirmiştir. Rivayetlerde geçen farklı tabirlerle, duanın kesin kabulü için gereken şartları şöyle sıralaya biliriz:

- Dua kesinlikle âlemde var olan kuralların aksine ve kesin kader ile çelişecek şekilde olmamalıdır.

- Her duadan önce ve sonra mutlaka Peygamber efendimize (s.a.a) ve onun tertemiz Ehlibeytine (a.s) salâvat gönderilmelidir.

- Dua eden kimse kalben yüce Allah'ı tanımalı ve onu bilmelidir.

- Ümidi yalnızca Allah olmalı ve ondan başkasına güvenmemelidir.

- Dua ederken ihlâslı olmalı ve ıztırar haletinde bulunmalıdır.

- Gönlü ve dili bir biriyle uyum içinde olmalıdır.

- Mutlaka farzları yerine getirmeli, haramlardan sakınmalı ve işlemiş olduğu günahlar dolayısıyla tövbe etmelidir.

- Duasında ısrarcı olmalı, sürekli Allah'tan istemeli ve hiçbir zaman ümidini kesmemelidir.

- Her duanın sonunda; "Allah'ım! Benim için ne hayırlıysa sen onu ver ve tüm kötülükleri benden uzaklaştır" demelidir.

Bunlar yerine getirildiği takdirde, hiç şüphesiz yüce Allah duayı kabul edecektir, fakat neticesini görmek için acele etmemeli, zira belki de hayrımıza olduğu için yıllar sonra karşımıza çıkacaktır.

Bilimsel olarak baktığımızda ise dua esnasında, kişi yoğun konsantre halinde olduğu için güçlü beyin dalgaları yayabilmektedir. Böylece, duanın gerek zihindeki olumlu beklentinin bağışıklığı güçlendirmesi, gerek yaydığı enerjinin kuantum alanını etkileyerek kendine benzeyen frekanstaki şeyleri çekmesi, gerek de enerji alanını (aura) güçlendirmeye ve negatif etkilerden korumaya yönelik tesiri olduğunu görebiliriz.

Bedduaya gelince, kuantum fiziğine göre, beddua etmenin olumsuz etkileri insana geri döneceğinden birine beddua edilecekse, o kişiyi veya kişileri “Allah’a havale ediyorum.” demek daha hayırlıdır.

Şimdi aşağıda paylaştığım öykünün yaşanmış olup olmadığını bilmiyorum. Ancak böyle bir olay karşısında dindar geçinen kişilerin tutumlarının öykünün sonunda anlatılanlardan farklı olacağını da sanmıyorum. 

&&&&&&

Küçük kasabanın birinde bir caminin tam karşısında arazisi olan adam, bir genelev inşa etmeye başlamış. İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler. Ancak mal sahibinin kendi arazisi üzerine nasıl bir iş yeri açacağına da yasal olarak karşı çıkamamışlar.

Tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu genelev için her gün beddua etmekten öteye geçememiş. İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir yıldırım düşmesi sonucu genelev yerle bir olmuş. Caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek görmemişler.

Genelev sahibi adam, cami imamının ve cemaatin direkt veya indirekt olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddiası ile camiye karşı tazminat davası açmış.

Cami imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler. Bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da kabul etmemişler. Gerekli tüm belgeler tamamlanıp mahkeme günü geldiğinde hakim dosyayı dikkatle incelemiş ve taraflara dönüp:

“Bu konuda nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum.” demiş.

Ancak dosyadaki tutanaklara bakarsak ortada tuhaf bir durum var.

“Taraflardan birisi duanın gücüne inanan bir genelev sahibi, diğeri ise duanın gücüne kesinlikle inanmayan bir imam ve cemaati.”

Aynen günümüzde olduğu gibi kimi dinsizlerin menfaat ve çıkarları uğruna nasıl dindar gözüktükleri ile kimi dindarların çıkarları uğruna nasıl dini inkar ettiklerinin hikayesidir.

  

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..