Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '16

 
Kategori
Güncel
 

Dünkü "Takrir-i Sukun Kanınu" neyse; bugünkü "OHAL Kanunu" da odur...

Dünkü "Takrir-i Sukun Kanınu" neyse; bugünkü "OHAL Kanunu" da odur...
 

"Büyük" sıfatı, biraz abartılı olur; ama CHP'nin OHAL'a ve çıkarılan KHK'lere "tepkili olduğu" bir gerçek..


"TAKRİR-İ SÜKUN KANUNU", 1925 YILINDA CUMHURİYET'E YÖNELİK PATLAK VEREN "ŞEYH SAİT İSYANI"NA KARŞI ÇIKARILMIŞTIR...

2016'DA(bu yıl) YÜRÜRÜLÜĞE KONAN "OHAL"(Olağanüstü Hal Kanunu) ise; aynı amaçla, yani Cumhuriyet Devleti'ne karşı darbe girişimi yapan "FETÖ" (Fethullahçı Terör Örgütü)'ne karşı çıkarılmıştır...

*

HANİ, HEP DERİZ YA; "TARİHTEN DERS ALMAK"...

İşte ben de, şu anda onu yapacağım... Hem de sağlam dayanaklarla... Ana kaynağım da, Cumhuriyet'imizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'tür...

Mustafa Kemal, Türk ulusunun  uygar toplum içinde yaraştığı kata yükselmek, uygarlıkla ilgili iş ve ilişkilerde verimli sonuçlar sağlamak ve Türkiye Cumhuriyeti'ni sarsılmaz temeller üzerinde her gün daha çok güçlendirmek için "her araçtan yararlandığını" belirtmiştir(1).

Bu araçlarların en önemlilerden biri de kuşkusuz 4 Mart 1925 günü TBMM'nde 22 ret oyuna karşılık 122 oyla kabul edilen "Takrir-i Sükun Kanunu"dur.

* * *

NOT: 2016 OHAL Yasası ya da Tezkeresi ise, Meclis'ten 115'e karşı 346 oyla geçti... Oylamaya Meclis'teki 550 milletvekilinin 461'i katıldı... "Kabul" oyu verenlerin sayısı 346'dır...

Dağılım ise şöyleydi:

- AKP'nin 317 milletvekilinin 313'ü oylamaya katılmış ve tamamı EVET oyu vermiştir.

- CHP'nin 133 milletvekilinin 39'u oylamaya katılmamış; katılan 94'ü HAYIR oyu vermiştir. (Oylamaya katılmayanların "evet" ya da "hayır" düşünceleri kendilerinde saklıdır)... Ama CHP'in tamamına yakın milletvekillerinin bu yasaya "hayır" oyu verdikleri de bir gerçektir. 

- HDP'nin ise, 59 milletvekilinin 39'u oylamaya katılmamış; katılanlar da aynen CHP gibi "HAYIR" oyu vermişlerdir.

CHP ve HDP'nin bu benze tavrı, bana, darbe girişimi öncesi zamanlarda Başbakan Binali Yıldırım'ın bir sözünü hatırlattı. Başbakan, bir gün şu ifadeyi kullanmıştı: "Demirtaş ayağını kaldırıyor; Kılıçdaroğlu basıyor"

- MHP ise, baştan beri darbenin karşısında olmuş; devletin ve hükümetin yanında yer almıştır... Oylamaya katılan 33 milletvekilinin tamamı "evet" oyu vermiştir...

Yani, OHAL, AKP ve MHP oyları ile kabul edilmiştir...

* * *

Takrir-i Sükun Kanunu'nun, o sıralarda patlak veren Şeyh Sait İsyanı'na karşı olmadığı, asıl amacın devrimlere devam için karşı ağızların susturulması ve devrimlerin sakin bir ortamda yürütülmesi amacıyla çıkarıldığı da söylenmiştir(2).

Sosyo-kültürel  ve  siyasi değişimlerin hemen hemen tamamının Takrir-i Sükun Yasası'nın yürürlükte bulunduğu yıllarda tamamlandığı da bir gerçektir.

*

Cumhuriyetin ilanı ve Halifeliğin kaldırılmasından hemen bir yıl sonra başlayana ve akisleri 6-7 ay kadar süren Şeyh Sait Ayaklanması, genişçe "bir irtica hareketi" niteliğinde gösterilmek istenmişse de, gerçekte bu ayaklanmanın nedenleri, hazırlanması ve patlak verdiği zaman ve ortam itibariyle tamamen bir karşı ihtilaldi(3).

Yeni bir Cumhuriyetin güçlenmesi, çağdaş bir devlet olmasını kendi çıkarları açısından zararlı gören ve "iç ve dış güçlerin"-özellikle İngiltere'nin- kışkırtması ve desteği ile 13 Şubat 1925'de başlayıp kısa sürede gelişen ayaklanmaya karşı girişilen askeri harekatın, yasal ve siyasal olarak desteklenmesi gereği Takrir-i Sükun Kanunu'nun yürürlüğe konmasını zorunlu kılmıştır...

Aynen bugün olduğu gibi...

*

Musafa Kemal, bu yasayı devrimlerini kolaylıkla gerçekleştirmek için çıkarmamıştır; ama zorunlu olarak çıkarılan bu yasadan, devrimlerini gerçekleştirmek için yararlanmıştır.

Mustafa Kemalin bizzat kendisi, "tekke ve zaviyelerin kapatılmasının, şeyhlik, dervişlik, müritlik, çelebilik, falcılık, türbe bekçiliği gibi birtakım unvanların yasak edilmesinin ve kaldırılmasının, Takrir-i Sükun Kanunu'nun yürürlükte iken yapılmış işler olduğunu, "fes" yerine "şapka" giydirilmesinin de bu yasanın yürürlükte olduğu zamanda gerçekleştirildiğini (4)söylemiştir...

Bu yasa yürürlükte iken, birçok ünlü gazeteci, İstiklal Mahkemelerinde yargılanmış ve çeşitli hapis cezalarına çarptırılmışlardır... Takrir-i Sükun Kanunu ve İstiklal Mahkemeleri'nin verdiği güçle zamanın Hükümeti, Şeyh Sait İsyanı'nda rol oynadığı gerekçesiyle Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın da kapatılmasına karar vermiştir(5).

*

"OHAL" UYGULAMASI VE ÇIKARILAN "KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELER"...

Türkiye'nin şu anda içinde bulunduğu durum da, aynen 1925 yılındaki durumdan farklı değildir... Türkiye şu anda, aynen o günlerde olduğu gibi "olağanüstü" bir hal yaşamaktadır... "İç ve dış düşmanları" ile mücadele etmektedir. Bu nedenle de, çıkarılan yasalar da duruma uygun yasalar olmalı ve "ivediliği nedeniyle" olağanüstü durumları karşılamalıdır...

Bu yasanın Hükümete tanıdığı KHK(Kanun Hükmünde Kararname) çıkarma yetkisi de bu nedene bağlıdır...

*

Daha başlangıçta, darbe girişimin ateşi sönmeden OHAL'a karşı çıkmak ve hemen arkasında da çıkarılan kararnameleri eleştirmek bana pek samimi gelmiyor...

Bu nedenle, Yenikapı'da, biraz kerhen de olsa, ortaya konan siyasi partiler arasındaki "birlik ve beraberliğin" sulandırılmaya başlandığını düşünüyorum...

OHAL'e ve KHK'lere karşı çıkışın başını da çekenin da, kimse kusura bakmasın, yukarıda verdiğim "evet" ve "hayır" oylarının sayısına bakarak CHP ve HDP olduğu da kolayca anlaşılır...

Bu nedenle de örneklenmeyi CHP üzerinden yapacağım...

Yukarıda, Takrir-i Sükun Kanunu'nun çıkarılma amacının "Şeyh Said İsyanı bastırmak" olmasına rağmen, bizzat M. Kemal Atatürk'ün sözlerinden alıntı yaparak, Cumhuriyet'in daha sağlam temellere oturtulması için devrimlerin yerleştirilmesinde de yararlanıldığını ifade ettim...

Şimdi de, Hükümet, aynen 1925 yıllarında olduğu gibi, belki daha ileride TBMM'nde alınacak kararlarla kabul edilecek bazı işlerin, sürüncemede kalmaması için FETÖ için çıkarılan bu yasadan diğer birkaç alanda da yararlanmayı düşünebilir... Aynen Takrir-i Sükun Kanunu'nun uygulamasında olduğu gibi...

CHP'nin itiraz ettiği konu da budur... CHP'ye bu konuda hak verilebilir... Ancak, 1925 yılında bizzat M. Kemal Atatürk'ün başvurduğu bu hareket tarzına, o günkü CHP'nin torunu olan şimdiki CHP'nin de fazlaca karşı çıkmaması gerekir diye düşünmekteyim...

*

- CHP Milletvekili Muharrem İnce: "Darbe girişimine direnen TBMM OHAL ilanı ile birlikte devre dışı kalmıştır";

- Özgür Özel: "OHAL kararları, bu Meclis'e darbe olur" demişlerdir.

Bana göre ise, en ilginç değerlendirmeyi Bekaroğlu yapmış...D emiş ki, "Geçmişten ders alınmalıdır. OHAL çözüm olmaz..."

İşte ben de, bu bloğu tam da bunun için yazdım... Yani, başta Bekaroğlu olmak üzere, tüm CHP'liler ders alsın diye...

OHAL'i bu şekilde yorumlayan, bu CHP milletvekillerine ve benzer şekilde düşünenlere diyorum ki; ilk CHP'nin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin daha sağlam temellere oturtulması için, dış destekli Seyh Said İsyanı'a karşı çıkardığı Takrir-i Sükun Kanunu'dan nasıl yararlandığını biraz tarih okuyarak öğrenin... Milletvekili Bekaroğlu'nun dediği gibi "geçmişten ders alın". Geçmiş tarihi iyi okuyun ki, aldığınız/çıkardığınız ders doğru olsun...

Takrir-i Sükun Kanunu, bu ülke için fazlasıyla yararlı olduysa, FETÖ'ye karşı çıkarılan OHAL yasası da neden olmasın ki?

Bence, bugünkü CHP de, o zamanki CHP gibi davranmalıdır... Atatürkçülük de bunu gerektirir; öyle değil mi?

cdenizkent

----------------------- :

(1) M. Kemal Atatürk, Nutuk-Söylev, Cilt-II, ss.953-955

(2) Metin Toker, Takrir-i Sükun 1925'den Tahkikat Komisyonu 1960'a", Milliyet Gazetesi, 24-27 Ağustos 1991, s.10

(3) Türkiye Cumhuriyeti'nde Ayaklanmalar(1924-1938), Ankara: Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı Yayınları, 1972,s.78

(4) M. Kemal Atatürk, A.g.y.,s.1193

(5) Cemil Koçak, "Siyasi Tarih(1923-1950), Sina Akşin yönetiminde, "Türkiye Tarihi-4", Ankara:1989, s.101

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..