Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '17

 
Kategori
Dünya
 

Dünyanın yeni patronu Rusya (istihbaratı) mı?

Dünyanın yeni patronu Rusya (istihbaratı) mı?
 

turkiyeistihbarat.com'dan


İletişim teknolojileri, galiba, en çok istihbarat servislerinin işine yaradı! Bu teşkilatları müthiş kuvvetlendirdi.

Yeni savaşlar da esas olarak bu teşkilatlar arasında, bu teşkilatlar vasıtasıyla yapılıyor. Ayrıca, bu teşkilatlar, “taşeron” terör örgütlerini kullanarak “hedef ülke”ye saldırıyor, o ülkeyi istikrarsızlaştırabiliyor, hatta ekonomisini çökertebiliyorlar.

Tabii “istihbarat” deyince, akla ilk gelen isim Amerika Birleşik Devletleri’nin meşhur örgütü CIA! CIA, yukarıda sayılan yeteneklere ilave olarak, dünyada hükûmetler düşürebiliyor, darbeler yaptırabiliyor.

Dünyayı “saran” CIA’nın Türkiye’de etkin olmadığı düşünülebilir mi?

CHP Milletvekili, devre arkadaşım Dursun Çiçek geçenlerde bir video paylaştı. Orada, tecrübeli Amerikalı gazeteci, Griffin Tarpley, “İskenderun otellerinde CIA cirit atıyor” diyor. Tarpley, tüyler ürpertici bişey daha söylüyor: “Bölge teröristlerle dolu, CIA bunları kullanıyor ve bunun Türkiye’ye geri dönüşü feci olacaktır.”

Tecrübeli gazeteci bunları 2-3 sene evvel söylüyor. Öngörü gerçekleşiyor ve CIA kaynaklı “feci geri dönüşü” hep birlikte yaşıyoruz.

Bu, üzerinde çok düşünülmesi, incelenmesi, konuşulması gereken bir konu. Ancak izninizle, şimdi, istihbaratın geldiği noktayı, öncelikle dünya açısından değerlendirmek istiyorum.

CIA, İskenderun ve başka ülkelerin otellerinde cirit atarken Amerika’da neler oluyor?

Başkanlık seçimi oluyor!

Adaylardan biri, kampanya boyunca, sürekli olarak, “Rusya’yla iyi geçineceğini”, “Putin’le işbirliği yapacağını” vurgulayıp duruyor. Dünya şaşkınlıkla karşılıyor ama herkesin de hoşuna gidiyor. Çünkü dünya için bir barış umudu doğuyor.

Seçim bitiyor… “Rusya’yla iyi geçinecek” aday kazanıyor.

Birkaç gün sonra “bomba” patlıyor: Rus internet korsanlarının ve istihbaratının, Trump lehine seçimlere müdahale ettiği öne sürülüyor. İddia inceleniyor; ciddi bulunuyor ki ABD yönetimi 35 Rus diplomatını “sınır dışı” etme kararı alıyor.

Elbette başta Trump ve Rusya tarafı iddiaları şiddetle reddediyorlar. Zaten, biz de, “evet, seçimlere müdahale ettik” itirafı beklemiyoruz.

Sonra, başka iddialar gündeme geldi: Rusya’nın elinde Trump’ı sıkıştıracak belge ve bilgiler olduğu, trump üzerinde “baskı” kurduğu, en ciddi ABD gazete ve televizyonlarında söylendi, yazıldı. Bunlardan birinin muhabiri, Trump’ın basın toplantısında soru yöneltmek için el kaldırdığında, yeni Başkan, gayet öfkeli bir şekilde, “sizin kurumunuz hakkımda yalan haber yapıyor, onun için sana söz vermiyorum” diyerek gazeteciyi tersledi.

İnsanın aklına, “iddialar yalansa neden bu kadar öfkeleniyor?” suali gelmez mi? Kendinden emin biri, hakkındaki yalan iddialara karşı daha sakin yaklaşır, bence.

Lâkin dünyayı ilgilendiren mesele başka… Beyinlerde kuyu açan soru;  Eğer Amerikan seçimlerine bile müdahale edilebiliyorsa, hangi ülkenin seçimine müdahale edilemez?

O Amerika ki herkesi dinleyebilen “koca kulak”… Dünyadaki medyanın kısm-ı azamisini ve halkları yönlendirebilen, istediği ülkede istediğini seçtirebilen bir “güç” olarak biliniyor.

Böyle bir “güç”ün seçimlerine müdahale eden güç nasıl bir “güç”tür?

Bu gücün Rusya olduğu ortaya çıktığına göre; “Amerikan istihbaratına galebe çalan Rus istihbaratı, artık dünyanın yeni patronu mu?” suali haklı bir sual değil mi?

Amerika’daki en itibarlı dergiler, yıllardır Putin’i “dünyanın en güçlü adamı” ilân ediyorlar. Putin’e sadece ülkesindeki gücünden dolayı mı “en güçlü adam” diyorlar? Tabii ki değil, asıl olarak dünyadaki etkinliğinden dolayı onu “dünyanın en güçlü adamı” ilân ediyorlar.

İstihbarat teşkilatından gelen Putin, nasıl dünyanın en güçlü adamı oldu? Herhalde istihbarata verdiği önemle, istihbaratını, dünyadaki en etkili istihbarat haline getirerek!

Bu gelişmeler gösteriyor ki iletişim teknolojilerindeki baş döndürücü gelişmeler, çok tehlikeli bir silah olarak kullanılabiliyor.

Belki de “etme bulma” kuralı gereğince, CIA, dünyanın her yerlerinde müdahaleler yapar, karışıklıklar çıkarır, “feci işler” yapayım derken, meğer başka bir istihbarat örgütü de onun ülkesinde “feci işler” yapıyormuş!

O, İskenderun otellerinden ve İncirlik üssünden Türkiye’de, Suriye’de, Irak’ta ortalığı karıştırırken, Rus istihbaratı da onun ülkesinde ortalığı karıştırıyormuş.

Belli ki dünyayla “ilgileneceğim” derken CIA kendi ülkesinde meydanı boş bıraktı!

CIA’ya tavsiyemiz; sen git, ülkende biraz, İstihbarata Karşı Koyma (İKK) faaliyetlerine ağırlık ver. Önce kendi ülkeni ajanların tesirinden koru ve kurtar.

Sonra, nasıl olsa yine buralara gelirsin. Ortadoğu kaçmıyor. Burada duruyor!

 
Toplam blog
: 1412
: 1241
Kayıt tarihi
: 04.06.10
 
 

Ücret karşılığı hiçbir yerde çalışmıyorum. Sandıklı'da doğdum. Kuleli Askerî Lisesi, Kara Harp Okul..