Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '17

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Dünyadaki en pahalı yatak hangi yataktır?

Dünyadaki en pahalı yatak hangi yataktır?
 

Soru Steve Jobs' dan ve cevabı da kendi veriyor :
Hasta yatağı...! 
 
Sevgili MB dostları, hepinize merhaba!
 
Mart ayında aniden gelişen bir sağlık problemi  beni bir süre yazma ve sizlerin yazdıklarını okuma keyfinden alıkoydu maalesef!
 
Bugün hava çok güzel.
Dışarda acil yapmam gereken bir işim ve çok şükür ki doktor, tahlil, vs. kontrollerim yok.
Sadece akşamüstü hava almak ve yürüyüş için sahile inerim.
Sağlığım ve moralim yerinde çok şükür.
Yani kısacası yeniden yazmak için uygun ve mükemmel bir gün.
 
Lütfen yazdıklarımı her yaşta ama özellikle 40 yaş üstü hanımlar, daha önce ya da sık sık böbrekte taş ve kum dökme şikayeti yaşamış hanım ve beyler dikkatle okusun.
 
Sevgili okuyucular,
Sağlığına takık, bu konuda çok özenli biri olmadığım halde çok şükür ki 49 yaşıma neredeyse hiç ilaç kullanmadan ve doğru dürüst hastalanmadan gelmiş biriyim.
 
Mart ayında bedenimin sağ yanında hissettiğim şiddetli ağrılar nedeniyle acil doktora gittim. İlk muayenede ve yapılan tahlil ve ultrason tetkiklerinde anlamlı bir şey görülmeyip, şikayetim de geçince eve geri geldim.
Daha sonra sancılar devam edince ve tomografi de çekilince anlaşıldı ki sağ böbreğimden taş düşürüyorum  ve sol böbrekte de henüz harekete geçmemiş, 3-4 mm bir taş daha var.
Daha önce ne taş düşürdüm ne de böbreğimle ilgili sorunum oldu. Ailemde de böbrek rahatsızlığı yok. 
 
Taş düşüren, kum dökenler beni çok iyi anlayacaklar. Böyle bir sancı yok gerçekten! Doğum sancısı yanında solda sıfır kalır, hanımlar oradan anlayın şiddetini...!
 
Neyse, ben yaklaşık bir hafta boyunca düzenli ağrı kesici iğne ve haplar, bol su ve hareket ile başımdan bu belayı savdım zannettim. Ağrılarım geçti çok şükür derken bir gece ani bir ürtiker ( vücutta kırmızı kabarıklıklar ) ve buna eşlik eden ağız çevremde de anjiyoödem ( şişlik) atağı ile yine hastanenin aciline yetiştik. Kullandığım ağrı kesicilere karşı bir alerji ya da yaşadığım ağrılar ve sıkıntı yüzünden stres kaynaklı bir döküntü olabileceği teşhisiyle alerjiye karşı bir iğne vurdular ve eve geldim.
 
İyi ki o ürtiker atağını geçirmişim. 
 
Ertesi gün şişlik devam edince evimin yakınındaki tıp merkezinde bir dahiliye uzmanına gittim, taş ve ardından gelen bu ürtiker problemini de anlattım. Kan ve idrar tahlili istedi. 
 
Şimdi buraya dikkat ! Çünkü bu kısım çok önemli ! 
 
Doktor, sanırım taş düşürme hikayesi olduğunu dinleyince kanda kalsiyum seviyeme de bakılmasını istemiş Allah ' tan! 
Çünkü bu rutin kan tahlillerinde ne yazık ki bakılmıyor!
 
Ben her sene bir kere check-up yaptırırım, bugüne kadar hiç bakılmamış. 
Benim kanımdaki kalsiyum değeri normal değerin üstünde çıktı!
Bu değeri yüksek gören doktor kanda parathormona bakılmasını istedi. 
 
Gelen sonuç normal değerin bir hayli üstündeydi.
 
Ben böylece az bilinen, paratiroid hastalığı denen bir hastalığın olduğunu ve bu hastalığın da ben de olduğundan böylece haberdar oldum. Belirtileri; sabah yorgunluğu, halsizlik, kemik ve eklem ağrıları gibi çok yaygın ve genel. 
 
Doktorların söylediğine göre bu rahatsızlık bende 1 ya da 1.5 senedir varmış. Ben kendimi gayet sağlıklı ve iyi zannederken ve dışardan da iyi görünürken, kemiklerimden kalsiyum çekilip kana geçiyormuş meğer! 
 
Böbrek taşını da o yapıyormuş.
 
Evet, halsizliğim ve sabah yorgunluğum oluyordu ara ara. 
Ama ben bunu hep kendi kan seviyemin düşmesine, mevsime, memleketin genel havasına yormuştum.
 
Bunun arkasından iyi bir Endokrinoloji Tiroid -Paratiroid Hastalıkları Uzmanı  arama - bulma, doktorun yaptırdığı pek çok kan ve idrar testleri, tiroid ve paratiroid ultrasonografi ve sintigrafileri, kemik ölçümleri vs. geldi tabii.
 
Sonuç: 
Yapılan bütün tetkik ve tahlillerin sonucunda paratiroidlerimden birinin alınması gerektiği ve onunla beraber tiroidlerimde de daha sonra başka sıkıntılar yaratabilecek nodüllerin de  olması sebebiyle  tiroidimin tamamının da aynı ameliyatla alınmasına karar verildi.
 
Kendimi bir hafta içinde ameliyat masasında buldum. 
 
İşinin ehli doktor ve cerrahın elindeyseniz emin ellerdesiniz demektir. 
 
Bu konuda bilgi isteyenler  olursa memnuniyetle yardımcı olurum. 
 
Ameliyat çok uzun sürmüyor.
İyileşme süresi çok kısa. 
Bir gece hastanede kalıp ertesi gün taburcu oluyorsunuz. 
Hiçbir yeme, içme ya da hareket kısıtlaması yok. 
Duşa da hemen girebiliyorsunuz. 
Boğazınızdaki ameliyat yerinde çok uzun ve rahatsız edici ağrı ya da rahatsızlık hissetmiyorsunuz.
Ameliyattan bir süre sonra kayda değer bir iz de kalmıyormuş boyunda. 
Normal yaşamınıza ve sosyal hayatınıza hemen geri dönebiliyorsunuz.
 
Tabii bir farkla...
 
Kandaki kalsiyumu düzenli ölçtürmek, gerekirse kalsiyum destek hapı almak, hele benim gibi tiroidlerinizin tamamı da alınmışsa ömür boyu her sabah küçücük bir hapı yutmak durumundasınız. 
 
Vücudumun yeniden bir denge bulması için biraz zamana ihtiyacı var sanırım. 
 
Kıssadan hisseye gelince : 
 
Günde 2 litre su içmeyi sakın ihmal etmeyin.
 
Özellikle kadınsanız ve hayatınızda en az bir kere taş ya da kum dökme hikayeniz varsa, hele de tekrarlıyorsa en yakın zamanda kanda kalsiyum ve parathormon baktırın.
 
Kadınlar bu hastalığa 3 kat fazla yakalanıyorlarmış ve 40 yaştan sonra daha sık görülüyormuş.
 
Bu durum fark edilmez ya da tedavi edilmezse, ileri derece kemik erimesine, ciddi kas ve kemik hastalıklarına ve hayatı tehdit eden çok ciddi sağlık sorunlarına sinsi biçimde götürüyormuş.
 
Tiroid hastalıkları son yıllarda çok fazla artış gösteriyormuş. Paratiroid hastalığı genetik geçişi olmayan bir hastalık ancak tiroid hastalıkları genetik geçişliymiş. Tiroidde nodül olması da bir tiroid hastalığı.  Bu sebeple yakın akrabalarınızda varsa mutlaka, olmasa da rutin kontrollerde kanda tiroid hormonuna bakılması, aile hikayesi olmasa da senede 1 tiroid ultrasonu çekilmesi, eğer nodül saptanırsa bunun düzenli takibi yapılması gerekiyormuş.
 
Kadınların 40 yaştan itibaren düzenli kemik ölçümü de yaptırması önemli. 
 
Sigara ve kafein kemik erimesini arttıran etmenlermiş. 
 
Hani derler ya : Hekimden sorma, çekenden sor ! 
 
Yaşadıklarımı ve öğrendiklerimi okuyucuyla paylaşayım ki, başkalarına da bir bilgi, belki tam vaktinde bir ikaz olsun istedim.
İnsanın başına ne gelirse gelsin mutlaka bir sebep olduğuna inanırım.
Hastanenin kapısının önünden bile geçmeyen, aspirin bile almayan ben, bir ay boyunca doktordan gelemedim ve bir sürü ilaç kullanmak zorunda kaldım ama olsun. Allah daha beterinden korusun beni de herkesi de. 
 
Yaşanan her zorluk ve sıkıntı aslında bize bir güzellik ve kolaylık da sağlıyor.
Ben bu yüzden başıma geleni bana Allah'ın bir lütfu ve hediyesi olarak algılıyorum.
Çok daha kötü yerlere gidebilecek bir hastalıktan vaktinde haberdar olmamı sağladı ve daha sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürmem için bana bir fırsat verdi. 
 
30 yıllık arkadaşım sigaradan bir çırpıda ayırdı beni. Çok koyu bir içici hiç olmamıştım ama kahvenin yanında vazgeçilmezimdi. O kadar da sorunsuz ve güzel alıştırdı ki Allah beni, inanın kahveyle bile aramıyorum. Demek ki bu ayrılığın vakti çoktan gelmiş. 
 
Hayatımdan sigara çıktı, yerine su girdi. 
 
Yürüyüş ve yüzme zaten yaptığım aktivitelerdi ve iyi ki de yapmışım şimdi daha da dikkat edeceğim. 
 
 
Steve Jobs' la başlamıştım yazıma onunla bitireyim.
 
Çok enteresan, Steve Job'un hastalığı sırasında yazdıklarını okuduğumda bir blog yazısında sizinle de paylaşmak için kayıt etmiştim. Demek bu bloğa nasipmiş. 
 
Diyor ki...
 
" Arabanı sürmesi için bir adamın olabilir, sana para kazandıracak insanların olabilir, ama senin için hastalığını yaşayacak kimseyi bulamazsın. Kaybedilen maddiyat tekrar elde edilebilir. Ama kaybettiğinde tekrar elde edemeyeceğin bir şey var: Hayat.
Ailene, eşine, arkadaşlarına duyduğun sevgindir asıl hazinen" 
 
Çok şükür ki, ben bu hazineye hep sahip olduğum ve kıymetini bildiğim için kendimi çok ama çok şanslı hissediyorum. 
 
Kendinizi, başkalarını ve hayatı sevmeyi ihmal etmeyin.
 
Sağlıklı, mutlu, sevgi dolu günlerimiz olsun.
 
 
Toplam blog
: 115
: 830
Kayıt tarihi
: 18.11.12
 
 

1967 yılında İstanbul'da doğdum.Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinden 1988 yılınd..