Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mayıs '16

 
Kategori
Anılar
 

Ege-Tarım Ekonomisi bölümü anıları

Ege-Tarım Ekonomisi bölümü anıları
 

“TARIM EKONOMİSİ NE BİLİYOR MUSUNUZ ?”


Dr. Ayhan ÇIKIN

(XII. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi 25-27 Mayıs 2016 tarihlerinde SDÜ-Isparta’da gerçekleştiriliyor. Meslektaşlarıma başarılar diler, bir anımı ilgilerle paylaşmak isterim. A.Çıkın)

*

EÜZF. Tarım Ekonomisi Bölümü, öğretime fiilen 1976’da açıldı. Ama kuruluş hazırlıkları çok daha önceki yıllara uzanır. Ben de Bölümün ders programlarının hazırlanmasında aktif görev üstlendim.

1970’li yılların başlarında Tarım Fakültelerinin bulunduğu üniversitelerde “Tarım Ekonomisi Bölümü”nün olup olmaması çok tartışılan konulardan biriydi. Bu konu sık sık Ziraat Fakülteleri ve Üniversite yöneticilerinin tartışma gündemini oluşturmuştu. Hatta zaman zaman Tarım ekonomisi bölümünü iktisat fakültelerine ait olması gerektiğini savunan yöneticilere bile rastlandı.

Oysa tarımın kendine özgü bir özelliği vardır. Herkes sanır ki tarımsal üretim sıradan bir üretimdir. Ekonominin normal işleyişi içinde kendiliğinden oluşur.

Oysa durum hiçte öyle değildir. Klasik ekonomi kuramı. “sermayenin istihdamı” konusu üzerine oturtulmuştur. Her ne kadar bu  kural tarımda da uygulanabilse de, tarım daha ziyade “insan emeğinin istihdamı”  üzerinde daha başarılı olmuştur. O nedenle bütün dünyada tarım aile ile iç-içeliğini sürdüren ve koruyan bir sosyo-ekonomik yapı özelliğini taşımıştır. Özellikle 2008 krizinden sonra bu gerçeklik daha da anlaşılmış, BMÖ 2014 yılını “Aile Tarım Yılı” olarak kutlanmasını gündemine taşımıştır.

Tarım işletmeleri, genellikle, bir sanayi işletmesi gibi kapitalize olamamışlardır. Olamadığı içinde tarımın kendine özgü bir ekonomik yapısı oluşmuştur. Bu anlayış doğrultusunda ders programlarını hazırladık. Tarım eğitimi nasıl olmalı ?  Bu eğitimin içinde tarım ekonomisi olmalı mı? Olacaksa nasıl olmalı ? konuları Bölümümüzde çok tartışıldı.

Tabii bu süreç içinde akademisyenler tarım ile tarım ekonomisini, teknik olarak tarım ile ekonomik olarak tarımın içiçeliğini düşünmek durumunda kaldılar. Öyleyse “Tarım Ekonomisi Eğitimi” bu içiçeliği kapsayacak şekilde organize olmalıydı.

Tarım ekonomisi bölümünde, hem tarımın teknik boyutunu, hem de ülkenin sosyo-ekonomi politikaları içinde rol alabilecek şekilde düşünce üretebilecek, ekonomiyi algılayabilecek  bir eğitim vermek gerekiyordu. O nedenle tarım ekonomisi bölümünde hem teknik, hem de sosyo-ekonomik boyutu olan bir eğitim verilmeliydi.  Bütün bu güçlüklerine rağmen, sanırım güzel şeyler yaptık gibi geliyor bana. Ege Tarım Ekonomisi Bölümü açılalı 40 yıl olmuş. Bu program iyi bir şekilde yerine oturdu…

Bu olay ile ilgili bir anımı paylaşmak istiyorum.

— Sanırım 90’lı yılların başları veya ilk yarısı mı ne… Bizim Refet (Saygılı) Hoca rektör olmuş. Ben sağlık sorunlarıyla uğraşırken

Bölüm öğretim elemanları, rektörü ziyarete gitmişler. Ben sonradan bu ziyarete dâhil oldum. Baktım bu konu konuşuluyor. Tarım ekonomisi devam etsin mi, etmesin mi diye. Rektör, Ziraat Fakültesinde tarım ekonomisinin işi ne, İktisat Fakültesinde bir bölüm haline getirelim, orada devam etsin diyor. Ben toplantıya sonradan dahil olduğum için birdenbire konuyu kavrayamamıştım.

“TARIM EKONOMİSİ NE BİLİYOR MUSUNUZ ?”

Yalnız bir tek cümle söyledim. “Sayın Hocam,” dedim, “söyledikleriniz doğru. Bu Amerikalı çok aptal, İngiliz çok aptal, Fransız çok aptal, Alman çok aptal; bunlar tarım ekonomisini kuruyor da,  Türkiye’de Tarım Ekonomisine ne gerek var deniliyor. Yav hocam, tarım ekonomisi ne biliyor musunuz? Hakkâri’de bir dağın tepesindeki insanla, oradaki doğayı, çalıyı, otu, bitkiyi, işgücünü birleştirip; bir keçi eti, bir inek sütü, koyun sütü olarak, peynir olarak pazarlayıp, kendilerine kazanç sağlayabilmesidir insanların.  Kısacası Tarım Ekonomisi, o dağdaki insanı çevresindeki bütün kaynaklarla birlikte bir süte, bir ete, bir ürüne, bir meyveye dönüştürüp, şehirlinin önüne getirebilmesidir. New Yorklu’nun önüne getirebilmektir, Londralının önüne, Ankaralının önüne getirebilmektir. Olaya bu şekilde bakılmadığı sürece, yarın hiçbir şey üretilemez. Kapitalist ekonomi her şeyi kâra göre ayarlar. Tarım kâr getirmez. Tarım yapan insanların çoğunda sadece işgücü geliri vardır. O bakımdan tarımın ekonomisi farklıdır. Orada sermayenin kârlılığından çok, emeğin getirisini araştırırsınız. Emeğini karşılayabiliyorsa adam üretimini yapar. Bunları bilmek zorundayız.”  O nedenle, gelişmiş ülkelerin yüksek tarım eğitimi içinde tarım ekonomisi bölümleri yer almaktadır.

Tarım ekonomisinin işleyiş mekanizması ile “klasik ekonomi”nin işleyiş mekanizması arasında toplumun geleceğini etkileyebilecek ince nüansları fark etmek gerek. Bütün iktisat teorisi sermayenin kârlılığı üzerine kuruludur. Şöyle düşünelim. Bir ürünü elde ederken, bir litre süt, bir kilo et elde ederken; bütün ürünlerde, emeği kullanırsın, toprağı kullanırsın, sermayeyi kullanırsın; bir de bunları organize eden girişimciyi kullanırsın. 

Bütün bunları kullanırken, buradaki faktörler ne? Emek, sermaye, toprak ve girişimci... Bunların üretimden aldığı paylar vardır ki, o da maliyeti teşkil eder. İşçiye ücret ödersiniz, borç aldığınız sermaye için faiz ödersiniz, toprağın sahibine kira ödersiniz, satarken kâr elde edersiniz; bütün bunlar birleştiğinde, ürünün maliyeti oluşur; tarım-sal ürünün maliyeti.  Bir kapitalist işletme ile kapitalist olmayan bir işletmenin gelir dürtüsü farklıdır. Bir tarım işletmesi ile bir sanayi veya ticari işletme arasındaki fark, özellikle, birisinde sermaye yoğundur, sermaye yönetir; diğerinde emek yönetir. Tarım işletmelerini daha çok emek yönetir. Sermayenin rolü yoktur demiyorum ama ikinci plandadır. Tarım işletmesi daha çok emeğinin gelirine göre üretimini programlar, sanayi işletmesi ise sermaye ile müteşebbisin yani kârla, rantın ya da faizin gelirine göre kendini yönetir. O nedenle tarım işletmeleri diğer işletmelere göre daha farklı bir konumdadır. Bundan dolayı tarım ekonomisi eğitimi, daha çok emeğini artı likit olmayan, likide fazla dönüşemeyen (tarla gibi, babadan-anadan kalmış ayni sermayeyi kullanıp bunları gelire dönüştüren) bir işletme şeklidir. O nedenle bu işletmecilik türünün ekonomisiyle, iktisat ve işletme fakültelerinde okuduğumuz ekonominin arasındaki fark vardır:  Birisi gelirini yükseltmeye, işgücünü, varsa atıl (kullanılmayan) sermayesinin gelirini yükseltmeye çalışır ki bu tarım işletmesidir; öbürü de sermayenin gelirini yükseltmeye çalışır ki bu da kapitalist işletmedir. Tarım işletmelerinin çoğu kapitalist değildir. Olamamıştır da hiçbir zaman…

 

(*) Nevzat Çağlar Tüfekçi, Bir Başka Yürekle Yaşamak, Nehir Söyleşi’den aktarılmıştır. 

 
Toplam blog
: 174
: 482
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

Şair ve bilim insanı (Tarım Ekonomisi). 1 Ocak 1946, Muğla doğumlu. 1968'de asistan olarak girdiğ..